Hafta başında Türkiye Müteahhitler Birliğinin (TMB) ''İnşaat Sektörü Analizi”nde açıkladığı, bu yılın 3. çeyreğinde konut sektöründe kayda değer bir arz patlaması yaşanacağı ve konut fiyatlarının düşeceği tahmini ve TÜİK'in konut arz fazlası tahmini konut piyasasında gelinen noktayı ortaya çıkardı.

Buna göre, rakamlar kesin olmamakla birlikte sadece İstanbul’da 300 bin adet konut arzı fazlası olduğu ifade ediliyor.

Bu şüphesiz çok ciddi bir rakam ve konut piyasasını derinden etkileyecek öneme sahip. Bu gelişmelere ek olarak, konut kredilerinde yaşanan faiz artışlarının konut taleplerini hızla düşüreceği belirtiliyor.

Tüm bu bilgilerin ışığında konut fiyatlarında hem düşüş olacağı, hem de talebin azalacağı ön görülürken, inşaat firmaları ise demir ve çimento fiyatlarında yaşanan artışlardan ötürü burada oluşan maliyet fazlasını konut fiyatlarına  yansıtacağından yani konut fiyatlarına zam yapabileceğinden bahsediyor.

14 Mayıs 2011 de kaleme aldığımız “Gayrimenkul Çılgınlığı Nereye Kadar?” isimli makalemizde baz aldığımız 15.04.2011 tarihli Reidin Endeksine göre, Türkiye’deki Ocak 2010 den itibaren “sıfır” diye tabir edilen yeni konut fiyatlarının sürekli yükselen bir eğilim içinde olduğunu ve bu durumun devam etmesi halinde sektörün şişeceğini ve bir balon gibi patlayabileceğini ifade etmiştik. Aynı endeks Temmuz 2011 ayında artışın bir önceki aya oranla 1,2 oranında devam ettiğini gösteriyor. Bu oranın seçim öncesi dönemde inşaat maliyetlerinde oluşan artışın, seçim sonrası dönemdeki fiyatlara yansımaya başladığını gösterdiği de çeşitli çevrelerce dile getiriliyor. Nitekim, gelinen nokta itibari ile, ki rakamlar da bunu teyid eder niteliktedir, konut piyasasını zor günler bekliyor diyebiliriz. Gelen bilgileri topladığımızda karşımıza çıkan tablo bu çünkü.

Fakat meseleye bir başka açıdan baktığımızda da konut sektöründen hareketle ülkemizde yaşanan bir çarpıklık da ortaya çıkıyor.

Hem meselenin hem de mevsimin sıcaklığı konut piyasasında tanıdığımız bir kaç uzmanla görüşmemize sebep oldu. Bu anlamda, bir takım temaslarda bulunduk. Aslında önceden tahmin edebileceğimiz bir sonuçtu fakat uzmanların ağzından gerçekleri dinlemek daha etkili oldu diyebiliriz.

Yapmış olduğumuz görüşmelerde, bahsi geçen konut arzı fazlasının başta İstanbul olmak üzere, diğer şehirlerde merkeze uzak olan lokasyonlarda kümelendiğini, şehir merkezleri ve bu merkezlere yakın yerlerdeki lokasyonlarda ise arz fazlasının sözkonusu olmadığı bilgisine ulaştık. Bir diğer önemli bilgi de, iyi bir projenin her yerde alıcısını bulabileceği idi.

Uzmanlar, sektörde artan projelerin nitelik anlamında ciddi eksiklikler taşıdığını ve kaliteli iş çıkaran az sayıda firma olduğunu ifade ediyorlar. Arz fazlasının en önemli sebeplerinden biri de bu. Yapılan görüşmelerde ortaya çıkan en çarpıcı sonuç ise İstanbul da lüks konut satışının artarak devam ettiği ve bu konutların fiyatlarının da giderek arttığıydı. Şehir merkezine yakın lokasyonlarda apartman daireleri lükslük oranlarına göre 1 Milyon TL nin üzerinde alıcı bulabiliyor.

Bu da ülkemizde yaşanan gelir dağılımındaki eşitsizliği, zengin ile fakir arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini açıklıyor aslında.

Bir yanda TOKİ nin çalışmaları, diğer yanda elde kalan 300 bin konuta şu veya bu sebeple alıcı bulamayan sistem, diğer yandan da apartman dairesine 1 Milyon TL nin üzerinde alıcı bulan bir pazar.

Burada birileri ciddi bir hata yapıyor ama kim ve nerde hata yapıyor bunu konunun uzmanlarına bırakıyoruz.

***

TEŞEKKÜR

TRT nin duayenlerinden gazeteci ve yazar, aynı zamanda öğretim görevlisi olan Sayın Mehmet Cemal Çiftçigüzeli Beyefendi’nin 11.08.2011 tarihinde kaleme aldığı “Bir İnanç Dayanışmasında Dursun Ali Çemberci” isimli makalesini okumuş bulunmaktayız. Kendisine, göstermiş olduğu kadirşinaslık ve incelikten ötürü Çemberci Ailesi olarak sonsuz teşekkürler ediyoruz.

Murat Cemberci - Haber 7
Muratcemberci@unkar.com