İşte bunu yapmayacaktınız...
- GİRİŞ14.02.2014 08:01
- GÜNCELLEME14.02.2014 08:01
Türkiye'de özellikle son zamanlarda yaşanan ve 'işte bunu yapmayacaktınız' demeyi hak eden o kadar çok şey var ki, sözü değiştirip, 'işte bunları yapmayacaktınız' şeklinde kullanmak galiba en iyisi.
Ortalık toz duman olduğu için; bütün olup bitenler hakikaten belirli bir çevrenin kontrolü altında mı yapılıyor, yoksa birileri 'fırsattan istifade bir tokat ta biz atalım' derdinde olduğu için mi bazı tuhaf şeyler yaşanıyor, anlayabilmek güç.
17 ve 25 Aralık operasyonları çerçevesinde, emniyette ve adliyede olup biten mevzuat ihlallerini es geçip, saldırı altında olanların tedbir alma girişimlerini -koro halinde hem de-, 'hukuksuzluk' olarak değerlendirmek, 'işte bunu yapmayacaktınız' demeyi hak ediyordu mesela.
Hak ediyordu; çünkü açık bir ihlalin ardından, benzer başka ihlaller olmasın diye atılmaya çalışılan adımlar, bal gibi hukukiydi.
17 Aralık'ın ne olduğunu zamanla anlayacak ve hakikaten iddia edildiği gibi rüşvet ve yolsuzluk varsa, 'herkes hak ettiğini bulur' diyeceğiz. Ancak, birbiri ile bağlantısı olmayan konuların aynı gün yapılan göz altılarla devreye sokularak, ekonomik olarak büyük kayıplara sebebiyet verilmesi, Türkiye için büyük işlere imza atan ve daha başkalarını yapmak için hazırlanan bir kamu bankasının karalanmaya çalışılması ve zanlıların daha ilk anda 'suçlu' olarak damgalanmaları; 'işte bunları yapmayacaktınız' demeyi gerekli kılıyordu.
Hele 25 Aralık, her yönüyle tam bir fecaat... Türkiye'yi bulunduğu yerden ilerilere taşıyacak bazı girişimlere imza atacak kuruluşların hedef alınmaları, 'işte bunu yapmayacaktınız' denilmesi gereken bir haldi; altı kalın çizgilerle çizilerek hem de.
'Yap-işlet-devret' usulü ile yapılacak büyük tesislerin şeffaf bir şekilde yapılan ihalelerini kazanan kuruluşların hedef alınması, 'siz ne cesaretle Türkiye'yi ileriye götürecek işlere girişirsiniz?' manasına geliyordu ve bu durumda tabii ki bu sorunun sorulması, kaçınılmaz bir durumdu.
Meselenin dershaneler konusuna kafayı taktığı sanılan bir yapının bunun acısını çıkarmaya çalışması ile alakası olmadığı ve oyunun aslında sanılandan daha büyük olduğunu gösteren emareler, ilk günlerde de ayan-beyan ortada idi, ama nedense son günlerde tavan yapmaya başladı.
İçerde olup bitenlerin maksatlı yansıtılması sebebiyle ellerini ovuşturan dış güçlere cevap vermek sadedinde, dış temsilciliklere verilen 'ülkede neler olup bittiğini dünyaya anlatın' şeklindeki talimatın tam tersi bir şekilde yorumlanması, olup bitenlerin 'yerel' olmaktan çok 'küresel' olduğunu ihtar ediyordu.
Dünyanın her yerinde yardıma muhtaç insanlara yaptığı yardımlarla tanınan bir kuruluş olan İHH'ya çamur atılmaya çalışıldı. Yetmedi, mevzuat ayaklar altına alınarak MİT'e ait araçlar da hedef alındı ve ülkemizi uluslararası alanda zora sokabileceği düşünülen bazı operasyonlar yapılmaya çalışıldı.
'İşte bunu yapmayacaktınız' sözünü okkalı bir biçimde hak eden son önemli gelişme ise, Bosna-Hersek konusunda yaşandı: Türkiye'nin bu ülkenin ekonomisine mütevazı bir katkı sunabilmek için Ziraat Bankası kanalıyla yaptığı çalışmalar, Türkiye'de yayın yapan bir gazete tarafından 'Sırp topraklarını almak için siyasi operasyon' olarak değerlendirilebildi...
Bütün bunları zaten yapmayacaktınız... Ama işte bunu hiç yapmayacaktınız!..
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar2