Ekranlardaki en 'cins' reklam!
- GİRİŞ21.09.2009 11:02
- GÜNCELLEME21.09.2009 11:02
Ekran Timi’nin kısa sürede oluşan çok değerli müdavimleri, sanıyorsunuz ki Ekran Timi bayram tatiline girdi yeni yazı olmayacak. Aslında tam da düşündüğünüz gibi oluyordu ama gönlümüz elvermedi.
Öncelikle Ramazan Bayramınızı kutlarız. Hemen bayram ekranı için önerimizi söyleyelim; Televizyonu kapatın dostlarınızı, akrabalarınızı ziyaret edin. Çayınızı için, sohbetinizi edin. Bu sürede televizyon hiç açılmasın. Kafanızı dinleyin. Bizim Tim’in üyeleri öyle yapacak.
İş bu nedenle (resmi yazı havası verdik) bugünkü yazımızda okurlarımızdan gelen birkaç mail ve son günlerde dikkat çeken bir reklam filminin değerlendirmesi var.
Cins bir reklam
Son günlerde televizyonlarda dönen bir reklam dikkatimi çekti. Sloganı ‘Burası İstanbul’
Muhtemelen görmüşsünüzdür reklamı. Görmediyseniz de çok şey kaybetmediniz.
Açıkçası reklamın amacını, hedefini tam olarak anlamadım. Asi ruhu simgelemek için otoriteye karşı mı gelmeye çalışıyorlar. Bazı değerleri yıkmak için kampanya mı düzenlemişler
İstanbul’da her şeyi yapabilirsiniz mesajı mı veriyorlar. Yoksa sırf konuşulabilmek için en absürt nasıl bir şey yapabilir mi demişler. Ben anlamadım anlayan beri gelsin.
Reklam şöyle:
Genç bir kız dışarı çıkmak üzere. Annenin sesini duyuyoruz: ‘Bu daracık pantolonla sokağa çıkmayacaksın inşallah. Genç kız biraz alaycı biraz da küçümseyen bir sesle annesine cevap veriyor: ‘Anne burası İstanbul’
İkinci sahnedeyiz. İki kız ayna karşısında makyaj yapıyor. Anne sesi geliyor: “Süs süs süs
Kime çektiniz bilmem ki!
Genç kızlar cevap veriyor: ‘Kimseye çekmedik. Burası İstanbul’
Anne: ‘Cevap verme.’
Genç bir hanım görünüyor. Erkek sesi (Kocası): ‘Bu kılıkta gören olursa, sakın benim karım olduğunu söyleme.’
Genç kadın cevap veriyor: ‘Hayatım alış artık, burası İstanbul’
Genç bir delikanlı sokakta yürüyor. Ses: ‘Şapkanı tak oğlum burası İstanbul’ Genç: ‘Ayazı meşhur değil mi?’
Başka bir genci evde görüyoruz. Babanın sesini duyuyoruz: ‘Her yanların meydanda oğlum.’ Genç cevap veriyor; ‘Baba burası İstanbul’.
Baba: ‘Ne demek İstanbul ya!’
Kimsenin kıyafetine karışmak gibi bir derdimiz yok. İsteyen istediği kıyafeti giymeli. Ancak amacını tam da anlayamadığım bu reklamın mesajı kıyafet özgürlüğü istemekten biraz fazla gibi geldi.
***
Ekran Timi’nin bayram önerisi ‘Ailenize, dostlarınıza gidin bol bol sohbet edin, televizyonun fişini de çekin’
Ekran Timi üyeleri bayramda görev gereği televizyon izleyeceği ve bunu minimum seviyede yapacağı için bu yazımızda okurlarımızdan gelen maillere yer verelim dedik.
Dizi ahlaksızlığına dur demek lazım
Ekran Timi’ni ilk tebrik edenlerden biri aynı zamanda Haber 7’nin Uzaklardan Mektuplar köşesinde de yazan Kerem Emre Ulucan oldu. Kerem Bey, ‘Dizi dizi ahlaksızlık!’ başlıklı yazıyı çok beğendiğini belirterek şunları yazmış; “Lütfen bu konuyu gündemde tutunuz. Tıpkı trafik kazalarını sürekli manşette tuttuğunuz ve farkında olmadan çok ciddi bir uyarı sistemi kurduğunuz gibi. Aşağıdaki konu (Dizilerdeki ahlaksızlık) çök önemli. Bakınız, özellikle Ramazan ayında Türk milletinin ahlakına, nesillerine, aile yapısına yönelik ciddi bir suikast planıdır bu.”
En insaflı halimiz bile insafsızca
Umut Kırlak adlı okurumuz mailinde ise televizyon programlarını acımasızca eleştirmemizi istemiş. Açıkçası acıyarak eleştirdiğimizde bile çok ağır olmuş diyoruz. Durum o kadar vahim!
Sömürüye zemin hazırlıyor
Önder Demir uzun bir yazı kaleme almış. ‘Günümüzde sömürü nasıl yapılır’ başlıklı yazısının ana fikrinde, sömürü ortamının televizyon yayınları vasıtasıyla hazırlandığı belirtiliyor. Önder Bey’in yazısının son paragrafı şöyle; “Gün boyu bu anlamsız ve içeriği olmayan programlar ve yayınlar insanların beynine pompalanır durur. Artık bu programların içinde boğulan halk ne olduğunu, niçin doğduğunu bile kendine soramadan günlük ihtiyaçları peşi sıra koşturur durur. Televizyon ekranlarında
görmüş olduğu insanlara özenir onlar gibi yaşamayı ve onlar gibi hareket etmeyi arzular.”
Kalp ameliyatı da ölü kefenlemek kadar marjinal
Leman adında bir okurumuz ise geçen sefer yazdığımız canlı yayında açık kalp ameliyatı yazımıza istinaden şöyle bir mail göndermiş, “TV’de ölü kefenlenir de ameliyat yapılmaz mı? Hangisi marjinal? O zamanda yani kefende alt yazı var mıydı?”
Okur haklı. Ekranda ölü kefenlemek de, açık kalp ameliyatı kadar marjinal. Ekran Timi’nin tüm üyelerinin böyle düşündüğünden eminim. Kendi adıma söylüyorum belki bir gün ölü kefenleyebilirim ama açık kalp ameliyatı yapacağımı sanmıyorum
EKRAN TİMİ - Haber 7
ekrantimi@haber7.com
Yorumlar9
-
sonay çiçek
16 yıl önce
Şikayet Et
ya şunlara ne demeli. genç barda süt içiyor amakız ona değilde uyduruk besin değeri olmayan içeceği gence yöneliyor,üstelik dalga geçerek bakıyorlar.yani neyi neye değiştiriyorlar.sonra kola reklamı herşey reklamda geleneksel güzel bir ramazan günü iftar için geleneksel bir sofra, sofarnın başında geleneksel bir aile ama oda neee geleneksel olmayan bir içecek yani bizden değil COCACOLA .onun orda ne işivar .sanki geleneksel içeceğimiz yakıştımı....
Beğen
Cevapla
-
selim bahadır
16 yıl önce
Şikayet Et
mavi. İstanbulun ahlaksız, güya özgür gençiliğinin halini meşrulaştıran bir reklam olmuş. Çiğ, edepsizce hatta küstahça buldum. Aynı reklamı Tekbir giyimden de bekliyorum. Çarşaf giymiş bir kız annesi diyor ki "kızım bari gözlerini açıkta bırak" kız: anne burası İstanbul dese ne olur? Aptal düşman al sana bomba olur.
Beğen
Cevapla
-
tankoy oytun
16 yıl önce
Şikayet Et
herkes kendi özgürlük alanını bilmeli.... bana ne onun bunun baldırı cılbağından...benim kızım ünüversitede başını açarsa bil ki kendi istediği için olacak...özgürlük budur...benim özgürlük alanımda herkes susacak...yoksa ben de onun özgür olduğu alana bir girerim ama bir daha çıkmam...hiç kimse kimsenin başı için karar verme özgürlüğü yok...hiç kimsenin başı da kamusal alan değildir...ölüm cezası alırsa cellat belki...o zaman cellat kamulaştırır...
Beğen
Cevapla
-
AWA ZELAL
16 yıl önce
Şikayet Et
Merak Ettim. Hic izLemedim.Haberi okur okumaz tv actim bekLiyorum rekLami :)
Beğen
Cevapla
-
erdal topaktaş
16 yıl önce
Şikayet Et
ah şu diziler. en zayıf nokta kadınlar ve çocuklar, adamlar bunu kullanmayı çok iyi biliyorlar diziler kadınlar için ahlaksızlık diz boyunu geçmiş. ayakkabı değiştirir gibi sevgil değiştiren kocasını eski sevgilisiyle aldatan v.s. gibi daha birçoğu, amaç ne böyle ahlaksızlıkları meşruiyet kazandırarak sıradan hale getirmek, ya çocuklar hep büyücü dizileri izleyerek dizilerdeki karakterleri kendilerine rol model alıyorlar, bu çocukların kendi aralarında oyunlarına yansıyor kimi büyücü kimi bilmem ne v.s A
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle