Maksat 'çatmak' olunca...

  • GİRİŞ16.06.2014 07:42
  • GÜNCELLEME16.06.2014 07:48

Suriye meselesi üzerine imali fikir eyleyip, bu ülkede olup bitenlerin ağırlıklı olarak Türkiye, daha doğrusu başta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olmak üzere iktidar sebebiyle meydana gelmiş olduğu tezini işleyip duranlar, son gelişmeyi de hemencecik aynı adreslere fatura ediverdiler. Hani ellerinden gelse, konsolosluk görevlilerini rehine alanların hiç bir suçları olmadığını bile söyleyecekler.

"Türkiye olmasaydı Suriye karışmaz; muhaliflere çeşitli şekillerde yardımcı olunmasaydı, karışıklık sona erer, dolayısıyla bu kadar insan hayatını kaybetmez ve insanlar yerinden yurdundan olmazdı" iddiasını kaziye-i muhkeme haline getirdiklerini düşünenler, belli ki Musul konusunu da aynı şekilde kullanmak derdindeler. 

Oysa, Türkiye'nin Suriyeli muhaliflere her türlü desteği sağladığı, hatta doğrudan silah verdiği, savaşçıları eğittiği... gibi birbiri ardına sıraladıkları iddialar, 'pireyi deve yapmak' kabilinden olup, ciddi şekilde tashihe muhtaç. 
Mesela, kendisine silah verildiği iddia edilen Suriyeli muhaliflerin elinde, bölgeden parasını ödeyerek rahatlıkla temin edebilecekleri hafif silahlar dışında neden bir şey olmadığı konusuna açıklık getiremiyor bu arkadaşlar. Muhaliflerin rejimin tank, uçak helikopter gibi savaş makinelerine karşı kullanabilecekleri türden silahları yok iken, onların silahlandırılmasından bahsetmek, ne kadar doğru olabilir ki?..

İşin ilgi çekici tarafı da, derin stratejik analizler sonucu varılmış gibi lanse edilen bu görüşte ısrarlı olanların, sorulabilecek 'Suriye'nin karışmasında Türkiye'nin rolü nedir ve mesela ne yapılsaydı ya da yapılmasaydı, durum daha değişik olabilir ve olayların önüne geçilebilirdi?' sorusuna cevap vermekten aciz oluşları.

Suriye'de olup bitenlerde nasıl olsa Türkiye'nin bir rolü vardır düşüncesinden hareketle yaptıkları yorumların adalet ve hakkaniyetten uzak oluşu, bu türden yorum sahiplerinin bu ülkenin vatandaşı olup olmadıkları sorusunu bile akla getirir nitelikte.

Suriye'nin sadece Suriye olmadığını, arka planda bir taraftan İran, Rusya, Çin ve bir taraftan da ABD, Fransa, İngiltere gibi ülkelerin ve bunların ileriye yönelik hesapları olduğunu iyi biliyor, ama ortaya çıkan karışıklığın müsebbibi olarak AK Parti iktidarını daha doğrusu Türkiye'yi göstermeyi marifet addediyorlar. Bu bakışın arka planı, diğer ülkelerin Suriye üzerine tabii ki hesapları olabileceği, ama Türkiye'nin kesinlikle bir dahlinin olmaması gerektiği kanaati ile alakalı. 

Malum, Türkiye'nin bölge meseleleri üzerinde söz hakkı olmaması gerektiğini düşünüyor birçokları. Çünkü bunun beraber iş tuttukları bazı dış mihrakları rahatsız edeceği kanaatindeler. 
Asgari şartlarına uyma konusunda en ufak bir gayret harcamaya yanaşmadan Muhalefet etmek çok zevkli bir iş olmalı. Çünkü şu anda bu işi yapanların hemen tamamı öyle yapıyorlar. Ne olduğu, bunun nasıl olduğu ve bu durumda yapılabilecek başka şeyler var mıydı gibi hususlarda en ufak bir şekilde kafa yormadan, olup bitenler dolayısıyla Hükümeti ve Dışişlerini suçluyor ve böylelikle de bir şey yaptıklarını zannediyorlar.

Musul meselesinde de; istihbarat zaafiyeti, öngörüsüzlük, beceriksizlik... iddiaları gırla. Maksat iktidara ve dolayısıyla yetkililere çatmak olunca, objektif gerçekler ve olağanüstü şartların varlığı gibi durumlar önemsiz. 
Tıpkı ABD'nin Irak'ı işgalinde olduğu gibi, Irak devlet güçlerinin tek bir mermi bile sıkmadan Musul'u IŞİD'e teslim etmesi garabetine hiç takılmadan, Konsolosluk görevlilerimizin rehine alınmış olmaları hakkında atıp tutuyorlar. Oradakiler sanki yan apartmanda imiş ve istedikleri anda binayı boşaltabilme imkanına sahipmişler ya da Hükümet onları hemencecik Türkiye'ye ışınlayabilirmiş gibi. 

Musul'daki mesele inşallah kimsenin burnu kanamadan halledilir. Ama meydana gelmesi muhtemel gelişmelerde, ilgili ilgisiz ve ölçüsüz eleştirilerde bulunmak üzere hazırda bekleyenler meselesi nasıl halledilebilir, bilinmez. Çünkü bu arkadaşlar, hızlarını alamadıklarında hangi ülkenin vatandaşı olduklarını bile unutuveriyorlar...

Ekrem Kızıltaş - Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat