Kabataş'ın gerçek görüntüleri; yakındır..
- GİRİŞ19.02.2014 08:06
- GÜNCELLEME19.02.2014 08:06
Olaya maruz kalan hanımefendinin savcılığa verdiği dilekçede yer alan bilgilerden hareketle, aklı başında hiçbir insanın kabul etmeyeceği çirkin yorumlar yapmaya çalışanlar, konumuz dışı. Onlar 'ne yerlerse yesinler'...
Kabataş'ta yaşananlar ve Dolmabahçe Camii'nde olup bitenler, Gezi Olayları sırasında gerçekleşen diğer vandallıklardan farklı olarak, toplum hafızasında ciddi yer tutmuş iki mesele. Camide olup-bitenler meselesi; ilk günlerde yayınlanan fotoğraflarda iddia edilen hususların çoğu açık-seçik görülüyor olmasına rağmen, sürekli olarak 'iddia edilen türden şeyler olmadığı' teziyle sunulmaya çalışıldı. Bu uğurda, olayın en önemli görgü tanığı olan müezzinin açık beyanları da hep çarpıtılmaya çalışıldı.
Kabataş'ta yanında 6 aylık çocuğu olduğu halde çirkin bazı müdahalelere maruz kalan Z. D. meselesine de aynı şekilde yaklaşıldı hep. Olayın çirkinliği konusuna itiraz edebilecek kimse olmadığı için de, anlatıldığı gibi bir şey yaşanmadığı tezi işlendi sürekli olarak...
Ortada 1 Haziran akşam saatlerinde çocuğuyla beraber çirkin bir saldırıya uğradığını söyleyen bir anne; kendisi ve çocuğunda Adli Tıp tarafından tespit edilmiş darp izleri var. Anne Z. D. etrafta bulunan onlarca kameradan herhangi birisinde elde edilebilecek görüntüleri bekliyor aylardır.
İşe bakın ki, etrafta o anda kayıtta olması gereken onlarca MOBESE kamerasının hiçbirisinden alınabilen bir görüntü yok...
1 Haziran 2013'te yaşanan olayın, 11 Haziran'da Başbakan tarafından imaen açıklandıktan sonra, ancak 13 Haziran tarihinde bazı gazetelerde ve o da mümkün olduğu kadar dikkatli bir dille haber olarak yer almış olduğu gerçeği ortada iken; birileri söz konusu olayın toplumda ikilik meydana getirmek üzere kullanıldığı şeklinde saçmalıklar icat edebiliyor.
Olayla ilgili en çarpıcı taraf ise, bu hanımefendinin yanında 6 aylık çocuğu ile yaşadığını söylediği şeylerin yalan olduğuna dair iddialar ortaya atılmaya çalışılması... Bu iddia sahiplerinin, onlarca kamera bulunan bir alanda yaşanan bir olay hakkında nasıl yalan söylenebileceği konusuna açıklık getirmeleri gerekiyor... Tabii bunun ardından da, nasıl olup ta konuyla ilgili gerçekleri ortaya çıkaracak bu kadar kameranın aynı anda bozulabildiği ya da o görüntülerin nasıl yok edilebildiği sorusuna da, uygun bir cevap bulmalılar.
Konuyla alakalı son ve önemli soru da şu: Olayın üzerinden 9 ay geçtikten sonra her nasılsa servis edilen, 'özenle temizlenmiş' iki dakikalık güvenlik kamerası görüntüsünün kalan bölümleri üzerindeki çalışmalar(!) daha bitirilmedi mi acaba?.. Malum, 10 dakikadan fazla sürdüğü açık olan bir süreç için, özenle hazırlanmış olsa da, 2 dakikalık bir görüntü yetersizdir. Arasından örnekler kopyalanıp montajlandığı havası verilen o görüntülerin çok daha uzunu, yani en azından 10-15 dakikalığı da olmalı muhakkak. Güvenlik kameraları, sürekli çekim yapar çünkü...
Evet, birileri, o iki dakikalık görüntünün arasındaki boşlukları doldurmak ve 10-15 dakikaya tamamlamak için çalışıyorlardır muhtemelen. Çok değil iki yüz metre ötede, polis ve göstericiler birbirine girmiş ve etraf yakılan otomobillerin dumanlarına boğulmuşken, Kabataş İskelesi'de ortalığın nasıl bu kadar sütliman olabildiği konusuna da artık uygun bir bahane bulurlar herhalde...
Nasıl olacağını bilmiyorum, ama Kabataş'ta olup bitenlerin gerçek görüntüleri, kısa bir süre içerisinde ortaya çıkacak gibime geliyor... Malum, gerçeklerin mutlaka ortaya çıkmak gibi garip bir huyu vardır!..
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol