Böyle mukayese olmaz ki!..
- GİRİŞ31.05.2013 08:24
- GÜNCELLEME31.05.2013 08:24
Yasaklama ve eskisine nazaran ciddi değişiklikler getirmiyor olsa da, alkollü içeceklerin satış ve tüketiminin sınırlandırılmasıyla ilgili kanun, kendi dünyalarında istedikleri gibi yaşamakla yetinmeyip, dışarıdaki dünyanın da kendi arzularına uygun bir şekilde dizayn edilmesi gerektiğini düşünenlerin aşırı tepkilerini çekmeye devam ediyor.
İçkiyi modernliğin ve çağdaşlığın olmazsa olmaz bir gereği, dahası laiklik hatta demokrasi açısından önemli bir konu olarak takdim etme alışkanlığında olanlar, ülkenin değiştiğinin farkında değil gibiler. Bireylerin hayat tarzlarını koruma refleksinin, sadece kendileri için değil, başkaları için de söz konusu olduğu gerçeğinin toplumun çoğunluğu tarafından kavranmış olması, pek hoşlarına gitmiyor.
Alkollü içkiler ile alakalı kanaatleri ne olursa olsun, toplumun bütün fertlerinin kendilerine saygı duymaları ve dahası işlerini kolaylaştırıcı bir tavır içerisine girmesini bekliyorlar, temel olarak. Yani aslında mümkün olsa, içki kullandıkları için tebrik edilmeyi ve hatta alkışlanmayı bile isteyecekler. Ama bu kadarına cesaret edemiyorlar.
İçkiye düşkün olanlar, bunun bir yanlış olduğunu çok iyi bildikleri için olsa gerek; sadece içkiden hoşlanmayanları değil, inançları sebebiyle içkiye karşı olan kesimleri de, her yerde içkinin rahatlıkla bulunabileceği bir ortam meydana getirme konusunda ortaklık yapmaya zorlama peşindeler.
Kendi hayat tarzlarını; istedikleri zaman ve istedikleri her yerde içki bulabilmek olarak tanımlayabilen bu kesimler; sakinlerinin içki bulundurma ve satma konusunda kendilerinden farklı düşündüğü yörelerin de olduğu gerçeğini kabul etme konusunda pek istekli değiller.
‘İçki bulundurmayan ve satmayan işyerleri'nin sayısında herhangi bir artış olmasa da, farkına vardıkları her yeni işletme, onları üzüntüye sevk etmeye yetiyor.
Günün herhangi bir saatinde, ülkenin herhangi bir yerinde; canlarının istediğinde, ya da sırf deneme maksadıyla içki istediklerinde buna ulaşamayacak olmak, kabul edilebilecek bir şey değil onlara göre.
Kanunları yorumlama konusunda sınır tanımadıkları zamanlarda olsa, uygun yorumlanabilecek herhangi bir kanun ya da yönetmelikten hareketle, bakkal ve marketlerin mutlaka içki satmak zorunda olduklarına dair bir yorum uydurabilirlerdi belki… Ancak geçen zamanla bu imkan da ellerinden kaçmış bulunuyor.
Hayat tarzlarına saygı beklediklerini ve bunun demokrasinin ve laikliğin bir gereği olduğunu ileri sürenler; başkalarının hayat tarzlarına saygı duymaları gerektiğini hiç hesaba katmıyorlar yani.
Gelinen noktada, içki ile alakalı düzenlemelerin bir zamanların utanç verici yasakları ile mukayese edilmesi girişimleri de var. Alkollü içkilerle alakalı düzenlemede yer alan sınırlamalar, mesela başörtüsü yasağı ile karşılaştırılıp, buradan hareketle de; biri nasıl yanlışsa, diğerinin de aynı şekilde yanlış olduğu gibisinden bir mantık yürütülüyor.
Böyle mukayese olmaz: Elmalarla armutların karıştırılmaması gerektiğini, daha ilkokulda öğreniriz çünkü.
İnsanların temel haklarına yönelik utanç verici ve kanun dışı yasaklamalarla, alkollü içkilerle ilgili sınırlamaların aynı kefeye konulması, samimiyetsizliğin zirve yapmasından başka bir şey değil.
Tartışmalar sırasında hemen bütün dünya ülkelerinde, çoğu Türkiye'dekilerden daha katı birtakım sınırlamalar olduğunu öğrenmiş olmamız, bir kazanç. İçki konusunda aşırı serbestlik olması gerektiğini düşünenler ise, batıda var olan hemen her türlü özgürlüğün mutlaka ithal edilmesi gerektiğini savunuyor olsalar da; özellikle içki ile ilgili kısıtlamalar konusunda batıyı görmezden gelmek gerektiğini düşünüyorlar artık.
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar3