'28 Şubat' bugün olsa nerede dururdunuz?
- GİRİŞ05.03.2012 06:19
- GÜNCELLEME05.03.2012 06:19
'Bin yıl sürecek!' diye tarif edilen 28 Şubat'ın üzerinden 15 yıl geçti. Her sene o 'postmodern darbe' sorgulanıyor, eleştiriliyordu; ama hiçbir zaman bu seneki kadar rezil kepaze edilmemişti. Kuşkusuz bu seneki gümbürtünün somut sebepleri bulunuyor. O sebeplere değinmeksizin gürültüyü anlamak mümkün değil.
12 Eylül askerî darbesi üzerindeki dokunulmazlık, referandum sonucuyla kaldırılınca 1980'de darbe yapanlar kanun huzurunda hesap vermeye mecbur kaldı. O günlerde haksızlığa maruz kalanlar tek tek davacı oluyor; kendilerine yapılan zulmü mekân ve şahıs ismi zikrederek deşifre ediyor. Bu tablo şöyle bir gerçekle yüz yüze getirdi bizi: Aradan 30 sene geçse bile darbe yapanlar, o darbe şartlarını hazırlayanlar, darbeye destek verenler, darbe sonrası insan haklarını ihlal edenler, bir gün adalet karşısında hesap vermek zorunda kalıyor, kalacak.
28 Şubat darbesi ile ilgili hukukî sürecin işaret fişekleri, 12 Eylül darbesinin yargı huzuruna çıkarılmasıyla başladı. Zaten Ergenekon ve Balyoz davaları, hazırlık safhasındaki darbelerin bile adaletten kaçamayacağını gösteriyordu. Çünkü iddialara göre bahsi geçen örgütlenmelerde sadece darbeye niyet yoktu. Darbe için şartların hazırlanmasına yönelik fiili eylemler söz konusuydu. Askerî müdahalenin hukuk dışı bir uygulama olduğu ve hesabının sorulacağı bu kadar net anlaşılınca, 28 Şubat'ın sığaya çekilmemesi düşünülemezdi. Gazete sütunlarına yansıyan, televizyon ekranlarına taşan gerginliğin asıl sebebi bu.
'O haklıdır, bu haksızdır' gibi genelleme yapmak, bazı yanlışlara neden olabilir. Ancak çok açık bir gerçek var ki, 28 Şubat, öncesi ve sonrasıyla askerî bir operasyondu ve silahların gölgesinde toplum mühendisliği yapıldı. Sadece siyasete değil ülkedeki her şeye; sivil topluma, ticarete, bireylere vs. müdahale edildi.
Darbelerin faturasını sadece askerlere çıkarmak haksızlıktır. Bu ülkedeki bütün darbelerin özünde belli zümrelerin ekonomik çıkarı hesaplanmıştır mesela... Sultan Abdülaziz'in şahadetinden beri bütün darbelerde dış destek söz konusudur mesela... Askerden çok askerci birtakım adamların kışkırtmaları her darbe çalışmasının temel motivasyon unsurlarından biridir.
Tabii ki bir de medya!
60 darbesiyle başlayan medya destekli darbeler, maalesef kötü bir alışkanlık haline gelmiştir. '71 muhtırası, '80 darbesi, 28 Şubat, 27 Nisan e-muhtırası... Hepsi de medya desteğiyle gerçekleştirildi. Hiçbir darbe yoktur ki medya desteği olamadan teşebbüs edilebilsin. Darbe dönemlerindeki asker-medya ilişkisinin en keskin örnekleriyle gün yüzüne çıktığı, en pervasız hadise 28 Şubat'tır.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kulanabilirsiniz
Ekrem Dumanlı / Zaman
Yorumlar3