Demek ki ‘çok olmamak' lazım!..
- GİRİŞ26.06.2013 10:46
- GÜNCELLEME26.06.2013 10:46
Barış Süreci neticesinde huzur ve istikrara kavuşacak olmamız ve bunun da Türkiye'nin önünü daha da açacak olmasının birilerini rahatsız etmesi mi?
Faiz oranlarının nerdeyse enflasyonun altına inmesinden rant çevrelerinin rahatsız olması mı?
Çılgın Proje olarak isimlendirilen Kanal Projesi'nin, ezber bozan ve Montrö'yü anlamsızlaştıran mahiyeti mi?
İstanbul'a yapılacak Yeni Havaalanının Frankfurt Havaalanı'nı gölgeleme ihtimali mi?
Yani bazı hususlarda artık ‘çok olmaya' başlamamız mı?
Bunlara benzer birtakım başka sebeplerden herhangi birisi yüzünden mi; yoksa bütün bunların hepsi sebebiyle mi yaşadık, Taksim Gezi parkı Protestoları adı verilen olayları?
Hepimiz biliyor olsak da, meseleyi kısaca hülasa etmekte fayda var: Taksim Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesileceği düşüncesiyle harekete geçen birilerine polisin kötü davrandığı iddiasıyla çık tığı söylenen ve bir anda bütün ülke sathına yayılan Taksim Gezi Parkı Eylemleri, her nasılsa bazı ülkelerin ve bu arada uluslar arası yayın organlarının aşırı ilgisine de mazhar oldu.
İlk gece, Taksim Gezi Parkı'nın tretuvar çalışması yapılmak üzere hazırlanan bölgesinde hakikaten neler yaşandığını, bilmiyoruz. Bildiklerimiz, polisin sert davrandığı, belediye görevlilerinin de eylemcilerin çadırlarını yaktığı iddialarından ibaret.
Başlangıçta eylemcilerin kesinlikle iyi niyetli olduğu ancak polisin sertliği dolayısıyla işlerin çığırından çıktığı konusunda nerdeyse bir görüş birliği oluşmuş durumda.
Günlerce süren eylemler için, İstanbul başta olmak üzere ciddi ön hazırlıklar yapılmış olduğu ve bunun için de günler öncesinden başlamak gerektiği açık olduğuna göre; ilk olay denk mi geldi, yoksa birileri bilerek mi tetikledi?..
Kamyonlar dolusu biralar, kamyonetler dolusu kumanyalar; biber gazına karşı kullanılacak limon, su ve sirke stokları, gaz maskeleri ve daha birçok şeyi kapsayan lojistik destek; anında mı devreye sokuldu, ya da olayların çıkacağı bilindiği için, önceden mi hazırlandı?..
Yani o ilk gece taksim Gezi Parkı'nda olduğu iddia edilenler olmamış olsaydı, yaklaşık 20 gün ülkenin her tarafında sürdürülen ve hatta yurt dışına bile taşan eylemler olmayacak mıydı acaba?..
İlgi çekici olan, kendi ülkelerinde benzer eylemler olduğunda polis vahşetinin ne olduğunu bütün dünyaya göstermekte herhangi bir beis görmeyen ülke temsilcilerinin bile; polisin göstericilerin vandallığı karşısında yaptığı müdahaleleri bile ‘vahşet' olarak değerlendirmeleri idi.
Hemen bütün batı ülkelerindeki protesto eylemlerinde, sınırların net olarak belirlendiği ve buna uyulmadığı anda polisin son derece sert bir şekilde müdahale ettiği, bilinir. Tespit edilen güzergahtan ayrılma şansları yoktur protestocuların ve özellikle de çevreye zarar vermeleri durumda, polis eylemcilere zerre kadar acımaz.
İnanmakta güçlük çekenler, internet arama motorlarından herhangi birisine Stuttgart 21 yazıp çıkan fotoğraflara bir bakarlarsa, 2010 Eylülü'nde Almanya Stuttgart'ta yaşanan ve yine ağaçlar sebebiyle çıkan olaylarda, Alman polisinin hiç de Alman yetkililerin bize anlatmaya çalıştıkları gibi davranmamış olduğunu görebilirler.
Türkiye'de olup bitenlere benzerliği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından da vurgulanan, 2011 Eylül'ünde New York'ta yaşanan Occupy Wall Street eylemlerinde ölenlerin sayısının 32 olduğunu da hatırlatalım bu arada...
Soruyu tekrarlamakta ve öncelikle buna bir cevap aramakta fayda var: İlk gece Taksim Gezi Parkı'nda olduğu iddia edilenler olmasaydı, Taksim Gezi Parkı Eylemleri olmayacak mıydı acaba? Ne dersiniz?..
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol