Levy: 'Filozof' filan değil, tam bir şarlatan!.

  • GİRİŞ30.08.2013 09:50
  • GÜNCELLEME30.08.2013 09:50

Medyanın şişirdiği isimlerden birisi olup, özellikle Fransa'daki aydınlar tarafından zerre kadar kaale alınmayan bir isim olduğu bilinen Bernard Henry Levy isimli kişi ile ilgili durum, tam da böyle bir şey.

Bilgi düzeyinin sığlığı ile meşhur olmasının yanında, özel maksatlarla sürekli olarak kamuoyu önüne çıkarılmasından rahatsız olanların kurduğu ufak tefek tuzaklara balıklama atlaması sebebiyle 'sazanlığı' ile de tanınan birisi Levy.

En meşhur sazanlık hikayesi, tanınmış filozof İmmanuel Kant'a yönelik ağır eleştirilerde bulunduğu 'Felsefede Savaşmak' isimli kitabı ile ilgili. Kant'a yönelik eleştirileri için sıklıkla atıflarda bulunduğu Fransız filozof Jean Baptiste Botul'un, aslında gazeteci Frederic Pages'in uydurduğu sahte bir kişilik olduğu ortaya çıktığında, Levy'nin uzun bir süre alaylara konu olduğu biliniyor...

Levy ile ilgili bir başka ilgi çekici husus, 2011'de 'akla karşı işlediği suçlar' sebebiyle yargılanıp: "Emperyalizme ve Siyonizme koşulsuz destek vermek, entelektüel dolandırıcılık ve felsefi olarak değeri olmayan çalışmalarla para ve güç kazanmak" ve benzeri bazı hususlardan suçlu bulunduğu, sembolik mahkeme... Cumhuriyetin Yerlileri Partisi adlı bir grup tarafından oluşturulan bu sembolik mahkemenin, tanık olarak Tarık Ali ve Norman Finkelstein'i de dinlediği biliniyor.

İşte, kimilerinin filozof olduğunu iddia ettiği bu kişi, katıldığı bir televizyon programında söyledikleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirilip eleştirilince, üzerinde tartışılan isimlerden birisi haline geldi.

En basit tanımıyla 'bilgeliği seven kişi' manasına kullanılan Filozof; eğer şaka için kullanılmıyorsa, bir insana izafe edilmeden önce, üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken bir sıfat. Oysa ülkemizde, söyledikleri sebebiyle takdir edenlerin yanında; söylediklerinin bazılarına kızsalar da, şöhretini haklı olarak mı yoksa haksız olarak mı kazandığına bakmadan, filozof diyenler var Levy'ye...

Adam Musevi asıllı bir Fransız ve dahası filozof da olduğuna göre, birileri açısından kaçırılmayacak bir fırsattı gündeme gelmesi.  Hemen kendisiyle görüşmeler yapmak için harekete geçtiler. Ve Başbakan'ın dikkat çektiği o televizyon programındaki söylediklerini mumla aratan yeni ve farklı fikirlerini de öğrenmek talihsizliği ile karşı karşıya kaldık.

Cumhuriyet'te yayınlanan röportajında şunları söylüyor BHL:  "Evet Yahudiyim, inancım çok derin. Ama sizi hayal kırıklığına uğratmak pahasına söylemem gerekir ki, düşmanlığımın temelinde Yahudi olmamın yattığını düşünmüyorum. Müslüman Kardeşler'in tarihini biliyor musunuz? Ortaya çıkışlarını? 1928 yılında bir çeşit Arap Nazizmi olarak ortaya çıkıyorlar. Nazi görüşünün Avrupa'ya özgü olduğu anlatılır fakat bu yanlıştır. Arap Nazizmi de vardı ve ortaya çıkışı ilk Müslüman Kardeşler zamanında El Benna ile olmuştur. Bana göre bu bile Müslüman Kardeşler'e güvenmemem için yeterli bir sebeptir."

Hasan  el-Benna'nın 1928'de başlattığı Müslüman Kardeşler hareketini Arap Nazizm'i olarak değerlendirebilecek kadar zırcahil olan Levy, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisi ile ilgili söyledikleri hakkında da, ancak 'saçmalama' olarak değerlendirilebilecek bazı sözler sarf ettikten sonra; zevahiri kurtarmak için olacak, Kahire'de yaşanan katliam karşısında nasıl dehşete kapıldığını anlattığı bir yazısından bahsetmiş.

Levy'nin Le Point'da yayınlanan makalesi, Mısır'daki katliamı eleştiren bir yazı, evet. Ama filozof olduğu iddia edilen birisinin kaleminden çıkmış bir yazı olarak; özrün kabahatinden büyük olmasından başka bir şey değil.

Bakın neler yazmış, -Fehmi Koru'nun muhteşem yakıştırmasıyla- Pop Filozof Levy:

"Müslüman Kardeşlerin karanlık şeceresi ya da ölümcül ideolojileri artık önemli mi?

Şimdi bir aciliyet var; tek bir aciliyet. O da, Mısır'da akan kanı durdurmak. Diyebilirsiniz ki, Mursi taraftarları buna sebebiyet verdi. En kötü senaryoya oynadılar. Şehit olma kültürleri yüzünden bu kan aslında onların yakıtı sayılabilir. Olabilir...

Muhtemelen bu böyledir. Ama hezeyana hezeyanla cevap vererek demokratik süreç işletilmez. 'Mursi yandaşları terörist ya da silâh taşıyorlardı.' 'Nahda ve Adeviyye'de polis meşru müdafaa saikiyle böyle davrandı...'

Hiçbir gerekçe, helikopterlerin eşlik ettiği zırhlıların toplu saldırısını ve cihadcılarla barışçı göstericileri ayırt etmeden onları toptan hedef almayı haklı göstermez."

Makalesinin bu kadarcık bir bölümünde bile onlarca yalana, sanki  gerçekmiş gibi yer verecek kadar cahil ya da art niyetli olan birisini; katliamı lanetlemiş de olsa, 'filozof' payesi ile anmak, bilgeliğe yapılmış bir hakarettir...

Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com

Yorumlar1

  • fatih karakaya 12 yıl önce Şikayet Et
    maalesef. Evet bu adam burada zerre kadar kaale alinmiyor. her cikisi okurlar tarafindan acimasizca elestiriliyor dalga geciliyor!! ama gel gorki tepede kiler onu adam yerine koyup gorus aliyor. Libya saldirisini Sarkozye zorlayan o oldu. Suriye de OSO ye bile danismanlik yapiyor. Halk ne kadar nefret ederse tepedekiler o kadar yuceltiyor. basbakana verdigi cevapta ki ona da cevap denmez sacmalamaktan baska bir sey yapmiyor. basbakanimizi deli aklini kaybetmis biri olarak gostermeye calisiyor
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat