Cemaat bu badireden nasıl çıkar?
- GİRİŞ02.04.2014 08:00
- GÜNCELLEME02.04.2014 08:00
30 Mart Seçimleri her ne kadar genel seçim havasında geçmiş olsa da, bir yerel seçimdi. Dolayısıyla yenilenlerin ve özellikle de bir kesimin yaptığı gibi, 2011 Genel Seçimleri ile mukayese edilmez; edilecekse, 2009 Yerel Seçimleri ile mukayese edilebilir. Elmalarla armutlar meselesi yani. Genel seçimle mukayese etme derdinde olanlar, bir süre daha beklemek zorunda...
Kendilerine Camia denilmesini isteyenler, AK Parti karşıtı cepheyle beraber tattıkları müthiş yenilgi sonrası, bir başka elma-armut hesabı yapmaya kafayı takmış durumda. Ak Parti'nin karşısında yüzde 54.5 var diyorlar. Ama bu arada esas meseleyi unutuyorlar nedense.
Tamam, Ak Parti'nin karşısında CHP'si, MHP'si ve irili ufaklı diğer siyasi partilerin oluşturduğu bir yüzde 54.5 var. Doğru doğru olmasına da, ama bu arada siz nerdesiniz?.. Ya da biraz ironik olsun diye şöyle soralım: AK Parti'nin yüzde 39'dan yüzde 45.5'a çıkan oyları arasında Camiadan gelen oyların oranı ne kadar?..
Her seçim kendi içinde önemlidir. Ve bütün seçimler öncesi hemen bütün parti liderleri, yapılacak seçimi işaret ederek 'bu seçim en önemli seçimdir' demişlerdir. Ancak bu söz, başka hiç bir seçim için geçerli olmadığı kadar 30 Mart 2014 Seçimleri için geçerliydi.
30 Mart Seçimleri bütün yönleriyle olağanüstü denilmeyi hak eden bir seçimdi. Siyaseti tabii seyrinden çıkarıp; yerel yönetimlerden ziyade, doğrudan ülke yönetimini etkilemeyi ve ülkenin akışın değiştirmeyi amaçlayan girişimlerin gölgesinde oluşturulan ittifaklar, bu olağanüstü durumun temel esaslarından birisiydi.
Bırakın müttefik olmayı, normal şartlar altında birbirleriyle selamlaşmaları bile hayra yorulmayacak kesimlerin farklı noktalardan hareketle oluşturdukları ittifak, bereket ki Milletimizin derin irfanı sayesinde arzu ettiklerine ulaşamadı.
Sonuçlar üzerine yapılan yorumların bazıları iç acıtıcı nitelikte. İç acıtıcı; çünkü kazananlarla beraber sevinemeyen; ama kaybedenlerin çoğu gibi; demokratik tercihlerin yapıldığı, neticelere saygı duyulması gerektiği kanaatini taşıyamayan, dolayısıyla farklı bir şekilde üzülenler var.
Siyasi partilerin kazananı ve kaybedeni belli. Ancak sadece kendi istedikleri gibi davranmadığı ve arzularına ram olmadığı için iktidardaki AK Parti'nin oy oranlarının yerlerde sürünmesi gerektiğini düşünen ve bu amaçla seçim öncesi elinden gelen her şeyi mübalağalı bir şekilde ortaya koyan bir kesim, 30 Mart'ın gerçek kaybedeni oldu.
'AK Parti'ye değil, kazanma şansı olan ikinci adaya destek' sloganıyla yola çıksalar da, ağırlıklı olarak katı laikçi bir siyasi partiye destek olmanın ve onunla beraber hezimete uğramanın kendilerine neler kaybettirdiğinin henüz farkında bile değil, bu kesimin mensupları.
Toplumun kahir ekseriyeti ile kan uyuşmazlığı olan bir siyasi harekete eklemlenmeyi mazur göstermeye çalışmak için bin dereden su getirmeye çalışsalar da, bunun ciddi bir faturası olacağı açık. Buna, henüz ispatlanamamış birtakım iddiaları sürekli olarak kesin gerçekmiş gibi takdim etmenin bedeli de eklendiğinde, arkadaşların işi oldukça zor olacak demektir.
Faturanın tümü tam olarak ortaya çıktığında, artık hangi dolduruşlara geldilerse, yaptıklarına ve yapmaya niyetlendiklerine değip değmediği değerlendirmesini kendileri yaparlar.
Ancak ' bu badireden; Camia olarak, ülke içinde ve dışında çok daha güçlenerek ve prestiji artmış olarak çıkacaklarından' ümitlerini kesmeleri gerekiyor herhalde. Tabii bu arada son zamanlarda kendilerine izafe edilen ve bir türlü yalanlayamadıkları fiilleri düşünerek, 'İslam'ın temsilcisi' gibi sıfatları kullanırken daha dikkatli olmaları da şart...
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar4