Sorumluluk almaya çağrı…

  • GİRİŞ08.05.2013 08:17
  • GÜNCELLEME08.05.2013 08:17

Barış Süreci'ne destek olmayanların, kesinlikle  ‘terör sürsün' demek istemedikleri malum. Hele, samimi birtakım kaygılardan hareketle ‘nereye gidiyoruz?'sorusunu sorup, buna makul bir cevap bulamadıklarını düşündükleri için sürece şüphe ile bakanlara böyle bir yakıştırmada bulunmak da kimsenin aklından geçmez zaten.

Sürecin önemli aşamaları geride kalmaya başladıktan sonra bile cevabını bulamayan soru, sürece karşı çıkışlarını organize bir şekilde sürdürenlerin, nihai olarak ne gibi hesapları olduğu meselesi.

Siyasilerin karşı çıkışlarını oy kaygısı ile izah etmek mümkün olsa bile, hepimizin gözleri önünde, herkes tarafından istenen bir neticenin istihsal edilmesine doğru gidilirken bile sürece karşı çıkmanın, oy kaybına sebep olacağını görememek, garip bir durum.

Barış Süreci'ne toplumun ne kadarının destek verdiği ve ne kadarının karşı olduğu konusu, uzun zamandır tartışılan ve halen cevabını tam olarak bulamamış bir soru.

Barışın gelmesini sağlayabileceği ümit edilen bir sürece karşı çıkmanın mantığını anlamak güç olsa da, sürece çeşitli sebeplerle karşı olanların propagandaları sayesinde oluşan bir kitle olduğu ve bunların genele oranının yüzde 30'ların üzerinde olduğu yazılıp çizildi.

Ancak KONDA tarafından son günlerde Ak Parti için yapıldığı söylenen ve çeşitli konuların yanında halkın sürece bakışını da değerlendiren bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarına göre, '30 yıldır çözülemeyen terör sorununun çözümü için herkesin sorumluluk alması gerekiyor' kanaatinde olanların oranı yüzde 90.8.

KONDA yetkililerinin araştırma sonuçlarının bazılarının basında yer alması üzerine yaptığı açıklama; neticelerden çok, araştırmanın ismi, kim için yapıldığı ve sonuçların kamuoyuna açıklanıp açıklanmayacağı ile alakalı. Dolayısıyla en azından yukarda verdiğimiz sonucun doğru olduğunu söyleyebiliriz.

Yani, sürdürülmekte olan sürecin bir şekilde devam ettirilmesi ve herkesin bir şekilde bu konuda sorumluluk alması gerektiği konusunda ciddi bir fikir birliği söz konusu.

Sürece şüphe ile bakanların oranı başlangıçta belki hakikaten yüksekti ve mesela Akil Adamlar Heyeti'nin çalışmaları ve başka sebeplerle bu oran yükseldi… Ya da işin ta başında taraftar olanların sayısı yüksekti ama birileri karşı olanların oranlarını ölçüsüzce abarttı belki de, bilmiyoruz.

Ancak '30 yıldır çözülemeyen terör sorununun çözümü için herkesin sorumluluk alması gerekiyor' şeklindeki çoğunluk kanaati, özellikle de sürece karşı olduklarını yüksek sesle dile getirenlere ciddi bir sorumluluk yüklüyor.

Çünkü çoğunluğun taşıdığı anlaşılan bu kanaat, siyasi partiler başta olmak üzere ilgili kişi ve kurumların, sadece yürütülmekte olan faaliyetlere karşı çıkmakla yetinmemeleri, barışa giden yolda neler yapılması gerektiği konusundaki fikirlerini de kamuoyu ile paylaşmaları çağrısıdır aynı zamanda.

Kimse ‘terör devam etsin' demediğine ve diyemeyeceğine göre; karşı çıkanların terörün durdurulması için yapılan girişimlerin neresini ve niçin beğenmediklerini belirtip; bunun yerine hangi yol ve yöntemlerin uygulanabileceği konusunda açıklama yapmaları için yapılmış bir davettir…

Şimdiye kadar olan oldu. Ancak belli ki toplum, sürecin bundan sonrasının daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve tekrar benzer durumlarla karşı karşıya kalınmaması için yapılması gerekenler hususunda sorumluluk sahibi olmaya çağırıyor herkesi… Özellikle de sürece karşı çıkanları…

Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@haber7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat