Bu reklam 'Vicdan'ı rahatlattı mı?

  • GİRİŞ16.12.2009 11:35
  • GÜNCELLEME16.12.2009 11:35
Fiat’ın ‘Kaçıran Pişman’ kampanyası var. Belli ki kampanyayı hazırlayanlar Anadolu Rap diye meşhur olan Vicdan Hasbil’in görüntülerini izlemişler. Ekran Timi kampanyayı tebrik ediyor. Ama bir şartla…
Ekran Timi’nin bir üyesi patlama olan madenin bulunduğu köyden olunca haberleri korku ve dikkatle takip etti. Tespiti ise göçük altında kalan 19 kişi ile birlikte haberciliğin de göçük altında kaldığıydı.
Göçükte 19 kişi ölmüş, Bakan resmi açıklamayı yapmış; Mavi Şeker diyor ki ‘gazeteler yazdı ama henüz doğrulanmadı.’ Biz de diyoruz ki, eğlence programında haber verilmeye kalkarsa böyle olur…
Domuz Gribi haramdır’ demek helal midir? Bir okurumuz ‘haram’ demeden önce bir bilene danışılmasını öneriyor.
İşte Ekran Timi'ne takılanlar:
Bu reklam ‘Vicdan’ı rahatlattı mı?

Otomobil markası FIAT’ın ekranlarda dönen ilginç bir reklamı var…

Pişmaniye Köyü’nün muhtarı olan Ali Bey hayat hikâyesini anlatıyor… Reklamın dikkat çeken yönü Ali Bey’in rap şarkısı söyler gibi konuşması…

“Al dedi. Arabayı dedi. Arabayı istiyorsan kendine dedi. Git dedi. Nereden alırsan al dedi. Ben de babacıgımla kavga ettim o yüzden…” diye devam ediyor…

Anadolu insanının doğallığıyla sunuluyor. Haliyle de dikkat çeken ve dilden dile yayılması muhtemel bir reklam filmi ortaya çıkmış.

Fakat bu reklam FIAT’a özgün değil. Müge Anlı’nın sabah programına katılan bir kadının izlenme rekorları kıran kendine has konuşmasından esinlenilmiş.

Kendisini dilendirmek isteyen adamın yanından kaçan Vicdan Hasbil’in hayat hikayesinden çok konuşma tarzı gündem olmuştu, internette “Doğal Anadolu Rap” diye izlenme rekorları kırmıştı.

Vicdan Hasbil’in “Al dedi. Çocuklarını dedi. Çocuklarını istiyorsan dedi. Kendini dedi. Al kendini dedi. Git dedi. Nerde kalıyorsan kal dedi. Ben de kaynanamla kavga ettim o yüzden.” şeklindeki sözleriyle FIAT’ın reklamındaki muhtar Ali Bey’in sözleri bire bir aynı.
ÖNCE REKLAM ARDINDAN VİCDAN:



Benim aklıma takılan konu ise şu: Çocuklarıyla birlikte sefillik içinde yaşayan, dilencilik yapmaya zorlanan Vicdan Hasbil’in bu reklamdan bir kazancının olup olmadığı. Eğer ondan esinlenerek çekilen bu reklamdan dolayı FIAT kendisin ‘görmüşse’  tebrik ederiz. Size de ancak bu yakışırdı deriz.

Hayır, tam aksi bir durum var ve Vicdan Hasbil sadece, bir otomotiv devi tarafından taklit edilmekle bırakılmışsa o zaman bir üstteki cümlenin aksini telaffuz ederiz…

Haber kanalları da göçük altında kaldı!
Geçtiğimiz Cuma gecesi Bursa’da bir madendeki Grizu patlaması nedeniyle 19 kişi hayatını kaybetti. Giden canların yarısı komşumuz ve olay da köyümüzde olunca memleketten daha ilk haberi alır almaz, acıyla tv ekranının karşısına geçtim. Derdim göçük altında kalanların sağ olup olmadıkları ve kurtarma çalışmalarının akıbetiydi. Ateş düştüğü yeri yakmıştı yakmasına ama insan yine de bir umut iyi haberler almak istiyordu. Fakat heyhat patlama akşamın 19.30’unda olmasına ve benim haberim 20.30’da olmasına rağmen onlarca televizyon kalabalığında olayı haber veren bir Allahın kulu spiker, muhabir çıkmıyordu.
Tematik yayın yapan kanalların istisnasız hepsi gayet normal yayınlarına devam ediyor, tematik çizgilerinden kaymamak, ödün vermemek adına bu olayda ve diğer son dakika haberlerinde de vurdumduymaz yayınlarına devam ediyorlardı. Yani ülke yıkılsa hani bir gün Allah muhafaza, bunlar hala çalıp oynamaya, dizilerle ağlatmaya devam edecekler ülkenin apaçık yeterince ağlatacak dertleri varken. Ne de olsa reyting her şeyden önemli zira… Çoktan geçtim oysa ben yayın kesip haber vermeleri ama hiç değilse böyle benzer olaylarda bir alt yazıyla izleyiciyi haberdar etmek gerekmez mi? Yoksa alt yazıyı okuyan izleyicinin detay haber beklentisiyle kanal değiştirip de reyting kaybetmekten mi korkuyor pek tematik yayın yapan televizyonlarımız. Eğer öyleyse daha vahim. Ne olursa olsun beni izleyeceksin aymazlığının sonu nereye varır. Yılan ancak bana dokununcaya kadar mı?
Tematik kanallarda durum bu iken haber verdiklerini iddia eden televizyonlarımızda başka bir alem. Son zamanlarda haberden çok life style yayınları hatta ses getiren talkshowvari programlarıyla öne çıkan haber kanalları da bana göre bu sınavda sınıfta kaldı.
Haber kanalları o akşam ağır aksak da olsa yaptıkları telefon bağlantılarıyla ve dolgu malzemesi asılsız bilgilerle en azından konuyu ekrana taşımayı başarıyorlar ve kendilerinde belki durumu kurtarıyorlardı. Fakat hiçbirisinin de verdikleri bilgilerle bu konuda tatmin edici olduğunu söyleyemem. Ne canlı yayına bağladıkları muhabirler doğru düzgün bilgi aktarabiliyorlardı ne de yetkili ağızlardan aydınlatıcı bilgiler geliyordu.
Saatler habire ilerliyor buna mukabil habercilik yerlerde sürünüyor ve can çekişiyordu. Bir ara Kanal 24 ile NTV’yi ciddi anlamda kıyasladım olayın vahametini ve üzüntümü bir tarafa bırakmadan. Birisi 19 ölüden bahsediyor, diğeri 16 ölüde ısrar ediyordu. Birisi birilerinin kurtarıldığını alt yazıyla duyuruyor, diğeri 5 kişinin tedavi altına alındığını yazıyordu.
Saatler geçmesine rağmen hiçbir Allahın kulu haberci hastaneyi arayıp gerçekten madenden kurtarılıp hastaneye yatırılan var mı ve durumları nasıl diye sorup televizyondan bu bilgiyi veremedi. Sadece ekrana bağladıkları alakasız alakalı herkese yaralıların durumu nasıl diye sordular ve elbette aldıkları yanıtlarda hep olumsuz oldu. Oysa en basiti o sırada hastaneyi arayıp bilgi almaktı ama yapılmadı. Böyle böyle sırf laf olsun diye adeta yayın sürerken saat gecenin biri olmasına rağmen hiçbir kanal olayı tam olarak ortaya koyamadı. Ekrandan bütün umutların bağlandığı Zonguldak’tan geldi gelecek diye dakika başı yapılan yardım anonsunun da aslının olmadığı sabaha karşı ortaya çıktı.
Cuma sabahında iki acı gerçekle karşı karşıyaydım. Köyümden biri uzak akrabam olmak üzere 5 kişiyle birlikte toplam 19 kişi göçük altında ölmüş ve ben elim kolum bağlı ekran başında beklerken hiçbir şey yapamamıştım duadan başka. Kanımca habercilik denen mevzu da çoktan terk etmişti bizim tv kanallarını ve geriye lafugüzaf kalmıştı. Allah rahmet eylesin!
Bakan’a mı Ece’ye mi inanacağız
Geçen hafta Bursa’da yaşanan grizu patlamasında 19 işçi hayatını kaybetti. Gece meydana gelen olay sonrası sabah saatlerinde Bakan 19 kişinin yaşamını yitirdiği yönünde açıklama yaptı.
Devletin yetkili kademesi sabah saatlerinde bu açıklamayı yapıyorsa olayın kesin olduğuna inanmamız gerekiyor.
Bakan açıklama yaptıktan üç saat sonra ekrana gelen Mavi Şeker adlı müzik programının sunucusu Ece Erken olaydan duyduğu üzüntüyü, bir önceki hafta şehitler nedeniyle yayın yapmadıklarını belirtip, “Gazetelerde bugün çıktı ama şu an doğrulanmadı ölü sayısı. Madende can pazarı yaşandı, 19 kişi göçük altında. (…) Eğer kaybımız varsa ki, inşallah yoktur Allah’tan rahmet diliyoruz, yakınlarına sabır diliyoruz” diyor.
Bu tür konularda hassas olduklarını anlatmaya çalıştıktan sonra ‘Henüz ölen yok’ diye açıklama yapmak ne kadar vahim bir durum.
Hadi sen programa hazırlanıyordun takip edemedin, sana o bilgiyi veren arkadaş da bir internet sitesine girip bakamadı mı son durum nedir diye?
İnanıyoruz ki bilmedikleri için böyle bir hataya düştüler…
'Domuz gribi haramdır' fetvası helal mi?
Okurumuz Galip Uslu, ‘Çok Kötü Hareketler Bunlar!’ diyerek bir mail göndermiş. Olduğu gibi yayınlıyoruz:
“13.12.2009 Pazar akşamı Kanal D’de yayınlanan “Çok Güzel Hareketler Bunlar” adlı programda “Domuz Gribi “ ile ilgili skeçte tamamen dini ve hocaları hafife ve alaya alan bir yayın yapılmıştır.
İlgili programda hoca tiplemesindeki şahsa ‘domuz gribi hakkında ne düşünüyorsunuz?’ diye sorulduğunda hoca hazır cevap bir şekilde “Domuz Gribi haramdır” ifadesini yapıştırıyor. Oysaki dinimizde bir şeyi helal ve haram kılma yetkisi Allah’a aittir. Domuz gribinin adından hareketle insanları da güldürmek için bu fetva verilmiş olsa da tamamen kasıtlı bir ifadedir.

Dinimize göre ‘zaruri haller haramları mubah kılar’ yani insanlar yiyecek bir şey bulamazlarsa ölmeyecek kadar domuz eti yiyebilir diyen dinimizi, sağlık için olunmasında dinen hiçbir sakınca olmayan, bütün uzmanların da mutlaka aşı olun telkinlerine rağmen dinimiz, bilimin karşısında gösterilmiştir. Bu tip programların dinle ilgili bölümlerinde mutlaka bir uzman görüşüne başvurulması gerekir. Dinin ve dindarların kamuoyunda basite alınmasını sağlayan bu programı şiddetle kınıyorum.”

EKRAN TİMİ - Haber 7
ekrantimi@haber7.com
  

Yorumlar4

  • seyhan 14 yıl önce Şikayet Et
    o berbat hareketleri kınıyoruz. zaten yaptıran kişinin ne olduğunu herkez biliyor! Biz izlemiyoruz. aralarda verilen tanıtımlarında bile ne kadar edepsiz sözlerle insanları güldürmeye çalıştıkları belli! Bunları kendileri yetmiyormuş gibi bir de çocuklarına izletenlere şaşıyorum.
    Cevapla
  • Adem Demirbaş 14 yıl önce Şikayet Et
    çok güzel hareketler bunlar 2. Bazende küfrediyorlar ve yine çocuklar izliyorlar orada ve gülüyorlar. İyiki sansürleniyor tv de bunlar. Bir kerede açık saçık konuşmadan sözlere dikkat edilerek bir skeç oynansa.
    Cevapla
  • Adem Demirbaş 14 yıl önce Şikayet Et
    çok güzel hareketler bunlar. Evet bu programda daha öncede çok şeyler yapıldı katta bir keresinde rtük e şikâyet etmiştim. rakı aldım sözleri içelim sözleri geçiyor sürekli. Oradada izleyen çocuklar var. Oyuncular açık saçık konuşurken çocuklar ve yanlarındaki aileleri gülüyorlar ve bu skeçlere çok güzel hareket diyorlar. Yazık. Ne durumdayız. Kim bilir evde o programı çocuklarına izleten ne kadar kişi vardır. Bir süre sonra bakıyorsun çocuk argo argo açık saçık konuşmaya başlıyor. ...
    Cevapla
  • Mimiga 14 yıl önce Şikayet Et
    Başınız sağolsun. Allah rahmet etsin. Geride kalanlara sabır versin.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat