Şu işin bir usulü, adabı yok mudur?..

  • GİRİŞ23.09.2013 08:23
  • GÜNCELLEME23.09.2013 08:23

Bu soru aslında zait, yani sorulmaması gereken bir soru olmakla beraber, özellikle de son zamanlarda sormamızı gerektiren durumlar yaşandığına göre, yine de sormak gerek.

Anayasa'nın 34. Maddesi'nde belirtildiği üzere; herkesin, önceden izin almadan, gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğunu, biliyoruz. Ancak, bu haklarını kullanmak isteyenlerin,  bu hakkın kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usulleri gösteren kanuna riayet etmeleri gerektiğini de, kesinlikle ihmal etmemek gerek.

Üzerine basa basa, protesto gösterilerinin bir hak olduğunu söylemek, makul bir durum olsa da; gösteriler sırasında kanun dışına çıkılmasının da bu haklar cümlesinden olduğunu, dolayısıyla bunların da mazur görülmesi ve hatta kovuşturmaya bile kalkışılmaması gerektiğini iddia etmek, pek makul bir durum değil.

Kendilerini STK olarak kabul ettirmeye çalışan bazı örgütler ve her nedense bunların hareketlenmelerinden fayda uman Ana Muhalefet Partisi mensupları, anayasal protesto hakkının herhangi bir sınırı olmadığını farz etseler de; kanunla belirlenmiş sınırlar, hakikaten var.

Tam olarak neleri ve niçin protesto ettiğini bile bilmediğimiz insanların; ellerinde polise karşı kullanmak üzere hazırlandığı anlaşılan molotof kokteyller, havai fişekler, taşlar ve sopalarla sokakları, meydanları, parkları, yolları işgal edip; çevredeki esnafı ve gündelik hayatları için koşuşturanları korkutacak bir şekilde eylem yapmaları, ilgili kanuna göre normal bir durum değildir, bildiğimiz kadarıyla. 

Anayasal haklarını kullandıkları söylenilen protestocuların maske takmaları da, faaliyetlerinin iyi niyetle pek alakası olmadığını ortaya koymaya yeter sanırız.

Marjinal örgütlerin ve çeşitli sebeplerle onların toplumun genelini rahatsız edebilecek eylemler yapmalarına destek olanlara, anayasal bir hak olan protesto hakkının nasıl kullanılabileceği hususunda dersler verilmesi gerektiği düşünülürken, karşımıza bambaşka bir durum çıktı.

Protesto hakkının mübalağalı bir şekilde kullanılması durumuna, vahim sayılabilecek bir örnek de geçtiğimiz günlerde İstanbul'da yaşandı. Kamyoncular, İstanbul'un Anadolu yakasında hafriyat döktükleri alanın kapatılması kararına -belki de haklı olarak- kızarak,  bu durumu protesto etmek için TEM'i trafiğe kapatacak ve bu arada Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nü ciddi şekilde tehlikeye atabilecek bir eylem yaptılar…

Koskoca Anadolu yakasında, hafriyat dökülebilecek başka alan bulunamayıp, bu kamyonların Avrupa tarafına sevk edilmeleri, hakikaten izahı zor bir durum ve kamyoncular tabii ki feryatlarında haklıdırlar.

Ancak, demokratik bir toplumda, herhangi bir konuda farklı düşünenlerin fikir ve kanaatlerini açıklamaları ve dolayısıyla seslerini duyurmaları gerektiği düşünülerek yapılan hukuki düzenlemeler; nasıl ki bu haklarını kullanmak isteyenlerin etrafı yakıp-yıkmaları, tahrip etmeleri ve yağmalamalarına izin vermiyorsa; Fatih sultan Mehmet Köprüsü gibi , aynı anda yüzler hatta binlerce insanın kullandığı bir köprüyü riske atabilecek eylemlere de izin vermez diye düşünüyoruz.

Türkiye'de yaşayanlar olarak, önceleri hayal bile edemediğimiz haklara sahip olduğumuzu görmek, mutlaka güzel bir şey. Ancak bu hakların kullanımı sırasında aşırıya kaçmanın, bunların başkalarına verebileceği zararları kaale almadan hareket etmenin karşımıza çıkarabileceği neticeler pek güzel olmayabilir…

Yani, anayasal bir hak olan protesto hakkını kullanmanın da bir usulü ve adabı olmalı… Artık bu her nasıl sağlanabilecekse…

Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com

Yorumlar1

  • SessizMuhendis 12 yıl önce Şikayet Et
    Cok Guzel Aciklama.... Cok Dogru yazmissiniz. Anayasaya degisikliklerin eklenmesi gerekiyor. Yurtdisinda Protesto etmek isteyen,sessiz sakin eder protestosunu,evine doner....Keske onlar gibi olabilse bizim insanimiz en azindan protestolarda...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat