Müsaade edin, barış gelsin artık…
- GİRİŞ13.03.2013 09:04
- GÜNCELLEME13.03.2013 09:04
Ancak İmralı ile yapılan görüşmelerde başlayan tuhaf bir tartışma, halen sürdürülüyor.
İmralı görüşmeleri ile amaçlananlar, sanki birbirleriyle görüşmeyi kesen iki ailenin arasını bulmaktan ibaretmiş rahatlığıyla konuya yaklaşanlar var.
Oysa konu 30 yıla yakın bir sürede on binlerce insanın hayatına mal olan bir kavganın nihayet bitmesi ihtimali. Herkes nefesini tutmuş durumda, sürecin sağlıklı yürümesi için dualar ediyorken, önemleri kendilerinden menkul bazı kalemler, gelişmeler karşısında telaşa kapılmış durumdalar, her nedense.
Konunun izahını şöyle yapabilmek mümkün: Medyanın belirli noktalarına yerleşmiş bazı isimler, barışı getirmek üzere başlatılan sürecin, kendileri işin içinde olmadan başlatılmış olmasını henüz hazmedebilmiş değiller.
Bulundukları konumdan yıllarca boşuna ahkam kestikleri anlaşılan ve oldukça yüksek perdeden konuşuyor olsalar da, kavganın bitmesi konusunda en ufak bir katkıları olmadığı ve dahi olmayacağı ortaya çıkan bu zevat, şimdi de ortalığı karıştırarak rol çalmanın peşinde.
Sırtında yumurta küfesi taşımayanların rahatlığı içerisinde yazılıp çizilenler, ilk bakışta birtakım haklı kaygılardan neşet ediyormuş gibi gözüküyor. Henüz hazırlık safhasında olan yeni anayasada olabileceği varsayılan başkanlık sistemi gibi bazı değişiklikler derin bir kaygı sebebi olarak takdim ediliyor mesela.
Anayasa değişikliği konusunun eninde sonunda milletin önüne geleceği açık. Yani başkanlık sistemi yeni anayasada yer alsa bile, henüz hazırlık aşamasında olan anayasanın kabul edilip edilmeyeceği belli değil. Tek kişide toplanmasının sakıncalı olacağı düşünülen yetkiler meselesi de, eninde sonunda bir varsayım.
Anayasada yürütmenin elini rahatlatacak birtakım değişikliklere karşı çıkmanın haklı tarafları olsa da, iktidarları iş yapamaz hale getiren bir sürü mevzuat olduğu ve bunlar sebebiyle memleket menfaatine bazı işlerin yapılamadığı gerçeğini de unutmamak gerek.
‘İstemeyiz' demek yerine ihtiyaçları karşılayacak çözüm önerileri üzerinde çalışılsa, belki problem de kalmayacak.
Barışın temini sürecinin kabaca, silahların bırakılmasıyla çatışmasız bir ortama geçilmesi ve şikayet sebebi olan problemlerin mümkün olduğu kadar kısa sürede halli gibi bir seyir izleyeceği söylenebilir. Yakın ya da uzak gelecekte benzer durumla karşılaşılmaması da, ancak bu işleri yürütenlerin gerekli tedbirleri almaları ile mümkün.
Konu ile alakalı bilgi sahibi olanların yapması gereken şey de, bu sürece katkıda bulunmaktan ibarettir herhalde.
Sürecin başarıya ulaşmaması gerektiğini düşünen ve bunun için çalışanlar olduğu, malum. Bunların dertlerinin ne olduğu ayrı ve uzun bir hikaye. Ancak yakın geçmişte yaşanan Oslo, Habur ve benzeri gelişmelerin, bu mihraklar tarafından sahneye konulduğu unutulmadı.
İlginçtir ki, o günlerde de basın özgürlüğü ve gazetecilik konusunda ciddi tartışmalar yaşandı, tıpkı İmralı notları meselesinde olduğu gibi.
Süreci akamete uğratmaya niyetli olanlar nasıl olsa yollarına devam edecekler. Ama kendilerine has sebeplerle kafaları karıştırma derdinde olanlar biraz makul bir tavır takınarak, barış ortamının bir an evvel gerçekleşmesine destek olsalar keşke…
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com-
Yorumlar1