Anketler ve korkutulmuş muhafazakâr Türk

  • GİRİŞ14.06.2011 07:10
  • GÜNCELLEME14.06.2011 07:10

31 Ekim 1936 tarihinde, New York'ta yayınlanan haftalık The Literary Digest dergisi, ''Alf Landon, Roosevelt karşısında açık ara önde'' başlığıyla çıkmıştı.

Bu anket, 1890'dan beri yayın hayatını sürdüren derginin sonu oldu.

Alf Landon'ı tanıyanınız varsa elini öperim. 1936 ABD seçimlerinin mağlûp başkan adayıydı. Demokrat aday Franklin Delano Roosevelt 20nci asır Amerikan siyasetinin en mühim figürlerinden biri haline geldi. 1921'de 39 yaşında iken felç olduktan sonra, tekerlekli sandalyesinin üzerinde başarıdan başarıya 'koştu', ülkesini büyük iktisadî buhrandan çıkardı, II. Dünya Savaşı'nı kazandı, 1945'teki ölümüne kadar da başkanlık yaptı.

Aslında The Literary Digest, anketin selâmeti için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştı. 10 milyon kişiye anket göndermişti. Bunların yaklaşık 2.5 milyonu anketi cevaplamıştı. Bu müthiş bir sayıydı. Milyonlarca insanın ezici çoğunluğu, Cumhuriyetçi aday Landon'ı destekliyordu.

Dergi, anketi üç grup vatandaşa göndermişti: 1-Okuyucularına (adresleri zaten dergi idaresinde mevcuttu), 2-Otomobil sahiplerine (resmî kayıtlara bakınca hangi plaka numaralı otomobil sahibinin hangi adreste oturduğu bilgisine hemen ulaşabiliyordunuz) , 3-Telefon rehberinde kayıtlı olanlara.

Büyük iktisadî buhranın orta yerinde, bugün tuhaf bile gelse, ancak hali vakti yerinde vatandaşlar haftalık bir dergiye para yetiştirebiliyorlardı. Telefon sahibi olmak ise büyük bir lükstü. Otomobile hiç girmeyelim, ensesi kalınların oyuncağıydı o.

Bizde geçim sıkıntısı çekmeyen, tahsilli ve deniz görmüş Türklerin CHP'ye, göbeğini kaşıyan kısa ve kıllı bacaklı fukaranın AKP'ye temayül göstermesi gibi; ABD'de zenginlerin Cumhuriyetçi, garibanların demokrat olması ezelden beri bilindik bir şeydir.

Yani 1936'da dergi okuyucuları, araba ve telefon sahipleri arasında anket yapmak; 2011'de Bağdat Caddesi ve Etiler'de anket yapmak gibiydi.

***

Hâlbuki aynı seçimlerde, 35 yaşında bir genç adam olan George Gallup (bildiniz, meşhur Gallup'un kurucusu) sadece 50 bin kişi üzerinde anket yapmış ve seçim sonucunu %1 hatayla bilmişti. Gallup bununla da kalmamış, The Literary Digest'in anketinin sonuçlarını da tahmin etmek gibi üstüne vazife olmayan bir işgüzarlığa soyunmuş ve bunu da becermişti! Yani derginin büyük bir hata yaparak Landon'ı seçim galibi ilân edeceğini de kestirmişti. Yöntemi çok basitti: Gallup da dergi okurları, telefon ve otomobil sahiplerine siyasî kanaatlerini sorduğunda, Landon'ın rakibi Roosevelt'i ezip geçtiğini görüyordu. (Hoş kabiliyetli George biraderimiz de 1948 seçimlerinde Thomas Dewey'in Harry Truman'ı geçeceğini söyleyip çuvalladı, ama bu bahs-i dîger.)

***

1984'te demokrat aday, eski artist Ronald Reagan seçimlere hazırlanırken oldukça rahattı. Bütün anketler, rakibi cumhuriyetçi Walter Mondale'in epey önünde olduğunu gösteriyordu. Artık en çulsuz Amerikalı'da bile telefon (hattâ birden fazla telefon) bulunduğu için, oturduğunuz yerden rasgele bir numara çevirip çok güvenilir sonuçlara ulaşmak mümkündü.

Haftanın altı gecesi yapılan telefon anketlerinde Reagan daima galipti. Ama Cuma geceleri hep Mondale kazanıyordu!

Reagan ve ekibi önce paniğe kapıldılar. İşin aslını anlayınca rahatladılar:

Zengin cumhuriyetçiler, Cuma geceleri evde oturmuyorlardı ki! Dışarıda yiyorlar, geziyorlar, eğleniyorlardı. Fukara demokratlar ise evlerinde bira içip cips yiyerek ve de göbeklerini kaşıyarak televizyon seyrediyorlardı.

***

22 Temmuz 2007 seçimlerinden önce, bendeniz de kendi çapımda anket çalışmaları yürütüyordum: Bir çay içip soluklanmak için uğradığım kahvelerde, Lig TV'de maç seyrettirmek için duhûliye alan birahanelerde, takıldığım içkili ve içkisiz lokantalarda garsonlarla ve dükkân sahipleriyle sohbet ediyordum.Türkiye insanının bünyesi, bir tatlı tebessüme bile can vermeye müsait olduğundan, hepsiyle birkaç dakika içinde yüz göz oluyorduk. Sonra da bahsi elbette siyasete getirip hangi partiye oy vereceklerini soruyordum.

Aynı sinsî taktiği taksi şoförlerine ve midyeci, kokoreççi, köfteci, mısırcı, simitçi, pilavcı gibi seyyar satıcılara da uyguluyordum.

Garson, kahveci, lokantacı, taksi şoförü ve seyyar satıcı milleti arasında yürüttüğüm anketin sonuçlarına göre Genç Parti %100 oyla iktidara koşuyordu! Cem Uzan, canlarına okumayı vaat ettiği Kürtler'in bile gönlünü almayı başarmıştı.

23 Temmuz'da AK Parti % 48, Genç Parti % 3 oy aldığında şaşkınlık içindeydim.

Bekir Coşkun ve Mine Kırıkkanat'ın yazıları her zaman olduğu gibi yolumu aydınlattı. Denize sırtını dönen, kısa-kara-kıllı bacaklı, göbeğini kaşıyan, yeşil mercimek ve nohutla beslenen, hatta bir kısmı Kürt olmak gibi affedilmez bir hata yapan cahil halkımız sol gösterip sağ vuruyordu (veya tersini yapıyordu); böylece görüşlerinde daima isabet kaydetmekle meşhur olan Bekir Coşkun'u, Mine Kırıkkanat'ı ve beni yanıltıyordu.

Aklıma İngilizlerin shy tory factor dedikleri şey geldi: Utangaç muhafazakâr faktörü. 1992 seçimlerinde neredeyse bütün anketler, İşçi Partisi'ni önde gösterdiği halde, Mufahazakârlar dördüncü seçim zaferlerini kazanmışlardı. Muhazakârlar, Muhafazakâr Parti'ye oy vereceklerini söylemeye utanıyorlardı!

Bizde utangaç AK Parti seçmeni faktörünün yanıltıcı etkisinden kurtulan kişi,2007'de Tarhan Erdem olmuştu. Biz Fenerbahçeliler 1990'lı yıllarda Galatasaray'ın ve Beşiktaş'ın başarıları altında ezile ezile Fenerbahçeli olduğumuzu söyleyemez olmuştuk. 2007 yılında da AK Parti seçmeni 27 Nisan Muhtırası, Cumhuriyet mitingleri ve tarafsız yazar Oktay Ekşi'nin başyazarı olduğu Hürriyet gazetesinin rüzgârıyla siyasî kanaatini telaffuz edemez olmuştu.

Bir seçimde daha AK Parti anketlerin tahmininden fazla oy aldı. Bir seçimde daha CHP anketlerin tahmininden az oy aldı. Siyaset literatürüne terrorized conservative Turk terimini kazandırmakla iftihar ediyorum: korkutulmuş muhafazakâr Türk. Politik tercihini açıklamaya bile korkan çoğunluk.

Türkiye'de aslında kimin korktuğunu, kimin kendisini baskı altında hissettiğini gösteriyor herhalde bütün bunlar.

Dr. Oğuz Tan - Haber 7
oguztan@mcaturk.com

Yorumlar17

  • mermus 12 yıl önce Şikayet Et
    korkutulmuş muhafazakâr Türk. 3. Bunlara ilaveten tepkinin şeklini ve şiddetini tayin eden en önemli unsurlardan birkaçı da çıkar hesapları, rüzgara göre yelken basmak, enseye göre traş , içinde bulunulan koşullar oluyor. Şartlar değişince fırtınadan kurtulan, ya da fırtınaya yakalanan Temel gibi davranışlar da bir anda değişebiliyor…. Muhafazakar olsun olmasın bu tür davranış örüntülerinin, bu topraklarda yaşayan insanların ortak paydası olduğunu düşünüyorum. Belki de binlerce yıllık tecrübeleri bu şekilde davranmaları gerektidiğini öğretmiştir. Selamlar.
    Cevapla
  • mermus 12 yıl önce Şikayet Et
    korkutulmuş muhafazakâr Türk. 2. Görüyoruz işte parti meclislerinde, meclis genel kurullarında insanlar robot gibi ellerini kaldırıp indiriyorlar…Tepkisel refleksler ve davranışlar mensubiyet ve aidiyet duyguları ile ve içinde bulunulan koşullarla şekilleniyor ağırlıklı olarak. Çoğunluğa mensup olmak gizli bir özgüven ve kibre sebep oluyor belki de ve belki de bu yüzden çoğunluk partisi taraftarları pek ses çıkarmak gereği duymuyorlar. Neticede bu gün AKP ne oy veren seçmenin bir kısmı daha önce x,y,z.. partilerine oy veren seçmenlerdi. Peki ne oldu, parti değiştirince huyları mı değişti bu insanların? Bununla birlikte azınlık olan parti, etnik grup, cemaat, mezhep ve tarikat gibi topluluklarda tepkisel refleksler daha güçlü olup daha çok ses çıkardıkları da bir gerçek. Zannedersem burada azınlık psikolojisi çok önemli rol oynuyor, varlıklarının teyidini istiyorlar çok ses çıkartarak.Hem de her koşulda ve her kesimde.
    Cevapla
  • mermus 12 yıl önce Şikayet Et
    korkutulmuş muhafazakâr Türk. 1. Merhaba sevgili Oğuz Tan,güzel tespitlerde bulunmuşsun ama sadece ''muhafazakar'' Türk’ün korkutulduğu yolundaki düşüncene katılmıyorum.Ben bu coğrafyadaki tüm insanların korkutulup, korkutulmakla da kalmayıp, duyarsızlaştırılıp, sinsileştirildiği kanaatindeyim. Şöyle ki; bizde düello kültürü yoktur pusu kurup, arkadan vurmak esastır.''etliye sütlüye karışma'',''suya sabuna dokunma'', ''karda yürü izini belli etme'', ''bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' vs. bu toprakların amentülerindendir. Bizdeki anlı şanlı babalar, mafya liderleri, aşiret reisleri adam kurşunlatırken, bırak adam kurşunlatmayı kadın kurşunlatırken bile pusu kurdurup maşa kullanırlar.Kaç tane mahalle kavgası görüyoruz ki bir adamın üstüne elli kişi gitmesin? Parti liderleri bile video pusuları ile değiştiriliyor artık , hem de muhafazakar olmayan partilerde!Ve bu partilerde vaki midir ki bir millet vekili çıksın da partinin ağasını eleştirsin de o partide barınabilsin?
    Cevapla
  • mehmet ali 12 yıl önce Şikayet Et
    kerim canikli bey hain olan AKP li olanlar değil menfaat için vicdanını satanlardır. bir insanın elbette bir görüşü vardır ve farklı farklı olabilir görüşler.zamanla bir insanın görüşü değişebilir ya da mevcut durumda yeni tercihler gerekebilir.bunların hepsine amenna ama ben size masal anlatmadım.yaşadıklarımı,gördüklerimi anlattım.eminim benzer şeyleri sizlerde gördünüz ama kötü bizim kötümüz ele güne karşı kötü diyemeyiz deyip hemen savunmaya geçiyorsunuz.bakın yıllarca ilçe idare kurulu üyesi olarak vakıf ve yeşilkart kararları verdik,dosyalar inceledik ama emekli olmadan önceki ilk AKP dönemi kadar siyasi referanslı ve üstelik yeşil kart almaya hiç hakkı olmayanların talep ve baskılarıyla karşılaşmadık.daha evvel kılı kırk yarıp ne yetim hakkı çarçur olsun ne yoksul ve mağdur vatandaşımız mağdur olsun istemiyorduk.Allahtan korkmaz apartman sahibi ve çocuğunu ABD de okutuyor hiç utanmadan yeşil kart dosyası vermiş ve maalesef kurulda yer alan siyasete daha yakın üyelerin çırpınışlarından hicap duydum.ben insanlar çıkar için değil ülke için oy versin diyorum.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • kerim canikli 12 yıl önce Şikayet Et
    Bam teline dokunan bir yazı,. Bu Ak Parti düşmanları her yerde bağırıyor çağırıyor, küçümsüyor hakaret ediyorlar, Ak partili olmayı vatan hainliği ile eş tutuyorlar. Söylemlerini hep bu dil üzerine kuruyorlar. Sonra millet bakıyor bunlarla tartışmaya değmez, o nedenle sukut ediyor. Bunlarda zannediyor ki herkes bizim gibi düşünüyor. Ondan sonra geçmiş 8 seçimde olduğu gibi sandıklar açılınca şoka giriyorlar. Şu kafalarını gömdükleri kumdan bir çıkarsalar. Gerçekleri görecekler ama nafile.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat