Suriye İran... İşte çetin imtihan!

  • GİRİŞ02.04.2012 06:14
  • GÜNCELLEME02.04.2012 06:14

Suriye meselesinde yeni bir kavşaktayız. Karşımıza çıkabilecek senaryoları perde perde düşünmemiz gerekiyor. Onca gelişme ve temastan sonra anlaşılıyor ki Suriye yönetimi, katliama son vermeyecek, özgürlük taleplerine boyun eğmeyecek.

Suriye yönetimi yalnız olsa; konu daha basit. Maalesef insan hayatını hiçe sayan bir ittifakla karşı karşıyayız. BM Güvenlik Kurulu üyesi bazı önemli ülkeler, Esed rejiminin düşmesini istemiyor. Arkasında değilmiş gibi yapıyorlar; ancak söyledikleri yaldızlı lafların gerçeği ifade etmediği aşikâr. Arap Ligi öteden beri çok konuşup az iş yapmakla eleştiriliyor. Suriye mevzuunda da öyle oldu. Etkin bir rol üstlenmediler. Hal böyle olunca akan kanın durması mümkün gözükmüyor.

"Arap Baharı"ndan bahsederken cûş-u huruşa gelen Batı, Suriye mevzuunda sessiz kalmayı tercih ediyor. Libya'da Kaddafi'nin devrilmesi için olağanüstü gayret sarf eden Fransa'dan tık yok mesela. Amerikan yönetimi, başkanlık seçimi öncesinde yeni bir savaşa girmeyi zaten göze alamıyor. Irak'ta yaşanan onca sıkıntı ve global krizin yol açtığı onca sarsıntı bu kadar ortadayken Suriye'ye doğrudan müdahale etmeyi aklının ucundan bile geçirmiyor Amerikalılar. Birleşmiş Milletler deseniz; veto sistemi nedeniyle zaten kilitlenmiş durumda.

Bu manzara karşısında "Oh ne âlâ! Bırakın Suriye sorunlarını kendi kendine çözsün." denebilir. Zaten dış müdahale ya da baskılar sonucunda yaşanan değişimin nasıl büyük sıkıntılara neden olduğu da biliniyor. Ne var ki Suriye'de süreç devam ediyor; devletin halkını katletme süreci... Daha kötüsü de var Türkiye için. Mazlum halk, katillerin elinden kaçamıyor. Bir fırsatını bulanlar da Türkiye'ye sığınıyor. Türkiye'ye sığınan insan sayısı hali hazırda 20 bine yaklaştı. Bu katliam böyle devam ederse, Suriye'den gelen insan sayısının 100 binin üzerine çıkması bekleniyor. Bu vahim gelişmeler karşısında Türkiye tek başına ne yapsın? İran-Rusya-Çin ittifakı "Suriye, Libya gibi olmasın; dış müdahale yapılmasın." diyor. Güzel. Gerçekten de ne Libya gibi olsun Suriye, ne de Irak gibi. Peki, kan nasıl duracak? Bu ittifak dünyaya akıl vereceğine dostları Suriye'ye "Yeter!" dese ya! İran ile İsrail'in Suriye yönetimine bakışı neredeyse aynı. Biri "Aman bu rejim de düşerse sıkıntı bize sıçrar." diye bakıyor olaylara; öbürü de "Demokrasiye geçilirse ne olur ne olmaz. İsrail karşıtı bir yönetim iş başına gelir ve Esed'i, mumla ararız." diye bakıyor hadiselere.

Libya gibi ülkeler söz konusu olduğunda "insanî yardım" ve "demok-ratikleşme"yi ağzından düşürmeyen Batılılar, petrolün az olduğu ülkelerde neden bu kadar munis bir pozisyon alıyor acaba?

Bir de Türkiye'deki kamuoyu algısı var. Sanki Amerika ve Batı bize baskı yapıyormuş da o nedenle biz Suriye'ye müdahale etmek zorunda kalabilirmişiz. Yok böyle bir şey. Suriye konusunda Türkiye yalnızlaştırılmıştır. Meseleye Türkiye kadar insanî perspektiften bakan ülke bulmak çok zor. Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun konuşmalarına bakın, o konuşmalardaki insan vurgusu hiçbir ülkeden bu kadar net ifadelerle yükselmiyor. Oysa hem Başbakan hem Hariciye Vekili, Esed ailesine zor zamanda dost kalmaktan dolayı ağır eleştirilere maruz kalmıştı.

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Ekrem Dumanlı / Zaman

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat