Ayıp olmuyor mu?..

  • GİRİŞ12.09.2015 07:10
  • GÜNCELLEME14.09.2015 08:53

Bu günlerde Türkiye gazete ve televizyonlarının bazılarını takip edenler; ülkemizde, protesto gösterisi yapmak için bir gazete binasına gelenlerin, buranın camlarını kırması dışında herhangi bir önemli gelişme olmadığı kanaatine kapılabilirler.

Gerçekten habercilik yapan gazete ve televizyonları takip edenler ise, ülkemizin ciddi bir terör tehdidi altında bulunduğunu kolaylıkla anlayabilirler. 

Evet, ülkemiz ciddi bir terör dalgası ile karşı karşıya. Hemen her gün ocaklara ateş düşüren, anneleri ağlatan ve hepimizi derinden üzen haberlere muhatap olmak durumunda kalıyoruz… Kelimenin tam manasıyla, ‘Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz’ zamanlardayız yani.

Ancak tuhaftır; siyaset, medya ve aydınların bir kesimi olup bitenlerle yani ağırlıklı olarak terör örgütünün saldırıları ile ilgilenmek yerine, nasıl olup da olduğu üzerinde uzun uzun tartışılabilecek yan etkileri üzerinde durmayı daha önemli görüyorlar.

Geçtiğimiz Pazar günü Dağlıca’da meydana gelen mayınlı saldırıda 16 askerimizi ve hemen ardından Iğdır’dakinde ise 13 polisimizi kaybettik. Pazar akşamı, bir TV’de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının bir bölümü Hürriyet Gazetesi’nin internet sitesi tarafından çarpıtılarak kullanıldı. Protesto amacıyla Hürriyet önünde toplanan kalabalık arasına, muhtemelen provokasyon maksadıyla karışan birileri gazete binasını taşlayınca da, işler karıştı. Başta bu gazete olmak üzere, aynı bakış açısına sahip gazete ve televizyonlar terör saldırılarını tamamen geri plana iterek, bu olaya odaklandılar.

Şunu hemen belirtmek gerekir ki, hangi niyetle olursa olsun, Hürriyet gazetesi önünde yapılan protesto eylemleri sırasında yaşanan kırıp dökme olaylarını savunmak, kimsenin aklının ucundan bile geçmez ve geçmiyor da…

Anayasal bir hak olan protesto hakkı nasıl vazgeçilmez bir hak olarak kabul ediliyorsa, mesken ve işyeri masuniyeti de aynı derecede önemli bir husustur ve bu gazetenin kapı ve pencerelerinin kırılıp dökülmesi kesinlikle kabul edilemez.

Ancak kendisini Türk medyasının ‘amiral gemisi’ olarak lanse etmeyi seven bir gazete, grubun diğer gazete ve televizyonları, kendileri gibi düşünen diğer gazete ve televizyonlarla birlikte, Hürriyet Gazetesi’ne yapılan saldırıyı güneşin altında ilgilenilmeye layık tek mesele olarak değerlendirirlerse, akıllara ister istemez başka şeyler gelir ve geliyor da…

Sözgelimi, bu saldırının terör olaylarını görmezden gelebilmek için bir bahane olarak mı kullanıldığı, birçok kişinin sorduğu sorular arasında artık.

Mübalağa olduğunu düşünenler, son birkaç günün gazetelerine bakarlarsa, ne denmek istendiğini rahatlıkla anlayabilirler. Aynı şekilde, bakış açıları aynı olan televizyon yayınlarında da yine ağırlıklı olarak ve döne döne bu konunun işlendiğini tespit etmek hiç te zor olmayacaktır.

Hürriyet’e ikinci saldırının yapıldığı saatlerde kendi binalarına da benzer bir girişimde bulunulan ATV-Sabah grubunun, konuyu haberleştirse de, bunun diğer gelişmeleri gölgelemesine kesinlikle müsaade etmediğini de burada hatırlatmakta fayda var. Hürriyet’e yönelik saldırılarla ilgili kınama açıklaması yapan bazı kuruluşların, nedense ATV-Sabah grubuna yönelik girişime değinmemeleri de işin bir başka tarafı.

Tekrar etmekte fayda var: Bir medya kuruluşunun binasına yönelik taşlı sopalı saldırı tabii ki ciddi bir meseledir ve bu konuda yetkililerin gerekli tedbirleri almaları, olayın sorumlularını bulmaları kesin bir gerekliliktir. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun konuyla ilgili kesin talimatı da bu yöndedir bilindiği kadarıyla.

Ancak, başta Hürriyet ve grubun diğer yayın organları olmak üzere bir kısım medyanın, nerdeyse bütün haberleri, yorumları ve köşe yazıları ile provokasyon olduğu açık olan bu olaya odaklanmaları ve memlekette olup bitenleri görmezden gelmeleri, en azından ayıptır… Evet, ayıp!..

Ekrem Kızıltaş – Haber7

ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat