Aysberg'in görünmeyen kısmı...
- GİRİŞ10.09.2014 08:59
- GÜNCELLEME10.09.2014 08:59
Bazıları maskeli birkaç gösterici, etraflarındaki hareketliliğe pek de aldırmadan otomobilin bagajında olanlarla ilgileniyor; hoşlandıklarını alıp, sırtlarındaki çantaya atıyorlar. Yüzleri açık iki genç daha da cesur; birisi bagajda bulunan bir çantayı açıp içinden aldığı bazı şeyleri arkadaşının sırt çantasına yerleştiriyor...
Olaylar sırasında Kızılay'dan geçmeye çalışmak gafletinde bulunan Ankaralı bir vatandaşın arabası, düpedüz yağmalanıyor yani...
Gezi Olayları milyonlarca insanın zihnine bu ve benzeri görüntülerle kazındı. 'Masum niyetlerle birkaç ağaç için yola çıkıp, sonrasında eylemlerini marjinal gruplara kaptıran iyi niyetli gençler' hikayesi sıklıkla anlatılsa da, başta anlatanlar olmak üzere, buna kimse inanmadı herhalde. Özellikle de yaklaşık 20 gün boyunca sergilenen vandallıktan sonra.
2013 Yılı Mayıs Ayı'nın sonlarında Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında yeri değiştirilecek birkaç 'ağaç' bahane edilerek başlatılan ve sonrasında vaktiyle yıkılan 'Topçu Kışlası'nın yeniden yapılacağı ve AVM olarak kullanılacağı' iddialarıyla devam ettirilen Gezi Olayları ile ilgili yeni bir dava açıldı.
Başlatılan hareketliliğin netice olarak nerelere vardırılmak istendiğini bilenler nezdinde, oldukça tehlikeli bir girişim olan Gezi Olayları; gösterilerin masum bir şekilde ve sadece ağaç hassasiyetiyle başladığı, sonrasında değişik niyetli bazı kişilerin ortalığı karıştırdığı şeklindeki yorumlar sebebiyle, halen layıkıyla değerlendirilebilmiş değil.
Sosyal medya üzerinden yapılan çağrılarla hakikaten masum niyetli insanların katılması söz konusu olsa da; Gezi Olayları'nın, niyetlenenlerin kolaylıkla gerçekleştirebileceklerini umdukları bir tür darbe girişimi olduğu yorumu, diğer bütün ihtimallerden daha ağır basıyor.
Masum niyetlerle yola çıkan insanların polisin şiddetli müdahalesi ile karşılaşmasıyla olayların büyüdüğü izahı; gösterilerin uzun soluklu olabilmesi için çok önceden yapıldığı belirlenen lojistik hazırlıklar sebebiyle havada kaldı. Dahası, Türkiye genelinde kısa sürede sağlanan yaygınlık, bu izah tarzının ne kadar naif kaldığının açık göstergesi oldu.
Daha önce açılan davalardan farklı olarak, bu defa iş ciddiye benziyor. Çünkü mahkeme tarafından kabul edilen iddianamede, sanıklar hakkında 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek' suçundan 'ağırlaştırılmış müebbet' isteniyor.
'Eylemlerin demokratik tavır koymaya yönelik iyi niyetli gösteriler olarak başladığı, marjinal grupların katılmasıyla bir süre sonra amacından saptığı' vurgusunun tekrarlandığı iddianamede, sanıklar arasında yapılan görüşmelerin kayıtlarına da yer verilmiş.
Konuşmalardan bazıları şöyle:
‘Park mark benim umurumda değil’, ‘Bana ne, yemişim AVM’sini de, Gezi Parkı’nı da, ağacını da; ihtilâl başladı’, ‘Bu hükümeti düşüreceğiz’, ‘Başbakanlık konutuna saldırı olacak bugün’, ‘Bu bir iç savaşa dönüşebilir’, ‘Polise güçlü saldıralım, gösterilerde ölen kişi olursa toplumsal refleks daha çok artar’...
Hazırlık soruşturması safhasında bu ve benzeri sözlerin sahipleri, 'kız arkadaşına hava atma', 'sarhoş olduğu için ne dediğini bilmeme' gibisinden bahaneler dile getirmişler.
Ancak “Özellikle ülkede otorite zaafı oluştuğu görünümü yaratmak için Beşiktaş semtinde bulunan Başbakanlık Çalışma Ofisi’ni işgal etmeye çalıştıkları, eş zamanlı olarak Ankara’da gerçekleştirilen gösterileri organize edenlerle irtibat kurarak Ankara’daki Başbakanlık Çalışma Ofisi’ni ele geçirmeleri için teşvik ettikleri" belirlendiği ifade edilen sanıkların, bu bahanelerle sıyırmaları zor görülüyor.
İddianamede yer alanlar ve şimdiye kadar açılan diğer davalar da göz önüne alınarak şu söylenebilir: Gezi Olayları ile ilgili olarak bilinenler, Aysberg'in su yüzündeki kısmı mesabesinde şimdilik... Aysberg'in görünmeyen kısmını da, bilenler biliyordur herhalde...
Ekrem Kızıltaş - Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol