‘Biz yaptık, onlar da yapıyordur’…
- GİRİŞ05.04.2015 09:21
- GÜNCELLEME06.04.2015 07:48
Bir soruyla başlayalım: Yanınızda yörenizde, kamu ya da özel sektörde çalışan ve Cuma namazına gitmediği için yöneticisinden, müdüründen azar işiten, hatta düpedüz işinden olan birisi var mı?
Mesela hanımının başı örtülü olmadığı için sigaya çekilen, küstürülen ya da sürülen kimse işittiniz mi?
Çalışan hanımların eteğine taktığı için, iffetini diline dolayan ve böylelikle işinden uzaklaştıran birilerinden haberdar mısınız?..
Bunlar ya da benzeri, sadece dindar olmadıklarını düşündürecek bazı davranışları sebebiyle mağdur edilen, sürülen, işinden edilen insanlar olduğuna inanmamız için herhangi bir sebep yok.
Ama Ertuğrul Özkök, elektrik kesintisi sebebiyle iktidara çatacağı yazıda (Hürriyet, 1 Nisan 2015) bu tür iddialarda bulunmuş. Amaç, elektrik kesintisinin, ilgili kurumlarda liyakatli personel yerine başkalarının çalıştırılması sebebiyle olduğuna vurgu yapmak.
Ancak, Ertuğrul Özkök’ün söylediğinin aksine; söz konusu elektrik kesintisinin, liyakatli oldukları düşünülen bazı kişilerin işletim sistemi üzerinde yaptıkları ‘özel’ çalışmalarla meydana gelmiş olma ihtimali belki de daha ağır basıyor.
Bir kısım medyanın Ramazan aylarında adet edindiği, oruç tutmayanlara yönelik bazı saldırılar olduğuna dair uydurma haberlerinden bile daha vahim bir durum bu. Çünkü bu memleketin bariz vasıflarından birisi, farklılıkların bir arada barış içerisinde yaşayabilme özelliğidir.
Alıştıklarından mahrum kalma halinin insanların değişik davranışlar göstermesine sebebiyet verdiği malum. Ancak şimdi yazarı olduğu gazetenin başında olduğu zamanlarda, bu ülkenin inançlı kesimine yönelik olumsuz tavırları destekleyen ve düpedüz teşvik eden birisi, şimdi aslı olmayan iddialardan medet umar durumda.
Daha yakın zamanlara kadar, Cuma namazlarına gittikleri tespit edildiği için başları derde giren bir sürü insan vardı. Özellikle kamu sektöründe namaz kılma alışkanlığı olan insanların sıkı bir şekilde takip edildikleri ve olmadık muamelelere maruz kaldıkları günler yaşandı bu ülkede.
İbadetlerine dikkat ettikleri ya da hanımlarının başları kapalı olduğu için işlerini kaybedenler söz konusu olduğunda adeta alkış tutan tavırları ile bilinen Özkök, müşahhas olaylardan hareketle değil; ‘vaktiyle bizimkiler yapıyordu, şimdi mutlaka onlar da yapıyorlardır’ düşüncesinden hareket etmiş belli ki.
Hepsi bir yana, insanların temel özgürlüklerinden birisi ile ilgili olarak TBMM’de alınan bir kararı, unutulması mümkün olmayacak bir şekilde: ‘411 El Kaosa Kalktı’ manşeti ile karşılayan birisinin, şimdi kalkıp da, iktidarı kastederek “Halkını, milletini ortadan ikiye böldü... Bir bölümüne "Onlar" dedi, öteki bölümünü "Bizden" deyip yolunu açtı…” şeklinde yazabilmesi, ibretlik.
Gerçi, bir zamanlar yöneticisi iken şimdi yazarı olduğu gazetenin birinci sahifesinde Şehit Savcı’nın kafasına teröristlerin silahı dayanmış fotoğrafı basılı iken, köşesinde: “Adamın biri, ülkemin savcısının başına silah dayayıp, çektirdiği fotoğrafını yayınlarsa... (…) Kendim, hepimiz, devletim küçük düşürülmüştür diye bakarım” şeklinde yazabilen birisinden, bundan fazlası de beklenmez…
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol