Hatanı söyleyene saldırıyorsan Amerikalısın

  • GİRİŞ25.02.2010 12:57
  • GÜNCELLEME25.02.2010 12:57

Ekran Timi üyelerinden birisi Kanal D Ana Haber’i sunan Mehmet Ali Birand’ın samimiyetine övgüler dizerken, biri de Kanal D Hafta Sonu haberlerinde yaşanan başlık sıkıntısına dikkat çekiyor. Birand, ‘Ağlanacak yerde ağlayıp, gülünecek yerde gülerek’ ekran karşısındakine samimi davranıyor.

Biran’ın samimiyeti hafta sonu haberlerine yansımıyor. Deniz Arman’ın sunduğu haberlerde sürekli ‘mermili, ateşli, bombalı’ başlıklar dikkatimizden kaçmadı.

Ekran Timi’ne takıldı, Aşk ve Cesa senaristleri tarafından kozlarınız itina ile en kısa sürede hazırlanır sayın izleyici.

‘Gerçek bir Amerikalı haksız da olsa karşısındakine saldırır’ bu tespit bir Amerikan dizisinde yapılıyor. Biraz umut var diyoruz…

Ekran Timi Geniş Aileli’ aile otomobili reklamını beğendi.

İşte Ekran Timi’ne takılanlar:

Mehmet Ali Birand’ın izlenme sırrı

Ekranların belki en sıra dışı anchormani Mehmet Ali Birand haber sunuş şekli, jestleri ve mimikleriyle… Hele dilinin sürekli sürçtüğü ve takıldığı anonslarda çoğu zaman bu adam nasıl haber sunar ki dediğimiz, yine de kendimizi onu izlemekten vazgeçiremediğimiz. Çoğu zaman haberin objektifliğine, yansızlığına halel getirecek cümleler sarf etse, jestleri ve mimikleriyle bizi zaman zaman itse de kimse onun sıra dışı haberciliğini tartışmaz. Hele hele kimi zaman canlı yayında muhabirlerle kurduğu ekranda pek alışkın olmadığımız insancıl, sıcak ilişkiler bana pek sevimli gelir.  Her akşam onu izlediğimde haberlerin ciddiyeti ve vehameti bir yana beni güldürecek illaki bir şey olur.

Ankara’da göçük altında kalan bir işçinin göçükten çıkarıldıktan sonra üstünün kirli olması gerekçesiyle bembeyaz sedyeye kirletmemek bahanesiyle yatırılmayışı haberini sunuş biçimi ve yaralı işçiye bir ‘Ah garibim!’ deyişi vardı ki, gerçekten çok insani ve özlediğim bir tepkiydi ekranda. Çünkü oldukça vahim olayların haber olarak aktaran spikerlerimizim mütebessim yüzlerinden son derece rahatsız olagelmiş birisi olarak bu sahne bana çok daha samimi geldi ekranda. Olayın kendisi ise son derece trajikti o ayrı.

Bir de Karadenizli vatandaşların uçurumun kenarına yaptıkları apartmana çıkıp inebilmek için inşa ettikleri 8 katlı merdivenin öyküsünü sunarkenki haberden zevk alan, eğlenen yüz ifadesi.  Belki gerçekten profesyonellik gereği ya da belki gerçekten hayatı paylaşıyor olmanın ekrana yansıyan acı tatlı halleri.  Elbette haber vermek ciddi iş, haber ciddi bir olgu. Ama eğer haberlerde hayatın bir aynası ise ekrana yansıyan gülünecek ve ağlanacak hallerimize bizde ortak olmalıyız. Mehmet Ali Birand’ın haberinin sırrı biraz da bu sanki. Ağlanacak yerde ağlayıp gülünecek yerde gülebiliyor olması.

Kurşunlu, mermili, bombalı haber bülteni

Kanal D’nin hafta sonu haberlerinde iki haftadır dikkatimi çeken bir durum var. Önceki hafta kötü bir seçim deyip geçmiştim. Ama aynı durumun bu hafta sonu da olduğunu görünce merakımı cezp etti.

Şimdi aşağıya Kanal D Hafta Sonu haberlerinde kullanılan başlıkları sıralayacağım:

“Makineli Arınç”

“Ayar bombası”

“AK Parti’ye ağır ateş”

“Erdoğan’dan mermiler”

“Baykal da ateş etti”

Bunlar not alabildiklerim. Hatırladığım kadarıyla bir iki tane daha mermili, ateşli başlıkları vardı. Açıkçası hafta içi Kanal D’nin haberlerini izleme fırsatı bulamıyorum. Hafta sonları izlediğim için mi yoksa her zaman mı bu başlıkları kullanıyorlar bilmiyorum.

Ama bu başlık seçimi bana biraz tuhaf geldi. Ateş etmek, mermi, bomba, makineli… Kanal D haber ekibi ya başlık seçmekte ciddi bir sıkıntı içinde ya da farklı bir mesaj vermek istiyorlar. 

Aşk Ve Ceza

Bu dizide malzeme bol. Eleştirilecek o kadar çok şey var ki. Dini motiflerle törelerin sürekli birbirleriyle örtüştürülerek izleyiciye aktarılıyor olmasının yanlışlığını daha öncede yazmıştım. Töre olarak kabul edile gelmiş yanlışların evin annesinin ağzından sürekli dinimizde ayıp, günah diye etiketlenmesi ya kasten yapılan bir şey ya da dizinin yapımcıları açısından oldukça cahilane bir durum. Onun ötesinde senaryodaki acemilikler de cabası. Örneğin dizideki Feride karakterinin babası, adamlarına damadını sindirmek için elinde bir koz olması gerektiğini söylediği anda adamlarından birisi hemen elindeki cep telefonuna gelen fotoğrafları gösteriyor ve baba işte diyor şimdi elimden kurtulamazsın… Yani tamam koz dediğin er geç geçecektir babanın eline dizinin selameti için de aynı sahnede bana bir koz gerek, tiz getirin türünden narayı atar atmaz adamların işte efendim kozunuz babından olaya yetişmesi de hayli enteresandı. Aşk ve Cesa senaristleri tarafından kozlarınız itina ile en kısa sürede hazırlanır sayın izleyici.

Gerçek Amerikalı nasıl olunur?

Hatalı olduğunu kabul etmeyip, hatanı söyleyene saldırıyorsun. İşte şimdi gerçek ABD’li oldun

Aslında bu sözün altında o kadar büyük gerçekler var ki! Bu söz Cnbc-e de yayınlanan How I Met Your Mother adlı dizide geçti. Kanadalı olan kız arkadaşını ABD’li yapmaya çalışan karakter, son olarak bu sözle kız arkadaşına gerçek bir ABD’li olduğunu söylüyor.

Bu söz geçtiği anda ABD’nin Vietnam, Irak ve Afganistan’da düştüğü bataklık geldi aklıma. Bir mizah dizisi de olsa, bir espri de olsa bazı şeylerin farkında olmaları gelecek için küçük de olsa bir umut veriyor insana.

Bir de Reklam

Geniş Aile dizisinin oyuncularının rol aldığı Fiat Doblo’nun yeni seri reklamını izleyen var mı? Eğer diziyi takip ediyorsanız reklam gerçekten bir harika. Senaryo cuk oturmuş tam tabirle reklama. Yani geniş aileleri düşünülerek tasarlanan arabanın reklamı için daha güzel bir fikir ve uygulama olamazdı. Ancak diziden bihaber izleyici için bu reklam biraz risk olmuş aynı zamanda. Yine de reklamın kendi içindeki eğlendirici öğeleri bile reklamı izlettirmeye yetecek gibi. 

Televizyon terörü!

Eşimin akrabalarından birinin henüz iki yaşını doldurmamış bir kızı var. Konuşmayı bile bilmiyor ama aklı her şeye eriyor. Annesi laf arasında bana -sanki çok matah bir şeymiş gibi- kızının Aşk-ı Memnu dizisinde Bihter’le Behlül’ün öpüşmesini gördükten sonra onları nasıl taklit ettiğini anlattı. Neden seyrettiriyorsunuz dedim. “Biz Annemle çok seviyoruz o diziyi seyrediyoruz, kız da yanımızda oluyor ne yapalım?” dedi. Siz de seyretmeyin o zaman dedim. O daha çok küçük nasıl anlasın neler olup bittiğini? Ama yok, anladığını sanmıyorum.

8-10 yaşlarındaki çocuklar da kendilerini Bihter ya da Nihal karakteriyle özdeşleştiriyorlar. Ya da Unutulmaz Dizisinin Eda’sıyla!.. Dizileri anne babalarıyla birlikte oturup dikkatle seyrediyorlar. Birlikte yorumlar yapıyorlar.

Yukarıda yazdıklarım sadece birkaç örnek. Bu dönemde çocuklarımızı TV teröründen nasıl koruyabiliriz bilmiyorum. Dün Esra Ceyhan TRT’deki programında biraz bu konuyu da içine alan bir konuyu uzmanlarla konuşuyordu. Telefonla bağlanan seyircinin biri çocuğuna hiç TV seyrettirmediğini ancak yuvaya gönderdiğini, oradaki diğer çocukların oyuncaklarından ya da anlattıklarından etkilenerek süper kahramana dönüşme hayali olduğunu anlatıyordu. Yani tek başına mücadele yeterli olmuyor. Toplum bilincinin yerleşmesi gerekiyor. Sansür uygulamamak adına toplumun ahlaki değerleri yozlaşıyor. Bir dönem şifreli kanal uygulaması tartışıldı. Ama onun da etkili olmayacağını gördük hepimiz. Cine 5 diye bir Televizyon vardı bir zamanlar şifreli yayın yapan ama ne bazı şeylere engel oldu ne de varlığını sürdürebildi.

Sonuç olarak yetkililerin, özellikle de aileden sorumlu bakanlığın bu konuda iyi bir çalışma yapması, hiç olmazsa dizi ve TV programlarına belli bir standart getirilmesi gerekiyor.

EKRAN TİMİ - Haber 7
ekrantimi@haber7.com
 

Yorumlar2

  • şükrü nural 14 yıl önce Şikayet Et
    samimi editor. Mehmet Ali Biranı samimi bulan Ekran Timi, bu biranın adı değişmiş
    Cevapla
  • seyhan 14 yıl önce Şikayet Et
    Yetkililer uyuyor uyuyor...!. Aklı başında herkez kendini yırttı parçaladı şu dizilere bir fren pedalı koyun diye. Bu işle sorumlular neredeyse hiiiiiiç sesleri çıkmadı. çıkacak gibi de değil............!
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat