Arkadan dolanmak
- GİRİŞ21.02.2014 08:23
- GÜNCELLEME21.02.2014 08:23
Arkadan dolanmak
Dershanelerle ilgili meseleyi hatırlayanınız var mı?.. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru, sağlıksız bir yapının uzantısı olan dershanelerin belli bir plan içerisinde dönüştürülmesini temel alan bir niyet açıklanmış ve konu, bir şekilde bağlantılı imiş gibi gözüken 17 Aralık operasyonuna kadar da gündemde epey önemli bir yer tutmuştu.
17 Aralık'la başlayan süreç sonrası başlayan ve halen de devam eden hengamede, artık dershanelerden bahseden yok.
17 Aralık'ta başlayan süreçle, önceleri dershaneleri savunuyormuş gibi gözükenler başka bir moda geçtiler. Artık varsa yoksa rüşvet, yolsuzluk ve imar planları ile ilgili usulsüzlük iddiaları var... İlgi çekici olan ise, hukuku önceliyormuş gibi gözükenlerin mahkeme aşamasına gerek duymadan, hedef aldıkları herkesi 'suçlu' ilan etmeleri.
Bazı değerleri ısrarlı bir şekilde savunan ya da en azından savunuyormuş gibi gözüken bazı arkadaşlar, aksi ispat edilene kadar kişilerin suçlu sayılamayacağı esasını ve 17 ve 25 Aralık girişimlerinde olmazsa olmaz bazı temel hususlara uyulmamış olmasını, hiç mesele edinmiyorlar.
Oysa kendilerini ve ait oldukları yapıyı sütten çıkmış ak kaşık olarak kabul etmenin önemli şartlarından birisi de, yapıp-ettiklerinde herhangi bir pürüz bulunmamasıdır. Ancak geriye dönüp bakıldığında, başlangıç mesabesinde olan 17 Aralık operasyonu, hukuki olarak ciddi pürüzler arz ediyor.
Prof. Dr. Osman Can'ın, 25 Aralık tarihli Star'daki (‘Kayıt dışı' operasyonlar ve siyasetin sorumluluğu) başlıklı yazısı, meselenin bam teline işaret ediyor. Yazının önemli noktalarına beraberce bir göz atalım:
"İlk olarak, CMK 164. Maddeye göre soruşturma işlemleri, Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adlî kolluğa yaptırılır. Ancak bu kural, adli kolluk olarak işlev gören polisleri ait bulundukları emniyet teşkilatından hukuki ve idari yönden koparmaz. Kurumun işlevselliğini korumak için işin mantığı gereği yapılacak bilgilendirme suç değildir. Aksine kamu adına yürütülen soruşturmaların usullere uygun bir şekilde yürütülüp yürütülmediğinin denetlenmesine imkan verir. Aksi bir durum “kayıt dışı” bir operasyonun varlığına karine teşkil eder.
İkinci olarak, soruşturmanın gizliliği, başsavcılık baypas edilerek, orada zorunlu olan kurumsal hiyerarşi devre dışı bırakmak suretiyle soruşturma yürütülmesini meşru göstermez.
Üçüncü olarak, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele ile ilgili 3628 sayılı Kanun baypas edilmiş görünüyor. Bu kanunun 17. Maddesine göre görevleri ve sıfatları nedeniyle “özel soruşturma ve kovuşturma” usulüne tabi olanlar bakımından bu usullere riayet edilmeden soruşturma yürütmek kanuna aykırıdır.
Dördüncü olarak, aynı kanunun 18. Maddesine göre gelen ihbarların Cumhuriyet başsavcılığınca “Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü ile varsa diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşları”na bildirilmesi zorunluluktur. Bu kurumlara bildirim yapılmamış görünüyor. Böyle ise, başsavcılık baypas edilmiş, sorumluluğunun gereğini yerine getirmesi engellenmiş demektir.
Beşinci olarak, aynı kanunun 19. Maddesine göre savcının durumu derhal atamaya yetkili amire ve aynı kanunun 8. Maddesinde belirtilen mercilere bildirmesi gerekir. Halk Bankası Genel Müdürü bakımından 8. Maddeye göre ilgili kurum, yönetim kurulu ve ilgili bakanlıktır. Bu konuda da yasa ihlal edilmiş gözüküyor.
Altıncı olarak, bakanların çocukları ile ilgili yürütülen soruşturma son tahlilde bakanların görevi ile ilgili bir suça ve buradan hareketle yürütmenin bir bütün olarak suç isnadıyla karşı karşıya kalması yönünde bir seyir izlenmiştir. Konu bakan olunca soruşturma mercii savcılık değil, TBMM'dir. Bunun nasıl yürütüleceği ise Anayasa'nın 100. Maddesinde belirtilmiştir. Bu yolun işletilmemiş olması, hem usulen, hem de pratik sonuçları itibariyle anayasayı arkadan dolanma anlamına gelir."
Yazı daha uzun. Özellikle de kafası karışık olanların ya da işin hukuki temellerini öğrenmek isteyenlerin, tamamını bulup okumalarında fayda var.
Bu yazıdan hareketle sorulacak soru şu: Yazar ya da konuşurken temizlik ve dürüstlük adına mangalda kül bırakmayan zevat, Anayasayı arkadan dolanma suretiyle başlatılan bir sürecin üzerinde oturduklarının farkında değiller mi sahiden?..
ekremkiziltas@gmail.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol