Herkesin 'keşke'si kendine...

  • GİRİŞ28.05.2014 08:36
  • GÜNCELLEME28.05.2014 08:36

Kimisi, Demokrat Parti'nin işleri çok zorladığı ve kaçınılmaz sonu gerekli kıldığını; kimisi de artık halkın oylarıyla işbaşına gelebilme ümidi kalmamış CHP'nin, DP tarafından yürütülen çalışmalardan rahatsız olan dış güçlerle ittifak yaparak ülkenin önünü kestiğini düşünüyor.

'Keşke' sözcüğü ortak sadece...

Yani 'keşke olmasaydı' diyenlerin bir kısmı; Demokrat Parti'nin ortamı gererek ihtilali davet ettiği kanaatini muhafaza ediyor. Dolayısıyla da 'keşke'leri, 'Demokrat Parti yaptıklarını yapmasaydı' makamında...

Diğer kısım ise, vesayet zincirlerini kırmaya çalışan Demokrat Parti'nin; vesayetin sürmesi gerektiğini düşünen dışarıdakiler ve onlarla işbirliği yapan içeridekiler tarafından gönderildiği kanaatindeler. Dolayısıyla, 'keşke' ile başlayan sözleri, 'içeridekiler dışarıdakilerin oyununa alet olup, bu işlere kalkışmasalardı' mealindeki sözlerle devam ediyor.

54 yıl sonra o günlerde olup bitenlere baktığımızda, manzara açık-seçik ortada aslında.

'Yeter, Söz Milletin!' sloganını düstur edinerek işbaşına gelen Demokrat Parti, kendisini mutlaka işbaşından göndermek kararında olan güçlerin düzenledikleri benzeri görülmedik bir karalama kampanyasıyla karşı karşıya kalmış. Yalan ve iftira dolu bu kampanya karşısında, doğru olduğuna inandığını sürdürebilmek için aldığı bütün tedbirler de, bilinçli bir şekilde saptırılmış ve başka türlü lanse edilerek, ortam gerilebildiği kadar gerilmiş.

Sonrası malum: Ordu içerisinden 37 düşük rütbeli subay, emir komuta zinciri olmadan, ordunun kendileri gibi düşünmeyen üst ve ast kesimlerini etkisiz hale getirerek ihtilal yapmış ve yönetime el koymuş.

'Demokrat Parti'nin (DP) Türkiye'yi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü' iddiası,  ihtilalin en önemli bahanesi. 

Baskı rejimi ve ülkeyi kardeş kavgasına götürme bahanelerinin altı ise; dönemin matbuatının, tamamının uydurma olduğu artık bilinen ölçü tanımaz iddiaları ile doldurulmuş. 'Katledilen yüzlerce gencin kamyonlarla mezarlıklara taşınarak gizlice gömüldüğü ve bazılarının cesetlerinin de hayvan yemi yapan makinelerde kıyılarak toz haline getirildiği', bu iddialardan sadece birisi. Hızını alamayan 37 subayın akla ziyan iddialarından birisi de, 'DP'lilerin 12 uçak dolusu altın, mücevherat ve para ile yurtdışına kaçmaya kalkışırken yakalandıkları' şeklinde.

İşin neticesi şu ki; Türkiye, kendilerini her şeyi en iyi bilen kişiler olarak değerlendiren 37 kişi ve onlarla beraber hareket edenler marifetiyle, sadece değerli insanlarını değil, belki daha da önemli olarak yıllarını kaybetmiştir.  

Bir kesimin 'keşke' ile başlayıp, 'DP yapmasaydı' diye dillendirdiği hususların hemen tamamının gerçek dışı olduğu artık bilinmektedir.

Dolayısıyla, 'bütün bunlar yaşanmasaydı ve ülke çıktığı kalkınma ve demokratikleşme yolculuğunu sürdürebilseydi' diyenlerin 'keşke'si çok daha anlamlı...

Şimdi mesele, olan biteni sağlıklı bir şekilde değerlendirmek ve almamız gereken dersleri alabilmek...

Herkesin 'keşke'si kendisine göre olsa da; 27 Mayıs İhtilali'nin 54. yılını yaşarken, şimdi yaşamak zorunda kaldığımız bazı şeylerin, ne kadar da o günlerde yaşananlarla benzerlik gösterdiğini fark eder ve aynı tuzaklara düşmemek için uyanık ve tedbirli olursak; bundan yıllar sonra yine 'keşke' ile başlayan cümleler kurmak zorunda kalmayız belki...

Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat