Bu kadar benzerlik fazla...
- GİRİŞ05.02.2014 08:33
- GÜNCELLEME05.02.2014 08:33
Yakın geçmişte Stuttgart'ta ve Frankfurt'ta ve halen Hamburg'da neler yaşandığını sanki herkesten saklayabilmişler gibi, Almanya ziyaretinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Taksim Gezi Parkı olayları konusunda, kontra olduğunu zannettikleri sorular sorarak, güya köşeye sıkıştırmaya çalışmışlar...
Başbakan Erdoğan'ın, Hamburg ve Frankfurt'ta olup bitenleri ve polisin buralarda uyguladığı şiddeti hatırlatması, Alman gazetecilerin akıllarını başlarına getirdi mi bilmiyoruz. Ancak kendi ülkelerinde yaşananlara başka, bizde yaşananlara başka şekilde bakma alışkanlıklarının kolaylıkla değişeceğine ihtimal vermiyoruz. 'Doğu için yeterlidir' anlayışı, sadece Fransa'ya has bir anlayış değil çünkü.
Hamburg'da olağanüstü hal ilan edilmesine sebebiyet verecek ciddiyette olaylar yaşanırken, Taksim olayları sırasında canlı yayın yapma derdinde olan bütün batılı yayın organlarının Almanya'da olup bitenleri tamamen görmezden gelmesi, aslında nelerin olup bittiğini anlayabilmek için yeterli zaten.
Avrupa ya da genelde batılı medya kuruluşlarının Türkiye'de olup bitenlere çarpık bakışları, malum. Kendi ülkelerinde yaşanan taşkınlıklara karşı polisin uyguladığı sert müdahaleler konusunda sessiz kalırlarken, ülkemizde daha sakin davranan emniyet kuvvetlerini suçlar bir tavır takınmalarının, ya çalıştıkları medya grubunun ya da mensup oldukları çevrelerin menfaatleri ile bağlantılı olduğu artık iyice ortaya çıkmış durumda.
Garip olan, üzerinden bunca zaman geçmiş olmasına rağmen, ülkemizden bazı isimlerin de meseleye ısrarla aynı açıdan yaklaşıyor olmaları.
Bu tür bir tavra verilebilecek en canlı örnek de herhalde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, yaşananlar sırasındaki vandallıklara zerre kadar temas etmeden, hala Gezi Olayları'na övgüler diziyor olması.
Gelecekte bir gün yine benzer olaylar olabileceği ve bu türden olayların belki bu defa maksadına ulaşıp, kendisine birtakım imkanlar bahşedebileceği beklentisinden hareketle olsa gerek, Taksim başta olmak üzere birçok yerde yaşanan olayları 'normal' görmeyi sürdürüyor, Kılıçdaroğlu.
Oysa bu ülkede siyaset yapan ve Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı unvanı taşıyan birisinden, Gezi Olayları sırasında eylemcilerin etrafı yakıp yıkmalarının, yağmalamalarının yanlış olup, demokratik taleplerin makul bir şekilde dile getirilmesinin daha yerinde olacağı gibisinden sözler beklenirdi.
Yine Türkiye'de siyaset yapan birisinden, toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile alakalı olarak, başta ABD olmak üzere batı ülkelerinde uygulanan polis şiddeti konusunda da biraz araştırma yapmış olmasını ve Türkiye'den bahsederken mesela bunlara da temas ederek, bunları da tasvip etmediğini vurgulaması da iyi olurdu...
Türkiye'de yaşayanların ve özellikle de siyaset yapanların, dışarıdan esen rüzgarlar konusunda biraz daha hassas olmaları ve ülkenin geleceği ile ilgili fikir ve kanaatler açısından mümkün olduğu kadar yerli olmaları, her zamankinden çok daha fazla önemli. Çünkü, içerden olduğunu zannettiğimiz bazı kişi ve çevrelerin olaylara yaklaşım tarzları ile; ülkemiz üzerine karanlık birtakım hesapları olduğu bilinen dış çevrelerin yaklaşım tarzlarının bu kadar benziyor olması, hoş bir durum değil...
Vesayetin her türlüsünden kurtulmayı çalışırken, aramızda hala dış vesayete prim verenler olabileceğini düşünmek bile yeterince acı.
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar1