Futbolda şike iddialarına İslam'ın bakışı

  • GİRİŞ13.01.2010 21:41
  • GÜNCELLEME13.01.2010 21:41
Ekran Timi bu hafta muhalifliğin yarısını bir köşeye bıraktı. Önce Can’lı Gaste’ye bir güzelleme yaptı. 'Ama’sını da eksik etmedi.
 
Ekranlarda hep kötü şeyler olmuyor. Kanal 7’nin Muhabbet Kapısı’nda İslam’ın farklı yönleri de anlatılıyor. Doç. Dr. Mustafa Karataş Bülent Uygun’u konuk etti ve İslam’da sporu konuştular. Ekran Timi taktir etti…
 
Çağımızın filozofu Nihat Doğan, kendini mi kandırıyor, bizi mi? Ekran Timi’nden küçük bir kritik.
 
Atv’nin yeni dizi Aşk ve Ceza’da ‘Ceza kime?’ diye soruyoruz…
 
İşte Ekran Timi’ne takılanlar:
 
 
Her şey güzel, ‘Peki paşam’ olmasa…
 
Haber kanalları arasında NTV yaptığı programları ve haber anlayışıyla biraz daha öne çıkıyor. Özellikle akşam, günün gelişmelerinin aktarıldığı, konukların canlı yayına alındığı kuşakta NTV’nin Can’lı Gaste’si rakiplerine oranla çok daha başarılı.
 
Can Dündar’ın sunduğu programda adına uygun olarak adeta baskıya bir gazete hazırlanıyor. Gazetenin birinci sayfası canlı yayında hazırlanırken yayın süresince manşet atılıyor, konunun muhataplarının görüşlerine yer veriliyor. Gazetenin tiraj kaygısı olmadığı için de sansasyondan uzak, magazinsiz bir gazete ortaya çıkıyor. Birçok gazetecinin rüyasındaki gazete diyebiliriz. Habercilikte kendini ispatlamış NTV’nin habercileri de elbette bu Gaste’ye büyük katkı sağlıyordur.  
 
Can Dündar, Can’lı Gaste’yi hazırlarken işlediği konunun muhatabını ekrana taşıyarak rakiplerine fark atarken ertesi gün NTV’nin haber stoğunu da oluşturuyor diyebiliriz.
 
Her şey iyi güzel de… Asker konuklar ağırlanırken Can Dündar aklındaki tüm soruları sormuyor sanki. Diğer konuklarıyla konuşurken, konunun her yönünü aydınlatmak isteyen, kafalardaki sorular soran Can Dündar, konukları asker olunca ‘Peki paşam’ lafını fazlaca sarf ediyor. Bu konuda biraz daha cesur olursa Can’lı Gaste’nin seyrine doyum olmaz…
 
Ekranda devrim yaratan program!
 
Ekranda izleyecek bir şey kalmadı, yok diye yakınmalar duyuyorum cılız da olsa ara sıra. Diziler artık kabak tadı verdi diyenler, ekranda kadın programlarından, aile kavgalarından başka bir şey yok diyenler. Bıktık aynı formatta yarışmalardan diyenler… Ekranı 50 yıldır parselleyenlerin yüzünü görmekten sıkıldık diyenler… Aslında var, görmesini bilenler için basbayağı eli yüzü düzgün, durduğu yeri bilen, hangi amaca hizmet ettiğinin farkında programlar da var. Tabi görmesini bilene…
 
Bir çırpıda birkaç tanesini sayarım ama bugün asıl yer vermek istediğim program, İlahiyatçı Doçent Dr. Mustafa Karataş’ın sunduğu Muhabbet Kapısı. Kanal 7’de bir süredir ekrana gelen Muhabbet Kapısı tanıtımlarında da dendiği gibi güncel, hayatın içinden konuları, Kur’an ve sünnette geçen kriterlere göre değerlendirip izleyenlere yaşadıkları sıkıntılarda çıkış yolları gösteren bir rehber niteliğinde. Hem de öyle böyle değil, programda basbayağı alışılagelmiş dini yayınlardan başka bir bakış ve göz hakim. Örneğin en son yayınlanan programda konu spor ahlakıydı. Bilmiyorum daha önce dini bir programda sporun tartışıldığını gören izleyen var mı?
 
Ama benim için hayli ilginç, ümit verici ve sevindirici bir programdı. Hemen hepimizin ucundan kıyısından haberdar olduğu ya da hayatının vazgeçilmez renklerinden biri olan spor konusuna İslam dininin yaklaşımını ortaya koymak açısından program hayli cezbediciydi. Futbolcu transferlerinden şike tartışmalarına kadar futbola ve diğer spor dallarına özel tartışmalı konuların İslam dininin bakış açısıyla değerlendirildiği program dini sadece belli bir çerçevenin içine hapsetmiş zihinler açısından ufuk açıcıydı…
 
Demek din son zamanlarda sosyetede de pek meşhur olan algıyla, içkimi de içerim haccımı da yaparım türünden bir şey değildi. Demek din sadece, namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmekten ibaret bir şey de değildi. Bilakis din hayatı büsbütün kaplayan bir şeydi, insanın 24 saatini şekillendiren bir şeydi. Bu manada alışılageldik dini program algısını altüst eden ve bana göre ekranda bir devrim yapan Muhabbet Kapısı İslam dairesinde yaşayan bir insanın bütün gününü Kur’an ve sünnette geçen kurallar bütünüyle bir değerlendirmeye tabi tutuyor ve tutarlılık ve tutarsızlıklar dökümü yapıyordu. Mustafa Karataş ve ekibi Muhabbet Kapısı’nda aslında bu topluma sıradan bir dini programın ötesinde çok ciddi mesajlar veriyor bu yönüyle de; din sadece camilere ve evlere hapsedilen bir şey değil bilakis hayatın içinde ve hayatın kendisi.
 
Programın hedef kitlesi yani izleyicisi de bu mesajı almış olacak ki, programın izlenme oranları da oldukça iyi. Oldukça derken büyük bütçelerle ve prodüksiyonlarla yapılıp prime time saatte ekrana gelen birçok programı sollayıp geçip ilk yüzde 30’larda izlenmeyi başarıyor. Dinden bu kadar soğutulan ve korkutulan ya da dinin sadece masal gibi anlatılan bir şey olarak ortaya konduğu günümüzde tam aksine, dinin sıcak, insani ve yaşayan bir şey olarak ortaya konduğu Muhabbet Kapısı gibi programlara çok ihtiyaç var. Yakalanan izlenme oranları da bence bunun açık kanıtıdır. Halihazırda yıllardır yaptıkları dini yayınlarla bir yere gelen ve geldiği yerin haklı gururunu duyan televizyon kanalları yakaladıkları bu yeni damardan çok daha güzel işlere imza atabilirler. Hem gününün büyük kısmını ekran başında geçiren insanları boş ve yaralayıcı kadın programlarından kurtarmış, hem faydalı bir iş ortaya koymuş hem de yaptığı yayıncılığın semerelerini elde etmiş olurlar böylece.
 
1071 kere Maşallah!
 
Yıllar önce “Kırdın Kalbimi” adlı şarkısıyla tanıdık kendini. Ama asıl Seda Sayan’la ilişkisi gündemi uzun süre meşgul etti. Bu dönemde sergilediği maço tavırlarıyla da kendinden oldukça söz ettirmişti.
 
Kimden mi bahsediyorum? Son iki haftadır yine gündemi meşgul eden Nihat Doğan’dan tabi ki. Önce Okan Bayülgen’in programında boy göstermiş. Ben orada izlememiştim. Daha sonra “Turgay Güler”in programı Sıradışı’nda seyrettim. Politikacılara taş çıkartan hitabetiyle gündeme bomba! gibi düştü. Özellikle Ekşi Sözlük gibi internetin ünlü sözlüklerine bakarsanız Nihat Doğan’dan incilerle karşılaşabilirsiniz.
 
Dün akşam da Hülya Avşar’ın konuğuydu. Ezberlediği birkaç cümleyi orada da tekrar edip durdu. Açılımın büyük destekçisi kendisi. ‘Faşizan’, ‘zihniyet’ gibi kelimeleri bolca kullanıyor cümle içerisinde. Diksiyonunun bozukluğu sebebiyle de kitap cümlelerini yanlış kullanıyor.

1071 Malazgirt diye bir albüm çıkarmış. Albüm için yaptığı imaj çok eleştirilmiş. Meğer o bunu “eşi bulunmaz değerli söylemlerine” dikkat çekmek amacıyla yapmış! Yoksa o delikanlı, özü sözü bir, bizden sonraki nesillerin kendisinden filozof olarak bahsedeceği yüce bir insan! Bana sorarsanız albümüne dikkatleri çekmek için böyle bir yola başvurmuş. İyi taktik baksanıza biz bile yer verdik…
 
Ceza Kime?
 
ATV’nin geçen hafta başlayan dizisi Aşk ve Ceza dün ikinci bölümüyle ekranlara geldi. İlk bölümünü tekrarından seyrettiğim dizi hakkındaki notlarımı bilerek bu haftaya bıraktım. Bir bölüm daha neler olacağını görmek istedim.
 
İlk bölümünü seyrettiğimde tam anlamıyla şok oldum diyebilirim. Birçoğunuzun da bildiği gibi haftalarca reklamı yapıldı dizinin “efsaneler ATV’de izlenir” diye. Eh yapılan reklam stratejisinin yanlış olduğunu söyleyemeyiz pek tabi. Çünkü TMC Binbir Gece’ye gelene kadar çıkış yapan tüm dizilerini ATV için yapmıştı. Aliye, Zerda, Bir İstanbul Masalı… Ve bu dizilerin yönetmeninden, senaristinden, müziğine tüm ekibini yeniden bir araya getirip iddialı bir oyuncu kadrosuyla birlikte Aşk ve Ceza’da buluşturmuş. Gerçekten de beklentim büyük oldu. Gelin görün ki ATV’nin kısmetsizliği mi desem yoksa ATV’ye yapılan bir komplo mu desem, karar veremedim? Bir kere yönetmen yeni denemeler yapmış. Ayrıca dizi çok özensiz çekilmiş ve saçma da bir kurgusu var. Aralara atılan geneller gayet iyi renkler doygun ancak özellikle de Van ayağı baştan savma ve soğuk.
 
Dün geceki bölümünde de yine renklerdeki ve çekimlerdeki özensizlik göze çarpıyordu. Kullanılan kostümler çok kötü. Ayrıca hikâye de Binbir Gece’yi aratmayacak abuklukta. Anne kız arasındaki diyalogun dengesizliği bu kadar da olmaz dedirtiyor. Toplumun hassasiyeti nedeniyle olsa gerek, Amerikan filmlerindeki gibi hemen kabullenemiyor anne kızının evlilik dışı ilişkisini ama yine de “bekaretin önemsizliği” vurgusunu yapabilmek için yine anne kullanılıyor.
 
Neyse tüm bunlara rağmen ATV bir kere daha batmadı. Geçen hafta hem AB’de hem Totalde üçüncü olan dizi bu hafta Totalde yerini korurken, AB’de birinciliğe yükselmiş. Ne de olsa toplum alıştı artık içinde “ahlaksızlık” olan dizilere. Zirve hep onların ne yazık ki…
 
NOT: Bu arada dizinin geçen haftaki bölümünde kahramanın abisi ölmüş ve dul kalan eşini kardeşle evlendirmek istemişlerdi. Kahramanımız buna itiraz ederken bu devirde ‘berdel’ mi olur dedi. Dizinin senaristlerine hatırlatalım, Berdel: “Ailenin kız ve erkek çocuğunun diğer ailenin kız ve erkek çocuğuyla karşılıklı olarak aynı zamanda evlendirilmesi”dir.

EKRAN TİMİ - Haber 7
ekrantimi@haber7.com
  

Yorumlar6

  • Selim 14 yıl önce Şikayet Et
    Karataş Hoca. Mustafa Karataş Hocayı böyle şeylere alet etmeseler keşke. Kendisi saygıdeğer bir kimsedir. Ancak görevini hakkıyla yapıyor, onu da anlıyorum. Saygılar.
    Cevapla
  • Mustafa VURAL 14 yıl önce Şikayet Et
    Ezel.... Bu hafta Ezelden bahsedilmemiş. :) Ben de acizane bir fikrimi paylaşmak istedim. Ezel sürekli takip ettiğim ilginç bir dizi. Yalnız, bu dizide benim de "ifrit" olduğum bir konu var: Tefo veya Tevfik adı her neyse, iki arada bir derede mesaj çekiyor ve bunu Ali hiç farketmiyor(!). Bu saçmalığa artık iyi bir kılıf uydurmalılar bence.
    Cevapla
  • damaroperasyonu 14 yıl önce Şikayet Et
    nie espriyi beğenmedin mi :). Hem tahta ile bakiye arasında nasıl bir ilişki kurabildin ilginç. Bence git mailine bak :)
    Cevapla
  • Mimiga 7yi Protesto Ediyor 14 yıl önce Şikayet Et
    Artık eminim. Senin tahtaların kesinlikle eksi bakiye veriyor:)
    Cevapla
  • damaroperasyonu 14 yıl önce Şikayet Et
    ben söyleyim mimiga. Caiznt
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat