TRT'de maçlar kahvehane ağzıyla

  • GİRİŞ17.02.2010 12:46
  • GÜNCELLEME17.02.2010 12:46

Artık televizyonları kandıran seyirci moda. Çin’den bağlanan saf kadın tüm Türkiye’yi kandırırken, kimisi yaptığı sapıklıkları anlatıyor, kimisi programa bağlanıp hemcinsiyle evlenmek istiyor. Artık seyirci uyandı… Siz bizi kandırırsanız, biz de sizi kandırırız diyen seyirci dönemi…

Ekran Timi bir önceki hafta da yazmıştı. TRT’nin maç sunumlarında sorun var. Yorumcu taraflı davransa bir şey demeyeceğiz de sunucu da taraflı davranıyor. Ekran Timi Galatasaray-Antalyaspor maçını irdeledi.

Yetenek Sizsiniz Türkiye’de karmaşık matematik işlemlerini kalem kağıt kullanmayan Mustafa, jürinin kapasitesine mi takıldı? Ekran Timi sorguladı.

Vedat Milor sunuyor; Tadı Damağında. ‘Güzel yemekler salaş yerde yenir’ yorumu da programa lezzet kattı.

Bir haftalık tatilden dönen Ekran Timi’nin üyesi misafirlikte televizyon izlenme oranları araştırması yaptı. Ve şu tespitte bulundu: Akasya Durağı stres alıyor, Arka Sıradakiler strese sokuyor.

Bir de ekranlardan gözümüze ilişenler. Kısa kısa…

İşte Ekran Timi’ne takılanlar:

TRT’nin Galatasaraylı “bonus” spikeri

Antalyaspor’un Galatasaray’ı saf dışı bıraktığı Ziraat Türkiye Kupası maçında hem TRT spikerleri açısından hem de Antalyasporlu taraftarlar açısından sorunluydu…

Maçı, Okay Karacan anlattı. Premier Lig ve Formula 1 anlatımlarıyla sesine aşina olduğumuz Karacan uzun bir süredir 24 TV’de. TRT’de ne işi var onu anlamadık? Kaldı ki TRT’nin spiker kadrosunda 10’dan fazla isim var. İyi de o zaman Okay Karacan neden TRT’de maç anlatıyor?

Aynı maçla ve aynı isimle ilgili ikinci sorun ise maçın anlatım diliydi. Okay Karacan –her ne kadar görünmese de- Galatasaray ataklarında hop oturup hop kalkarak maçı sundu. Arda daha kendi yarı sahasında topu ayağına aldıkça Galatasaray golle burun buruna gelmişçesine heyecan duyan Karacan, Antalyaspor’un attığı gollerini ise “hazırlık pası” havasında anlattı. Üstelik bir değil birkaç kere tekrarlandı bu.

Bana göre Karacan’ı komik duruma düşüren durum ise Keita ve Lucas Neill’e dizdiği övgülerin tabiri caizse “elinde patlaması” oldu. Karacan maçın başlarında “Keita için sağ kanatta güzel işler yapıyor” deyip yorumcu Ömer Üründül’den de onay beklerken, Rijkaard memnun olmadığı Keita’nın yerini ise değiştirme çözümüne gitti.

Karacan’ın İngiliz futbolundan geldiği için öve öve bitiremediği, adeta bir tecrübe abidesi olarak sunduğu yeni transfer Avustralyalı Lucas Neill’in turu götüren goldeki kademe hatası, “bu mu tecrübeli defans oyuncusu” dedirtti.

Kahvede maç izleyen Galatasaray taraftarı gibi maç anlatan TRT’nin “bonus spikeri” Okay Karacan’ın Fenerbahçeliliğiyle bilinen “usta yorumcu” –bu da benim yorumum- Ömer Üründül’e nasıl bir azap yaşattığını tahmin edebiliyorum.

Ayrıca bu yorumu yazmadan önce göz attığım sözlüklerde aynı maç için yazılmış onlarca yoruma rastladım ve eleştirilerimde haksız olmadığımı anladım. Dileyen ekşi sözlük’e “Okay Karacan” yazıp Galatasaray-Antalyaspor maçındaki tutumu için neler yazıldığına göz atabilir…

Bence Okay Karacan, TRT yönetimi hatta 24’ün yayın yönetmeni Akif Beki de okusun o yorumları…

İşte onlarcasından bir örnek: “Ya Galatasaraylıdır, ya Antalyaspor'a karşı bir gıcığı vardır. Ya da 10 Şubat 2010 Galatasaray Antalyaspor maçında Galatasaray lehine iddia oynamıştır. Bu maçı tarafsız anlattığını iddia edenlerde de algı problemi vardır. (eleştiri / 10.02.2010 – 21.45)”

Şimdi izleyiciler televizyonları kandırıyor

Pazar akşamı Okan Bayülgen’in sunduğu Medya Kralı başladı. Bayülgen, izleyicilerle biraz sohbet ettikten sonra ‘Çin’den bağlanan saf kadını’ hatırlattı izleyicilerine. Ardından olayı hatırlatan bir video yayınlandı.

Ve Okan Bayülgen bana göre gerçekten önemli bir işe imza atarak olayın sahte olduğunu ispatlayıp, telefonla bağlanan kişiyi de stüdyoya konuk etti.

Programı izlerken bir yandan da Ekran Timi için notlar alıyordum. Pazartesi günü  Haber 7 dahil birçok sitede sahte konuk olayı haber olarak yayınlanmıştı.

Haberi takip edemeyenler için kısa bir hatırlatma yapayım:

Ayşenur Yazıcı’nın Türkmax’de sunduğu ‘Dök İçini’ adlı programa Çin’den bağlanan saf kadın, kısır olduğu için taşıyıcı anne kullandıklarını ama çocuğun Çinlilere benzediğini, böceklere yiyecekmiş gibi baktığını söylüyordu. Komik bir şiveyle saf saf bunları anlatan kadın önce Ayşenur Yazıcı’ya sonra Okan Bayülgen’in programına bağlanmıştı. Okan Bayülgen olayın kurmaca olabileceği izlenimini vermiş hatta Ekran Timi de bu konuyu ‘Çin’den bağlanan ‘saf’ konuk oyunu’ başlığıyla bu köşeye taşımıştı.

Saf kadın meselesinin kurmaca olduğunu yine Okan Bayülgen ispatladı. Telefonla programa bağlanan Çin’de bir tekstil firmasında çalışan Gizem Demir adlı bir kadındı. Gizem Demir, planlamadan yaptığı bu işin ne kadar basit olduğunu anlatmak istemişti. Burada konuyu aydınlığa kavuşturan Bayülgen’e bir tebrik göndermemiz gerekiyor.

Muhtemelen sizin de dikkatinizi çekmiştir. Son dönemde bu tür programlara bağlanan bazı konuklar gerçekten oldukça ilginç oluyor. Geçen hafta Esra Erol’un sunduğu ‘Evlen Benimle’ adlı programa bağlanan bir kadın, başka bir kadına talip olmuştu.

Atilla Nuran adlı bir kişi ise onlarca televizyon programına telefonla bağlanıp saçma sapan isteklerde bulunmuş, ilginç hikayeler anlatmıştı. İlgili haberi buradan okuyabilirsiniz: (Bu da televizyon hackeri)

Bu tür aksiyonların artması izleyicilerin artık televizyon ekranlarındaki bu tür programları ciddiye almadığı ve ‘Biz sizinle dalga geçiyoruz’ dedikleri için benim hoşuma gidiyor. İnsanlar ekranda gördükleri her şeye inanmıyorlar. Umarım bu durum artarak devam eder ve televizyonlar kendilerine bir çeki düzen verir.

Arka Sıradakiler’in gerilim tadında müsamereleri

Kısa bir kaçamak yapıp, işten ve İstanbul’dan uzaklaştım. Peki uzaklaştım da artık her evin başköşesinde vazgeçilmezlerden biri olan televizyondan kaçabildim mi, Hayır!  Hele de havaların kar, yağmur ve soğuk üçlüsüyle örülü olduğu bugünlerde insanların tek eğlencesi televizyon olmuş neredeyse.

Dizilerin biri bitip diğeri başlarken beğenilerde evden eve değişiyor elbette. Benim TV’de takip ettiğim diziler üç aşağı beş yukarı bellidir. Programlar da hakeza. Çoğu zaman sırf merakımdan şöyle kısacık baktıklarım olur ya da gittiğim yerlerdeki insanların beğenilerini gözlemlemek için o kadar. Bu hafta da yine misafir olduğum evin beğenilerini gözlemlerken kendi çevremde bu dizileri kim izlerde bu kadar reyting alırlar Allah aşkına diye söylenen arkadaşıma tam anlamıyla bir cevap olan durumlar yaşadım. Misafir olarak gittiğim evin fanatiği olduğu iki dizi vardı. Birisi Akasya Durağı diğeri de Fox TV’de yayınlanan Arka Sıradakiler,  Akasya Durağı’na zaman zaman kendimde baktığım için biliyorum gerçekten de tam bir terapi gibi insan izlerken bütün stresini atıyor. 

Fakat gel gör ki Arka Sıradakiler beni stres atmak bir yana, neredeyse depresyona sokuyordu. Duyduğum ama ilk kez izlediğim diziyi bir kere anlamakta güçlük çektim önce. Çünkü Arka Sıradakiler ismini duyunca insan böyle basbayağı lise öğrencilerinin sorunlarının anlatıldığı bir gençlik dizisi bekliyor, belki öyle de gerçekten hikayesi ama dizideki oyuncuların hepsi lise öğrencisinden çok karta kaçmış üniversite öğrencilerine benziyorlardı. O nedenle hikayenin içine girmek benim için epey zor oldu. Dizinin büyük bir kısmını bunlar lise öğrencisi mi yoksa üniversite mi diye sorarak geçirdim. Neyse ki küstürdükleri öğretmenlerinin gönlünü almak için düzenledikleri teatral gösteri sırasında anladım ki lise öğrencisiydiler…

Her birinin farklı farklı sorunlarının olduğu ve sorunların kimi zaman iç içe girdiği bir ilişkiler dizgesi anlatılıyor dizide. Birde tabi her dizide olduğu gibi gerilim, cinayet, entrika, gizem öğelerinin kanırta kanırta verildiği alabildiğine ağır ilerleyen drama.

Televizyon izleyicisi için fazla zorlayıcı gelen hikaye o kadar ağır ilerliyor ve izleyicinin sabrı o kadar çok zorlanıyor ki ben bir süre sonra diziden resmen kopuyorum. Oyunculuk derseniz baştan sona tümüyle ve tam anlamıyla ilkokul müsameresi havasında.

Arka Sıradakiler bence gerçekçilikten çok uzak, fazla amatör ve izleyiciye saygısızlık boyutuna varan bir kurguyla ekrana geliyor. İzleyici bir damla bal tadacağım diye saatlerde ekran başında tutuluyor neredeyse. Hoş tutulan izleyicinin bir şikayeti yoktu o da ayrı konu… Fakat yine de yapım şirketleri bir diziyi nasılsa izleyeni beğeneni var diye bu kadar kötü yapmak zorundalar mı diye düşünmeden edemedim, üstelik de yapım şirketi öyle böyle değil Mint yapım gibi televizyon dünyasına bir sürü iyi yapım kazandırmış bir yapım şirketi olunca…

Mustafa’yı anlayan ‘Jüri’ye jüri gerek!

Yeteneksiz Siniz Türkiye’de ikinci yarı final yapıldı ve iki kişi daha finale yükseldi. Televizyon başında izleyiciyi büyüleyen Bilal İnceavcı ve Uğur Karameşe, SMS’lerle direk finale yükseldi “Papi” dansı yapan Bilal ve Uğur birinci olabilecek kapasitede iki genç. Müthiş uyum içerisindeydiler ve hak etmişlerdi. Diğer yarı finalist ise basketbol gösteri yapan “Kariazma” grubu oldu. Gelen SMS’lerle ilk üçe giren Karizma’yı jüri finale taşırken akıllarda ilkokul mezunu Mustafa Erdem’im yaptıkları kaldı.

İzleyenleri hem güldürüp hem de ağızlarını bir karış açıkta bırakan Erdem’in tam anlamıyla matematik alanında nasıl bir işlem yaptığının jüri tarafından anlayamaması / izleyiciye anlatılamaması ve Ali Taran’ın Mustafa Erdem’i küçümsemesi finale çıkmasını engelledi.

Jüri üyelerinin söylediği altı basamaklı iki farklı sayıyı hiçbir işlem yapmadan kafasından çarpan Mustafa Erdem’in bunu başarabilmesi bir kenara konulup, “saflığı” ve yaptığı ilginç hareketler ön plana çıkarıldı. Ali Taran aklıyla işlem yapan Mustafa’ya iki de bir laf atıp “uzaylı bu” diye espriler yaptı.

Mustafa bu yetmezmiş gibi 4 basamaklı ayrı sayıyı alt alta yazıp, jüriden 8 ayrı 4 basamaklı sayı daha istedi ve önceden kağıda yazdığı sonucu çıkardı. Matematikte hangi işlem kategorisine girdiğini bilmediğimiz bu hesaplama ve toplamları yapan Mustafa ilkokul mezunu bir isim aynı zamanda. Mustafa dün birçok gazeteye haber oldu. Güneş gazetesi, Mustafa’yı hafızasından dolayı Dustin Hoffman'ın meşhur filmi “Yağmur Adam”a ilham kaynağı olan Kim Peek’e benzetti.

Bence Mustafa Erdem Acun, Hülya Avşar ve Ali Taran’dan oluşan jüri ekibi ile program yapımcıları tarafından tam anlamıyla anlaşılamadığı ve ti’ye alındığı için finale yükselemedi.

Tadı Damağımda kaldı

NTV ekranlarında ‘Tadı Damağımda’ adıyla yayınlanan bir yemek programı var. Vedat Milor Türkiye’nin dört bir yanındaki yerleri gezerek mekan tanıtımı yapıyor.

Milor hem yemekleri anlatıyor, hem mekanları kısacası… Değerlendirme kriterleri içerisinde zaten ambiyas da var. Vedat Milor, lezzet, fiyat, ambiyans, içecek menüsünü değerlendirdiği programında bir lüks bir de salaş bir mekana gidiyor.

Geçen hafta yayınlanan bölümde lüks bir restoranda farklı farklı lezzetleri tadan sunucu daha sonra Adana’da bir kebapçıya gitti. Mekan o kadar sıradan ve salaş ki görseniz şaşarsınız. Ancak Vedat Milor hayatındaki en lezzetli Adana kebabı o mekanda yediğini anlatarak ekran başındakilerin iştahını kabarttı.

Gerçekten ilginç ve hoş bir program bazen bir esnaf lokantasında, bazen bir pidecide, bazen boğaz kenarında lüks bir balıkçıda… Ha Milor’un ‘En lezzetli yemekler salaş yerlerde oluyor, güzel mekanlarda lezzetli yemek pek bulunmuyor’ yorumunu hatırlatmadan geçemeyeceğim.

‘Tadı Damağımda’  Cuma akşamları ve Cumartesi gündüz NTV ekranlarında.

Bir de bunlar var…

Bir de

Mc Donalds’ın son reklamını gören var mı? Dikkat çekici olabilmek adına bu kadar itici ve agresif bir reklam yapmak zorundalar mı merak içindeyim. Yani bırakın Mc Donalds’ta tavuk yemek, insanın evinde bile bir süre beyaz et göresi gelmeyecek, o derece!

Bir de

Ekran altında yazan KJ’lerin ne kadar yanlış yazıldığının siz de farkında mısınız? “Darbe”ler “dabe” olmuş örneğin. İmla kuralları neredeyse altüst ediliyor her gün ekranda. En kıyı köşe kanaldan NTV gibi prestij sahibi yayın kuruluşlarına kadar bütün ekranlarda hep aynı sorun. Alt yazılardaki dikkatsizlik kimi zaman sizi de çileden çıkarmıyor mu?

Bir de

Gündüz kuşağı bütün televizyonlarda neredeyse tamamen evlenme programları tarafından parsellenmiş durumda.  Bu kriz ortamında insanlar nereden buluyor bu cesareti dersiniz?

Bir de,

Kanaltürk’te Bilal Özcan’ın sunduğu Laf Aramızda isminde bir söyleşi programı var. Esra Erol’la fitarihinde yapılan bir röportaj ekrana geliyor ama ekranda röportajın eski olduğuna dair bir bilgi yok. Esra Erol çok yakında yepyeni bir kadın programı yapacağım diyor, şaşırıyorsunuz, e zaten yapmıyor muydu diye! 

EKRAN TİMİ - Haber 7
ekrantimi@haber7.com
 

Yorumlar5

  • Adem Demirbaş 14 yıl önce Şikayet Et
    .... Okay Karacan ı NTVde duydum ilk. Ozamanlar hem maç hemde F1 sunuyordu ayrıca F1 Racing dergisinde yazıyordu. Şimdide TRTde aynı şeyleri yapıyor. Ama nasıl yapıyor. O maçı bende izledim. Taraflı bir sunum vardı. Ben bu maçı değilde F1i anlatacağım. Her yarıştan sonra ferrari ve Schumacher taraflı yorumlarından bıktı izleyici. Hele bu sene Schumacherde döndüya F1e merak ediyorum programda nasıl övecek onu. McLarenin birinci olduğu yarışlarda lafı dolaştırıp ferrariye götürüyor. TRTnin uyarması gerek.
    Cevapla
  • çarşambalı 14 yıl önce Şikayet Et
    Avrupayı beğenmeyen kardeşime. Şu anda kaç tane Türk takımı şampiyonlar liginde gruplardan çıkıp yoluna devam ediyor Avrupada kaç tane futbolcun en klas takımlarda top koşturuyor 4. torbadaki slovenya bile dünya kupasına giderken bizimkiler nerede? ister beğen ister beğenme futbolun kralınıda avrupalılar oynuyor en kral maçı da avrupalılar anlatıyor Neden avrupadan bir futbolcu geldiğinde senin tarafarın binlerce kişi havalanında karşılamaya gidiyor Avrupa ya gidipte binlerce kişinin karşıladığı bir Türk futbolcusu söyle bana?
    Cevapla
  • Ozi Can 14 yıl önce Şikayet Et
    Avrupalılar neymiş be.... Avrupada maçlar öyle anlatılıyor diye sanki işin doğrusu o!! kardesim spiker tarafsız olcak... bu kadar ama o spikerin ... olmasına cok sevindim :)) helal olsun iyi tespit..
    Cevapla
  • çarşambalı 14 yıl önce Şikayet Et
    bir kerede kanal 7 de yayınlanan bir programı eleştirin. Ekran timi ekibi her hafta show tv de yayınlanan yetenek sizsiniz yarışmasına giydiriyor Ama kanal 7 de yayınlanan yetenek avcısı adındaki çakma yetenek sizsiniz programını hiç görmezden geliyor Yerel kanallar bile o programı ondan bin kat daha kaliteli yapar Koskoca ulusal kanal olan kanal 7 bunlardan daha iyisini yapamaz mı Daha sonra milletimizin doğan ın kanallarını Türk aile yapısına uymayan programlarını izliyor diyorsunuz Siz daha iyisini yapında sizi izleyelim...
    Cevapla
  • çarşambalı 14 yıl önce Şikayet Et
    avrupa da maçlar böyle anlatılıyor. sevgili ekran timi ekibi sizin kapasiteniz yetmiyor okay karacan ın anlatımını anlamaya Açın avrupada bir kaç maç izleyin Çağ atlayın artık çağ ahmet mehmet e verdi mehmet kendi etradında döndü şutt meşin yuvarlak bilmem nereye gittiyle gitmez artık bu işler Futbol artık show bir vitrin futbolu futbolcuyu en iyi şekilde pazarlayacan Bazılarına bu tarz anlatımların taraflı ve tuhaf gelmesi dünya ve avrupa futbolundan hiç alakadar olmamalarından kaynaklanıyor
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat