Yok öyle, burası Türkiye!..
- GİRİŞ12.05.2014 08:21
- GÜNCELLEME12.05.2014 08:21
Kendisinden toplumun tamamını kuşatacak şekilde bazı söz ve davranışları ile dikkat çekiyordu zaman zaman. Ama tabii yine de ait olduğu ve muhtemelen gelecekte daha önemli pozisyonlarına geleceği varsayılan kesimler lehine söz ve davranışları daha da ağır basıyordu Feyzioğlu'nun.
Yine de mensup olduğu çevrelerin dışında da karşılığı olabilecek söz ve davranışları sebebi ile, 'biraz gayret ederse belki bir şeyler olur' diye düşünülüyordu bu isim için. Danıştay'ın 146. Kuruluş Yıldönümü töreninde, her nasılsa kendisine sunulan mikrofon karşısında heyecanlanıp, gereğinden çok uzun ve konuyla alakasız yönleri ağır basan konuşması sebebiyle, sadece kendisini bitirmiş olmadı; bazı beklentileri olanların hayallerini de altüst etti Feyzioğlu.
Danıştay'ın Kuruluş Günü Toplantısı ile Engelliler Haftası'nın ve Barolar Birliği Başkanı'nın -ihtimal konuşmasını mümkün olduğu kadar uzun tutabilmek için-, dile getirmeye çalıştığı diğer birçok konunun ne alakası vardı, bilinmez. Ama ilgili ya da ilgisiz, ele aldığı her meselede kendisini sakin sakin dinleyen Başbakan'a ve diğerlerine laf çakmaya çalışarak, mensup olduğu çevrelere iyi bir mesaj vereceğini zannederken, kendisini bitirdi Feyzioğlu.
"Siyasi partiler, iktidara, yargı tarafından denetlenmeyi peşinen kabul ederek talip olurlar" derken, Yasama tarafından yapılan kanunlara uygun olarak değil, yargı mensuplarının kendi anlayışlarına göre gerçekleştirilecekleri bir denetlemeden bahsediyordu, tam olarak.
Yaşanan depremler sonrası, bir seferberlik şeklinde çalışılıp 5.2 milyar harcamayla adeta yeniden inşa edilen Van'la ilgili sözlerini dinleyenler, kulaklarına inanamadı muhtemelen; insan yaşadığı ülkeye bu kadar mı yabancı olur, diye.
Tam da 'çatı aday' tartışmalarının gündemde olduğu sıralarda, çatı olarak düşünülmesine mani olacak derecede ayrımcılık ve bölücülük kokan bir konuşma yapması, küpün içinde barındırdığını dışarı sızdırmasıydı zaten.
Geleneksel 'Beyaz Türk' kalıplarını hoyratça kullanıp, bol keseden yalanlar savururken, karşısında bulunan ve 'dişini tırnağına takarak' çalışma anlayışında olanların haklı tepkilerini gösterebileceklerini hiç hesaba katmadığı belliydi Feyzioğlu'nun.
Ama, özellikle de başta Danıştay mensupları olmak üzere, uzun ve anlamsız konuşması ile gerdiği salonda bulunanlardan tek bir ses bile çıkmadığı halde, üzerine basa basa 'bitirdim, bitirdim, bitirdim, bitirdim...' dediği anda yüzünde beliren ifade ile kendisini bitirdi Barolar Birliği Başkanı.
Tam olarak, 'salonda bulunanları adeta yok kabul edip, yaptığı ile aşırı derecede gurur duyan ve sözleriyle incitmeye çalıştıkları hariç, izleyen herkesin takdirlerini kazandığını düşünen' bir adamın, muhataplarını küçümsemeye çalıştığı bir bakış idi o bakış.
Ve olacak olan oldu. Feyzioğlu'nun, muhtemelen Danıştay'ın kuruluş toplantısında nasıl olsa gerektiği gibi bir şeyler söyleyemez diye düşündüğü Başbakan Erdoğan, gerekeni yaptı.
Kendisine ayrılan süreyi aştığı gibi, konuyla alakasız ve nerdeyse tamamı yalan ve mübalağa ile dolu bir konuşma yaparak, prim yapacağını zanneden Feyzioğlu hak ettiği cevabı, hak ettiği şekilde aldı...
Başbakan, lafzen dememiş olsa da: 'Yok öyle, burası Türkiye!' dedi, ona ve onun gibi düşünenlere...
ekremkiziltas@gmail.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol