Devlet değil mi; basar parayı!..

  • GİRİŞ10.05.2015 10:31
  • GÜNCELLEME11.05.2015 09:52

Garsonlardan birisi çay getirdiği kişiye takılıyor: “Hayrola Hasan Ağabey, bakıyorum da çok dalmışsın gazeteye. Yoksa Kılıçdaroğlu’nun vaatleri mi heyecanlandırdı seni?”
“Yok, başka şeylere bakıyorum. Kılıçdaroğlu ne diyor ki?..”
“Ne demiyor ki!.. Emeklilere iki maaş ikramiye verecek, asgari ücreti de 1.500 lira yapacakmış! Yani ikimiz de yaşadık…”
“Bize iki maaş ikramiye, size de 1.500 lira ha, iyi.. Peki nereden bulacağını da söylüyor mu?”
“Ben bulurum, diyor. Türkiye’de bu işi bilen 10 kişiden birisiymiş.”
“Ben bilirim onun bu işi nasıl bildiğini. 90’larda SSK Genel Müdürü iken, kurum zarar etmeye başlamış ve maaş bile veremez hale gelmişti.”
“Her şeyi hesapladık diyor. Fena mı olur Hasan abi, iki maaş ikramiye seni rahatlatır. Bizim de cebimize biraz daha para girer.”
“Önce iktidar olması lazım. Bu imkansız, ama farz edelim ki oldu. Senede iki maaş ikramiye ve asgari ücret farkı için bir yerlerden para bulması, ya da başka yerlerden kısması gerek.”
Yan masada bulmaca çözen birisi lafa karıştı:
“Canım koskoca adam, hesapsız kitapsız konuşmuyordur herhalde. Hem Bahçeli 1.700, Demirtaş da 1.800 diyor asgari ücret için… Bir de neydi adı, bir başka parti daha var, o da 5.000 lira yapacağım diyor… Emeklilere iki maaş ikramiye hepsinde var.”
“Cemal neyse ama sen nasıl inanıyorsun bunlara Halit bey?.. Senede iki maaş ikramiye diye, mesela sağlık hizmetleri kısılırsa ne olacak?.. Rahmetli babamın hastalığı sırasında ne sıkıntılar çektiğimizi sen de biliyorsun.”
Diğer masalarda bulunanlar konuşmayı ilgiyle izlemeye başlamışlardı. Garson tekrar konuştu:
“Hasan abi, sen meseleye ters bakıyorsun. Devlet değil mi, basar parayı dağıtır, hepimiz rahat ederiz.”
“Para basmak kolay olsaydı, şimdikiler de yapardı. Hem paranın bol basıldığı zamanlarda neler yaşandığını sen bilmezsin, ama Halit bey hatırlar. Akşamdan sabaha değişen fiyatlarla yaşamanın ne demek olduğunu biliriz biz.”
“Emeklilere iki ikramiye zor diyelim. Ama mesela asgari ücret neden artmasın ki?”
“Artabilirse artsın da, hesapsız oldu mu işler karışır. Mesela, Kaç kişi çalışıyorsunuz burada?”    
“Ocakçılarla beraber 6 kişi.”
“6 kişi, peki. Asgari ücret 1.500 olursa, Mehmet bey fazladan ödeyeceği 3.000 lirayı çay fiyatlarına zam yaparak karşılayamayacağına göre, bazılarınızı işten çıkarmak zorunda kalırsa ve bunlardan birisi sen olursan, ne olur peki?..”
“O zaman iş kötü. Ama neden çıkarsın ki? Zammı devlet veriyor.”
“Zammı devlet vermiyor, belirliyor. Verecek olan patronunuz. Yapılan zammı karşılayamazsa, mecburen bazılarınızı işten çıkarır. Yani o da size verecekleri için bir kaynak bulmak zorunda”
“Yani böyle sürünmeye devam mı diyorsun?”
“Yok öyle demiyorum. Çalışmaya devam. Siz eskileri bilmediğiniz için bol keseden atanların başımıza ne işler açtığını bilmiyorsunuz. Sırtında yumurta küfesi olmayanların sözlerine kulak asmayın. Başımızda bulunanlar bu işleri dengeli bir şekilde götürüyor ve imkan buldukça da artış yapıyorlar zaten…”
Durum garson Cemal’in pek hoşuna gitmemiş olmalı ki, sessizce oturan yaşlıca birisine döndü:
“Peki sen dersin Tahsin Amca?..”
“Ne diyeyim evlat?.. Hasan bey doğru söylüyor. İnsanların ne dediğine değil ne yaptıklarına bakmak gerek. Başımızdakiler 13 senedir dengeli bir şekilde yürütüyorlar işleri… Yaptıkları da güzel şeyler ve belli ki daha güzel şeyler yapacaklar. Başa gelmek istedikleri için vaatlerde bulunanların ne yapacakları ise beli değil… Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım...”
Arkadaşımla beraber ayrılırken, konuşmalar bu minval üzere devam ediyordu…


Ekrem Kızıltaş - Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat