Pembe gözlükten siyah gözlüğe…

  • GİRİŞ02.02.2015 08:30
  • GÜNCELLEME03.02.2015 07:50

Zahirde kendileri ile yüz seksen derece zıt düşünen birileri yönetimde olduğu halde, okullarını hemen teslim etmeye hazır olduklarını beyan edenlerin; şimdi Hükümetin atmaya hazırlandığı yeni adım karşısında ne yapacakları merak konusu.

Aslında okullarını 28 Şubat cuntası günlerinde devlete teslim etmeye hazır olduklarını açıklayanların; dershaneler meselesinde takındıkları tavra bakarak okullarla ilgili gelişmeler netleştiğinde ne yapacaklarını tahmin edebilmek mümkün .

Kısa bir süre öncesine kadar devleti ve devletle alakalı her şeyi ve bu arada mevcut hükümetleri nerdeyse kutsal bir şeymiş gibi algılamasıyla meşhur bir yapının, şimdilerde devleti ve özellikle de mevcut Hükümeti amansızca hedef alması, anlaşılması güç bir hal. Ve sadece bu bile, Paralel Örgüt’ün niyetinin ne kadar karanlık olduğunu ispatlamaya yeter.

Kırılma noktası olarak 7 Şubat 2012 gözükse de dananın kuyruğunun koptuğu tarih 17 Aralık 2013. Bu tarih, Paralel Örgüt ve çeşitli sebeplerle onlarla beraber hareket edenlerin, o zamana kadar taktıkları normal gözlükleri çıkarıp, her şeyi simsiyah gösteren gözlükler takmaya başlamalarına da denk geliyor.

O zamana kadar bütün olup bitenlere normal ya da pembenin çeşitli tonlarındaki gözlüklerle bakanların, birdenbire koyu gözlük takmaya başlamaları ve hiç de alışkın olmadıkları amansız muhalefet tarzına adapte olmaya çalışmaları, bir yönüyle komik ama esas olarak acındırıcı bir hal almış durumda.

Gazeteleri, televizyonları ve haber ajanslarında yapmaya çalıştıkları ancak acemisi oldukları şeyler insanın içini acıtıyor hakikaten...

İş, Paralel Örgüt medyası ve onlarla beraber hareket edenlerin, ülkede yaşayan insanları kör ve sağır zanneder bir şekilde, herkesin bildiği gerçekleri tersyüz ederek aktarma gayreti ile sınırlı kalsa, aslında çok ciddi bir mesele yok.

Ancak gerek Örgüt medyası ve gerekse onlarla beraber hareket edenlerin, sırf iktidarı köşeye sıkıştırma gayreti adına, Devlete ve Hükümete yönelik tavırları, normal ifade hürriyeti sınırlarını çoktan aşıp, zaman zaman vatan hainliği sınırlarını bile zedeler durumda.

Muhtemelen minareyi çalarken kılıfını iyi hazırladıkları için, mevcut mevzuat hükümleri gereğinde kendilerine dokunulamayacağını zannedenlerin fütursuzluğu, kısa bir süre öncesine kadar kimsenin aklının ucundan bile geçmeyecek bazı şeyleri yapabilmelerine zemin hazırlamış durumda.

Her şeyin en iyisini kendilerinin bildiği ve yaptıkları her şeyin mutlaka doğru olduğuna inandıkları için, hukuku ayaklar altına alarak attıkları adımlar, gün gün açık seçik ortaya çıkıyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, aralarında Başbakan ve bakanlar olmak üzere devletin en üst görevlilerinin kriptolu telefonlarını dinledikleri ve bir yerlere servis ettikleri de delileriyle ortaya konuluyor. 

Vaktiyle, ‘bize ne emredilmişse o doğrudur ve yapmamız gerekir’ şeklindeki o kesin inanç sebebiyle attıkları adımların bir bir meydana çıkması bile akıllarını başlarına getirmeye yetmiyor.

Ve nasıl bir anlayışsa bu; Başbakanı, Dışişleri Bakanı’nı ve değişik yüksek görevlileri dinleyip değişik ülkelere ve bu arada İsrail’e servis ettikleri açıklandığında bile, nerdeyse aldırmıyor gibiler.

Vaktiyle yapıp ederken, işin heyecanı sebebiyle belki, durmadılar ya da duramadılar. Ama şimdilerde, çoğu yüz kızartıcı olan marifetleri birer birer ortaya çıkarılıp kamuoyu ile paylaşıldıkça, ‘biz ne yapmışız’ sorusunu kendilerine sormaya başlamalarının yakın olduğu umulur…

Ekrem Kızıltaş – Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com

Yorumlar1

  • salih 10 yıl önce Şikayet Et
    parelel gözlüğünü çıkarsanız artık ülkenin birsürü sorunu var baydı artık
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat