CHP’nin 14 ilkesi!..

  • GİRİŞ11.07.2015 10:17
  • GÜNCELLEME13.07.2015 08:09

Tabii ki şaşırtıcı bir gelişme olur, hükümet kısa bir sürede kurulursa, o başka.

Ahmet Davutoğlu’nun kapısını çalacağı liderlerle neler görüşeceğini şimdilik bilmiyoruz. Ama kapısı çalınacak partilerin neler söyleyebilecekleri konusunda, yeteri kadar olmasa da, bilgi sahibiyiz.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, artık başlayacak görüşmeler öncesi, Haziran ortalarında açıkladıkları 14 maddelik koalisyon ilkeleri konusunda kararlı olduklarını tekrarladı.

Önümüzdeki günlere hazırlık babından, meşhur 14 maddeyi alıcı gözüyle yeniden incelemeye başladığımda aklıma kestanelerle ile ilgili bir fıkra geldi, nedense.

Bursa’lı bir gariban (kimi veli, der kimi çoban) açlık belası kestane ile karnını doyurmak ister ama sahiplerinden sopa yer. Buna çok içerleyen şahıs, sağda solda ‘ah, havaya attığım değneğim yere düşene kadar olsun padişah olabilsem ne yapacağımı ben bilirim…’ şeklinde konuşmaya başlar.

Konu padişahın kulağına gider ve şahsın bu sürede ne yapacağını merak ettiği için talebi kabul eder. Herkesin meraklı bakışları altında değneğini havaya atan adam hızlı bir şekilde: “Bursa’nın kestaneleri vakf-ı lazım suretiyle vakıf olsun” der. Bursa kestanelerinin bundan sonra uzun bir süre vakıf olarak kaldığı söylenir.

CHP’nin 14 maddelik koalisyon ilkelerinin bu fıkrayı hatırlatmasının sebebi, Kılıçdaroğlu’nun bunları yeni hükümet için bir altın formül önerirmiş gibi takdim etmesi ile alakalı belki.

Hukukun üstünlüğünün sağlanması, Kılıçdaroğlu’nun da belirttiği gibi, kimsenin itiraz edemeyeceği bir şey, tamam. Ama Hukukun Üstünlüğü’nden CHP’nin ne anladığı önemli bir mesele.

Yani mesela, CHP’lilerin suçlu olduğunu düşündüklerinin suçlu ve dahi suçsuz olduğunu düşündüklerinin de suçsuz bulunmaları mıdır, hukukun üstünlüğü?..

Çok fazla geriye gitmeye gerek yok. Mesela ‘Gezi Olayları’ söz konusu olduğunda, hukukun üstünlüğü mevzuunda Kılıçdaroğlu’na göre yakan, yıkan, yağmalayanlar ve dahası, eylemi provoke edenler de dahil herkes suçsuz. Oysa ‘hukuk’, zarara sebep olanın çeşitli şekillerde bedel ödemesi gerektiğini söylüyor.

İlkeler arasına sıkıştırılan “Hiçbir meydan Türkiye’de gençlere yasaklanmamalıdır” cümlesi, bu açıdan oldukça sıkıntılı bir şey gibi duruyor. Yaşananlar hatırlandığında, bu talebe ‘Hukuki düzenlemeler kapsamında’ gibi bir ilave etmek daha uygun dururdu, oysa.

Başkanlık Sistemi tartışmaları sebebiyle belli ki, Parlamenter Rejimin Güçlendirilmesi talebi de ilkeler arasında. Ancak yakın geçmişte yeni bir anayasa yapılmasını akamete uğratabilmek için elinden geleni yapan bir partinin bu konuda ciddi olduğuna inanmak zor.

‘Demokratik Yeni Anayasa’ başlığı altında ‘Yargıyı tarafsız ve bağımsız kılma’ konusunun yer alması güzel. Ancak hem ‘demokrasi’ demek ve hem de her şeyi atanmışlara bırakmayı savunmak garip duruyor biraz.

‘Yasakların Kalktığı bir Türkiye’ ilkelerin en şıklarından birisi. Ancak CHP’nin yakın dönemlerde kaldırılmak istenen bazı yasaklarla ilgili tutumu hatırlandığında, sanki laf olsun diye konulmuş gibi.

İlkeler arasında Cumhurbaşkanlığı ile ilgili maddeler de var. Ve özellikle de bunlar, derdin ‘üzüm yemek’ olmadığını hatırlatıyor. İlkelerden bahseden bir metinde Cumhurbaşkanlığı ve maydanoz kelimelerinin yanyana durması ciddi bir ilkesizlik, mesela.

Her nereden akla geldiyse ‘örtülü ödenek’ konusu da öyle. Daha önce hiç gündeme gelmemiş bu konunun, özellikle şimdi zikredilmesi, ilkelerin şahsa özel husumetler de taşıdığını gösteriyor.

CHP’nin 14 maddelik Koalisyon İlkeleri’nin, AK Parti’nin seçim gününden beri titizlikle hazırladığı bilinen teklifler karşısında herhangi bir şey ifade edip etmeyeceğini ve ‘tekrar seçim’i kimin zorladığını önümüzdeki günle gösterecek…

Ekrem Kızıltaş – Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com

Yorumlar1

  • gurbetci ukraynali 10 yıl önce Şikayet Et
    elinize saglik hocam
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat