‘Dinleme’ işi tiryakilik yapıyor olmalı…
- GİRİŞ01.08.2014 09:09
- GÜNCELLEME01.08.2014 09:24
Devlet Baba'nın has adamları eskiden genellikle takip ediyor, bir şekilde dinleyebilirlerse de, dinliyor ve böylelikle adına 'taharri' denilen görev yerine getirilmiş oluyordu.
Prof. Mahir Kaynak'ın beline sarılı koskocaman bir cihazla kayıt yapmaya çalıştığı günler geride kaldı. Şimdi gelişen teknoloji sayesinde hiç yorulmadan dinleme ve kayıt işi yapılabilmesi, mümkün.
Teknolojinin gelişmesi ile taharri geleneğinin dinleme/kayıt haline evrildiği ve bu arada imkanların çoğalması ile de bu işin çığırından çıktığı anlaşılıyor.
Aynı anda yüzlerce, binlerce, belki on binlerce kişinin konuşmalarının kayıt altına alınabilmesi neyse. Ama bunların belirli bir ortama aktarılıp depolanması sonrasında, yazılan senaryolara göre montaj ve dublaj marifetiyle 'kurgu' konuşmalar imal edilebilmesi, oldukça ürkütücü.
Son birkaç senedir usulsüz bir şekilde dinlenilen kişilerle ilgili rakamlar muhtelif. Cumhurbaşkanının dinlenip dinlenmediği, şimdilik şüpheli. Başbakan, bakanlar, sivil ve askeri bürokrası, işadamları, gazeteciler, sanatçılar, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri dinlenenler arasında. Daha kimler yok ki!..
Açık olan, pervasız bir şekilde akıllarına esen herkesi ve bu arada her ihtimale binaen kendi yakınlarını da dinlemiş olmaları.
Dinlemenin tadını alanların, birilerini dinletmekle yetinmeyip; dinleme işinde kullandıkları kişileri de dinlettiklerinin anlaşılması, ilgi çekici. Dahası, dinleme işinin tepe noktasında bulunduğunu varsayabileceğimiz kişinin kendisine en yakın insanları da dinlettiğinin ortaya çıkması, dinleme işinin tiryakilik yaptığının göstergesi…
Eğer işler böyle yürüyorsa, bütün bu işlerin sorumlusu olarak gözüken kişinin ve beraberindekilerin de birileri tarafından mutlaka dinlenildiklerini varsayabiliriz. Ve bu dinlemelerin kayıtları bir gün şekilde ortaya çıktığında, çarşının ciddi şekilde karışacağını söylemek, kehanet olmaz...
Malum kesimin o zaman ne yapacağını bilemeyiz tabii. Ama bugünlerde yaptıklarının pek hoş olmadığını söylemek boynumuzun borcu.
"Belirli bir amacı gerçekleştirmeye yönelik" olarak "sistematik, planlı ve organize" bir şekilde yapıldığı anlaşılan 'dinleme' faliyetlerinin sorumlularının en azından bir bölümünün yargı önüne çıkarılması; bunlar açısından her şeyin, hatta Gazze'deki katliamın bile önüne geçti.
Kanunsuz dinlemeler sebebiyle yürütülen operasyonla ilgili gelişmeleri, -mümkün olduğunca kendi lehlerine olacak şekilde- detaylandırıp süsleyerek, yayın organlarını dolduruyorlar.
Kendileriyle alakalı olmadığını söyledikleri insanlara aşırı sahip çıkmalarının aradaki bağlantıyı açık etmesi neyse ama ‘men dakka dukka’ sözünü unutmuş olmaları, oldukça garip.
Adli mekanizmanın attığı ve atacağı adımlara saygı duyulması ve haklarında takibat yapılanlar eğer suçsuz iseler bunun mahkeme süreci sonunda ortaya çıkacağı, dolayısıyla neticenin sabırla beklenmesi gerektiği şeklinde kanaat serdeden ise yok.
Biz ve bizden olanlar her ne yapıyorlarsa bunlar kesinlikle doğru; karşımızda olanlar her ne yapıyorlarsa bunlar ise külliyen yanlıştır anlayışının gereği bu herhalde.
Yakın geçmişte benzerlerini yaşadığımız için, aslında pek de şaşırtıcı olmaması gereken bir durum bu.
Malum; 7 Şubat 2012'de niyetleri ayan-beyan ortaya çıkmadığı için, belli-belirsiz sahip çıkmaları söz konusuydu. Fatih Sultan Mehmed'in bile Kadı Hızır'ın huzuruna çıkmaktan imtina etmediğini dillerine dolamışlardı.
Dershaneler meselesi ortaya çıktığında, olay netleşti. Meseleye kilitlenenler dünyayı o konudan ibaret gördükleri için, başka olup bitenlerden habersiz gibiydiler. O dönemin en anlamlı sorusu olan 'dershanelerin araç mı, amaç mı olduğu' sorusu da, cevabını hiç bulamadı, tabii olarak.
17-25 Aralık süreci başladığında konu değişti ve bu kesim dünyayı yolsuzluk penceresinden seyretmeye başladı. Bazı polislerin amirlerinden habersiz ve sisteme kayıt etmeden teknik takip ve izleme yapmalarının yanında, bazı savcıların adli sisteme girmeden soruşturma evrakı düzenlemelerinin hukuki olup olmadığı gibi sorular da halen cevapsız...
Şimdiki gayretleri de, dinleme olayıyla ilgili cevap bekleyen soruların güme gitmesini sağlamaya yönelik belli ki. Ancak bu konuda pek şanslarının olduğunu söyleyemeyiz...
Ekrem Kızıltaş - Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol