Duvar, her zaman duvardır…

  • GİRİŞ06.05.2013 09:21
  • GÜNCELLEME06.05.2013 09:21

Bunların hepsi de o dillerde duvar manasına gelen kelimelerdir; yani duvar duvardır.

Duvarı gösterdiğimiz birisi tutup ta, mesela ‘bu tavandır' ya da ‘tabandır' diyorsa, burada bir mesele vardır: Duvara ısrarla başka bir şey demeye çalışan birisi, eğer psikolojik birtakım problemleri yoksa, ya bizimle dalga geçiyordur, ya da kafasının arkasında başka hesaplar olduğu için böyle yapıyor demektir.

Özellikle de son dönemlerde karşı karşıya kaldığımız bazı olaylar, bazı insanların açık bazı hususlarda bile ısrarlı bir şekilde kafa karıştırmaya yönelmiş olduklarını gösteriyor.

Birileri, duvarı gösterip; çatı, temel ya da ilgisiz başka bir şey olduğunu söyleyip duruyor, duvara duvar dememek için ellerinden geleni yapıyorlar, sürekli olarak.

Oysa üzerinde ittifak edilen hususlarda olsun doğruları söyleseler ve böylelikle önemli tartışmalar temel bazı doğrular üzerinden yürütülebilse, hepimizin lehine neticeler sağlanabilmesi mümkün.

1 Mayıs'ta İstanbul'da yaşananlar üzerine yapılan tartışmalar, duvara duvar dememe gayretinde olanların, bu tavırlarında ne kadar kararlı olduklarını net bir şekilde ortaya koydu.

On binlerce insanın katılması beklenen bir kutlama gösterisinin, yarısında yoğun inşaat sürdürülen bir alanda yapılmasının riskleri sebebiyle Taksim'de yapılmasına mani olunmasını bir türlü içlerine sindiremedi birileri.

Son birkaç yıldır kutlamaların Taksim'de yapılıyor olmasını, 1 Mayıs'ın Bayram ilan edilmesini unutmuş olmalarını bir kenara bıraksak bile; yüzlerce belki binlerce insanı riske sokabilecek bir şekilde yapılmasını istiyorlardı kutlamaların, her nedense.

Şu veya bu şekilde; Taksim'de inşaat vardı ve yönetim alanın bu haliyle kutlamalara açılmasını uygun görmeyip, girmek isteyenlerin de alınmayacaklarını net bir şekilde açıklamıştı. 1 Mayıs günü de bu karar uygulandı.

O gün yaşananlardan sonra, hala ‘izin verilebilirdi' demenin, polislerin kurduğu barikatları zorla aşmaya çalışanların aslında haklı olduğunu anlatmaya çalışmanın, duvara çim saha demekten farkı nedir ki?..

Bu tavrın bir benzeri de Barış süreci konusunda sürdürülüyor.

Memleketin 30 yıldır başını ağrıtan terör meselesinin çözümü için atılan bazı adımlar söz konusu iken, birileri bu süreci yürütenleri hainlikle suçlayabiliyorlar. Bunu yaparken de, meselenin nasıl çözülebileceği hususunda herhangi bir kelam etmemeye de dikkat ediyorlar özellikle.

Daha çok olup bitenlerin ülke genelindeki insanımız tarafından nasıl değerlendirildiğini anlamaya yönelik bir çaba olduğu anlaşılan Akil İnsanlar Heyeti'nin çalışmaları ile ilgili de, benzer kanaatler serdedilebiliyorlar rahatlıkla.

Heyetin çalışmalarına engel olma sadedinde çeşitli organize faaliyetlere girişenler malum. Oysa çalışmalara mani olmak için atraksiyonlar yapmak yerine;  kendilerini dinleyip, söyleyebilecekleri her türlü şeyi ve bu arada olup bitenlerle alakalı itirazlarını yetkililere aktarabilecek bu heyeti bir tür imkan gibi görmeyi deneyebilirlerdi mesela… Tabii niyetleri halis olsaydı…

Aslında tartışmalara bir çekidüzen verilse; en azından herkesçe bilinen bazı temel esaslar dikkate alınarak yapılsa ve bizler de gereksiz yere enerji harcamaktan kurtulsak…

1 Mayıs'ın inşaat olan bir alanda kutlanması konusundaki ısrarın anlamsız olduğu; Barış Süreci'nin mevcut haline karşı olanların, kendi tekliflerini sunmaları gerektiği; Akil İnsanlar Heyeti'nin çalışmalarını engellemeye çalışmak yerine katılıp fikirlerimizi onlara aktarmanın daha uygun bir şey olduğu… böylelikle rahatlıkla anlaşılabilir…

Çok şey mi istiyoruz?..

Ekrem Kızıltaş - Haber7

Ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat