Herkes kendi işini yapsa…

  • GİRİŞ04.12.2013 09:16
  • GÜNCELLEME04.12.2013 09:16

Çeşitli mesleklere mensup arkadaşlar akşam saatlerinde bir araya gelerek sohbet eder bu arada bir ya da birkaç hükümet kurar, yıkar; bunun yanında, aktüel her meseleyi şıpın işi halledebilecek projeler üzerinde dururlar. Önemli olduğu düşünülen meselelerin halli için ‘birkaç kişiyi sallandırmanın kafi geleceği' şeklindeki  fikir de ağırlıklı olarak bu tür sohbetlerden neşet etmiştir. Vakit ilerleyip mekan kapanacağı zaman da, ertesi akşam yenileri üzerinde durulmak üzere, o akşam konuşulan bütün mevzular, orada biter…

Hükümetin dershaneler meselesi ile ilgili yapmayı düşündüğü dönüşümün 2015 Eylül'ünden sonra devreye sokulacağının açıklanması, konuyu eksen alarak başlatılan tartışmaların yoğunluğunu biraz azaltacak gibi. Ancak yine de, tartışma ile ilgili artçı sarsıntıların bir süre daha devam etmesi kaçınılmaz.

Tartışmanın aldığı arzu edilmeyen durum gereği masaya sürülen ve çoğu dershaneler meselesiyle hiç ilgisi olmayan birçok konu, hazır gündeme getirilmişken bundan sonra da gündemde yer işgal edeceğe benziyor. Ve anlaşıldığı kadarıyla bununla sağlanmaya çalışılan hedef de, iktidarda olanların kendilerinden beklendiği gibi davranmaya zorlanması olacak.

Baştan söylenmesi gereken şey, bu tür bir niyetin kesinlikle amacına ulaşmasının mümkün olmayacağı ve hatta bu yöndeki girişimlerin ciddi şekilde ters tepeceği… Bazı konularda kendilerine karşı -nezaket gereği-, hep susulduğu için, ‘sükutun sadece ikrardan geleceğini' düşüncesiyle akla gelebilecek her hususta mutlaka haklı ve doğru olduklarını zannedenler, dershaneler bahanesiyle başlayan tartışma ortamında, kendi işleri olmayan konulara da temas etmekten kaçınmıyor ve sanırım hiç de iyi yapmıyorlar…

Türkiye'nin yaşadığı olağanüstü dönemlerden kalan dosyaları karıştırıp, bu arada bulunabilen bazı aktüel aksaklıkları da bunların arasına karıştırarak, hali hazırda oldukça karanlık bir dönem yaşamakta olduğumuz intibaı oluşturulmaya çalışılması, en azından adalet ve hakkaniyet kavramlarına aykırı bir durum. Mutlaka her durumla alakalı olarak ‘daha iyisi olabilirdi' denilebilir. Ama, yakın geçmişi birtakım çileler de çekerek yaşamış olanların, bu günleri ‘eskiye dönüş'le hatta daha da vahim olmakla yaftalamaları, anlaşılmaz bir şey…

Dershanelerle ilgili istek ve ısrar, var olanı muhafaza ve dahası geliştirme açısından bakıldığında, anlaşılması mümkün bir durum. En iyi durumda bile değişikliğin ürkütücü olduğunu hepimiz biliriz. Ancak dershaneler konusunda istenilen ve yapılmak üzere olunan arasındaki uyumsuzluk, konuyla alakasız şeylerin de gündeme getirilmesine vesile olarak kullanıldığı zaman, işler karışıyor.

‘Dershanelere zinhar dokunulmasın' demek başka bir şey, Türkiye'de medya özgürlüğü olmadığından bahsetmek bambaşka bir şeydir. Yine dershanelerle başlatılan bir cümlenin getirilip Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılması ya da katılmaması meselesine iliştirilmesi; yoksa sahiden mesele dershanelerden başka bir şey midir sorusuna haklılık kazandırır… İşin içine biraz Gezi, biraz Çözüm Süreci, biraz Kuzey Irak'la gelişen münasebetler gibi başka konuları da kattığınız zaman, zihinlere doluşan soruların cevaplarını bulmak iyice zorlaşır…

Herkesin kendi işini yaptığı ve başkalarının işine karışmadığı bir ortam mümkün müdür, bilinmez. Ancak anlaşılıyor ki, bu vasat sağlanmadığı sürece tartışmaların dibini bulabilmek de pek mümkün olmayacak…

Ekrem Kızıltaş - Haber7

Ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat