Dalga mı geçiyorsunuz?..
- GİRİŞ13.02.2015 08:44
- GÜNCELLEME13.02.2015 08:47
Polisin yakalama listesinde olan ya da arabasında polisin bulmaması gereken türden bazı şeyler taşıyanlar ise bu tür durumlardan tabii olarak hiç hoşlanmaz ve mümkünse bunun olmaması gerektiğini düşünürler.
Yine sıradan vatandaşlar, ne istediklerini derli toplu bir şekilde anlatma konusunda isteksiz ama bağırıp çağırma ve bazen de etrafı yakıp yıkma konusunda oldukça hevesli insanların oturdukları, çalıştıkları semtlerde ya da geçecekleri yerlerde gösteriler yapması hususundan da ciddi şekilde rahatsız olurlar.
Hele de güya anayasal haklarını kullanarak gösteri yapanların yüzlerine maske takmış bir şekilde, ellerinde de etrafa zarar verebilecek türden şeylerle hareket ediyor olmaları, rahatsızlığı korku seviyesine yükseltir.
Bu durumda haklı olarak, güvenlik güçlerinin neden bu insanlara mani olmadığı sorusunu sorarlar.
Etrafı rahatsız etmek ve belli ki korku salmak için maskeli, molotoflu, taşlı sopalı gösteriler yapmaya meraklı olanlar ise, bunun bir anayasal hak olduğu bahanesine sığınırlar. Hangi hak talepleri için bu gösterileri yapma ihtiyacı hissettikleri sorusu ise cevapsız kalır genellikle. Bu türden soruların gerçek cevapları, onları sokağa salanlardadır, ancak onlar hiçbir zaman ortaya çıkmazlar.
Hükümetin kanunlaştırmak için çalıştığı İç Güvenlik Reformu ile ilgili eleştiriler, bazı durumlarda insan aklıyla alay etmek noktasına geliyor.
Anayasal hak ve özgürlükler açısından konuya yaklaşıyormuş gibi yapanlar; sıradan insanların polis tarafından aranmaktan mı, yoksa herhangi bir şekilde maskeli ve ellerinde Molotof olan insanların hiçbir kural tanımadan etrafı yakıp yıktıkları gösterilerden mi daha fazla rahatsız olabilecekleri konusunda pek kafa yormuşa benzemiyorlar.
Polis devleti ya da başka türden yorumlar yaparak, özgürlüklerin ciddi şekilde kısıtlanacağı uyarıları yapanlar; bunun vatandaşları mı yoksa akıllarına estiğinde ve de canlarının istediği gibi eylemler yapabilecek kişileri mi etkileyeceği konusuna pek girmiyorlar.
Düzenlemelere karşı çıkışın temel esprisi, ellerinde Molotoflar ve bilye atan sapanlar, yüzlerinde tanınmamak için taktıkları maskelerle, günün ya da gecenin herhangi bir saatinde, canlarının istediği herhangi bir yerde eylem yapan kişileri engelleyebilecek adımların atılmaması.
İç Güvenlik Reformu kanunlaşır ve müeyyideler ciddi bir şekilde uygulanmaya başlanırsa; demokratik yollardan iktidara gelme konusunda şansları olmadığına iyice inanmış kesimlerin, sokak hareketlerinde kullanabilecekleri insan sayısında ciddi bir azalma olacak. Çünkü yakın geçmişte yaşanan bazı olaylar, düzenlemelere karşı çıkanların aslında var olduğunu söyledikleri müeyyidelerin toplumun istemediği türden olayları engellemekte yetersiz kaldığını açıkça gösterdi.
Gezi olayları sırasında ve Kobani gösterileri sebebiyle yaşananlar, sokak hareketlerinin kendilerine bazı imkanlar sağlayabileceğini düşünenleri memnun etti belki. Ama toplumun kahir ekseriyeti, o olaylar sırasında devletin nerede olduğunu merak etti hep.
Ana Muhalefet Partisi başta olmak üzere İç Güvenlik Reformuna karşı çıkan siyasi partiler, bir biri ardına yaptıkları açıklamaların insanımız tarafından nasıl büyük bir şaşkınlıkla karşılandığının farkında değiller belli ki…
Oysa özellikle siyasi partilerin, toplumun bütün kesimlerinin hak ve özgürlükleri konusunda daha hassas olmaları beklenir. Dolayısıyla insanımızın çok büyük bir kesiminin özgürlüklerine sınır getiren ve onları rahatsız eden olaylı gösteriler yerine; talep edilen bazı şeyler varsa, bunların daha sakin ve hakikaten demokratik bir şekilde dile getirilmesi hususuna kafa yormaları gerekir.
Elinde molotof, yüzünde maske ile gösteri yapanların anayasal haklarını kullandıklarını iddia etmenin, dalga geçmek dışında bir izahı yok…
Ekrem Kızıltaş – Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar2