Ateş olmayan yerden duman çıkarmak!..
- GİRİŞ31.12.2014 08:04
- GÜNCELLEME01.01.2015 09:36
Her ne olduysa; kimin, ne zaman, nerede, nasıl yaptığını ve niçin bu işe kalkıştığını hemencecik bilebilmek isteriz. Ama bu kadarı yetmez; ortada cezayı gerektiren bir durum varsa, ilgili cezanın hemen infaz edilmesi gerektiğini de düşünürüz.
İnsanoğlunun zihni bu konularda oldukça hızlı işler... O kadar hızlı işler ki, hemen her mesele için kesin hal yolu bulunur ve genellikle de şöyle denilir: ‘Sallandıracaksın birkaç kişiyi, bak bir daha oluyor mu?..’
Hızla ilgili problem zaman içerisinde ortaya çıkar. Herhangi bir şeyin aslında zannedildiği gibi olmadığı bir şekilde ortaya çıktığında da, takipçiler ciddi şekilde şaşırırlar.
Ülkemizin yakın tarihinde ciddi bir kırılma olan 17-25 Aralık operasyonlarının, iktidarı işbaşından göndermek niyetiyle başlatılan bir darbe girişimi olduğu, toplumun büyük bir kesimi tarafından paylaşılan bir kanaat.
Toplumun nispeten az bir kesimi ise, ideolojik bakış sebebiyle, söz konusu operasyonlarda hedef alınan herkesin suçlu oldukları kanaatinde.
Bunlar bilinen hususlar. Ancak belki sayıları çok fazla olmamakla beraber, operasyonlara hedef olan kişilerin herhalde bir şeyler yapmış olabilecekleri şeklinde kanaat sahibi olanlar da var. Ve meselenin belki de en önemli tarafı burası. Gerek 17 Aralık ve gerekse 25 Aralık’la ilgili hazırlıkların hukuki usüllere uygun olarak yürütülmemiş olduğu gerçeği de, bu insanlar nezdinde anlamsız. Çünkü bu insanlar açısından POLNET ve UYAP gibi kavramlar herhangi bir önem ifade etmiyor ve ‘ateş olmayan yerden duman çıkmayacağını’ düşünüyorlar.
HSYK’nın, söz konusu operasyonlarda görev alan savcılarla ilgili müfettişler tarafından hazırlanan rapora istinaden aldığı ‘açığa alma’ kararı, 17-25 Aralık operasyonları konusunda kafası karışık olanlara meselenin aslını aktarabilecek mahiyette olduğu için önemli.
HSYK raporunda Savcı Z. Ö. ile ilgili, 18 Aralık'ta Emniyet Müdürlüğü'nde kolluk görevlilerini tehdit, Fatih Belediyesi'ni baskı altına almaya çalışma, yılda 25-30 kez yurt dışına çıkma, Dubai tatilinin masrafı olan 20 bin 259 doları işadamı Ali Ağaoğlu'na ödettirme şeklinde tespitler yer alıyor.
Raporda, 3419 sayfalık fezlekeyi incelenmediğine vurgu yapılan Cumhuriyet Savcısı C. K.'nın 17 Aralık darbe girişimi sırasında gözaltına aldığı kişilere savunma hakkı vermediği; Salih Kaan Çağlayan'ın 4, Barış Güler'in 7 ve Mustafa Demir'in ise 14 dakika ifade verme imkanı bulabildiği, böylece şüphelilerin savunma hakkının engellendiği belirtiliyor.
Üç farklı soruşturmayı birleştirerek tek operasyon yapan Savcı M. Y.’nın da, 17 Aralık’ta çok sayıda hukuksuz işlem yaptığına dikkat çekilen raporda, somut bilgi ve belge olmadan gözaltı işlemi uyguladığı, malvarlıklarına el koyduğu ve bu işlemleri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı'ya hiçbir bilgi ve haber vermeden yaptığı belirtildi.
HSYK tarafından görevlendirilen müfettişlerin hazırladığı raporda, Savcı M. A.’ın mahkemeye sunduğu 22 klasörde hiçbir delilin bulunmadığı, delillerin toplanmadığı, ağzı mühürlü torbaları açmadan gözaltı kararı aldığı vurgulanıyor. Savcı M. A.'nın acele ile fezleke tanzim ettiği ve operasyon talimatı verdiğinin de belirtildiği raporda, yolsuzluk olduğu iddia edilen işlemlere ve ihalelere ilişkin hiçbir belge veya dosya bulunmadığı halde, alel acele kişilerin mağduriyetlerine yol açabilecek bir şekilde gözaltı işlemleri yapıldığı ifade ediliyor.
17-25 Aralık’ta hedef alınan isimler arasında hakikaten yolsuzluk ve benzeri işlere bulaşmış olanlar var mıydı, bilinmez. Ancak, HSYK müfettişlerinin raporu, ‘ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ sözüne istinaden kanaat oluşturanları, meseleyi bir kez daha düşünmeye davet ediyor gibi. Çünkü raporda ortaya konulanlar, birilerinin ‘ateş olmayan yerden bile duman çıkarabildiklerini’ gösteriyor…
Ekrem Kızıltaş –Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar2