Gerçekçi ol, mümkün olanı iste!
- GİRİŞ30.01.2016 10:36
- GÜNCELLEME01.02.2016 07:54
‘Gerçekçi olup, mümkün olanla yetin ama bu arada bir ihtimal olarak imkansıza ulaşmak için uğraş’ ya da benzeri, değişik açıklamalar yapılması mümkün olan bu sözü, HDP’liler düz anlamında kullanıyorlar. Gerçek kavramıyla ilgili algıları bilinenden çok farklı olduğu için de, HDP’liler kendilerine normal gibi gelen anormal yani imkansız isteklerde bulunuyorlar. Dahası, ülkemizde kendilerine her nasılsa destek olan bir kesimin sağladığı destekten cesaret alarak, bunu daha geniş bir çevrede yaymaya da çalışıyorlar.
Bu böyle olmasaydı, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Fransa Ulusal Meclisi'nde düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, hendek eylemlerine övgüler düzdükten sonra, "Türkiye'de çatışmaların durması, yeniden karşılıklı ateşkesle barış masasına dönülmesi konusunda herkesin ısrarcı olması lazım. Fransa hükümeti dahil olmak üzere" demez, diyemezdi.
‘Çatışmaların durması ve barış masasına dönülmesi’ konusunda Türkiye’ye baskı yapılması talebinde bulunuyor Demirtaş. Yani, mesela Fransa’nın bize dönüp: ‘Sınırlarınız içerisindeki hendeklere, barikatlara aldırmayın; oralara yerleşmiş silahlı teröristlere de dokunmayın’ demesini bekliyor olmalı… Paris’te yaşanan son terör saldırılarından sonra ilan edilen ve hala süren olağanüstü hal gerçeğini hiç aklına getirmeden hem de…
Başta eş genel başkanları olmak üzere HDP’liler suyu tersine akıtmaya çalıştıklarının farkında mıdırlar bilinmez, ama hep böyle yapmaya çalıştıkları kesin. 7 Haziran öncesi aralarında sempati rüzgarları esmiş olsa da, bunun Beyaz Türklerin bildik alışkanlığına, yani ‘biz nasıl söylüyorsak öyledir’ tavrına dönüşmesi için vakit erken. HDP’lilerin Nişantaşı ve benzeri sentlerde daha çok dolaşmaları ve yaklaşık kırk fırın kadar da, onların yediklerinden yemeleri gerek bunun için. Eğer bu tavır, geçmişin Türkiye’sinde olduğu gibi ülkemiz üzerinde vesayeti olduğu varsayılan birtakım güç odaklarının verdiği rahatlıkla alakalı ise, geçmiş ola. O günler de eskide kaldı çünkü.
Hendekli, barikatlı günler öncesinde, terör örgütünün ve uzantısı siyasetçilerin bir türlü sebep uyduramadığı saldırılar vardı. Masayı devirip, Barış Süreci’ni bitirmişler ve sorumluluğunu da İktidara yüklemeye çalışırken, terör saldırılarına kılıf olarak da Baraj ve yol benzeri hizmetlerin önüne bir ‘askeri’ kelimesi eklemişlerdi. Kendileri bu saçmalığa inanmak zorundaydılar ama başkalarının da inanmasını bekliyorlardı. Terör örgütünün siyasetteki uzantısı olan siyasi parti de, saldırganlara dur diyemediği için, güvenlik güçlerinin savunma pozisyonunda bile bulunmaması gerektiğini dillendirmeye başlamıştı. Garip olan aklı başında imiş gibi gözüken birileri de eşlik etmişti onlara.
Şimdi hendekler kazılan ve barikatlar oluşturulup güya öz yönetim ilan edilmeye çalışılan ilçeler vakası ile karşı karşıyayız. Vaktiyle hendekler kazarak öz yönetim ilan etmenin herhangi bir anlamı olmadığı konusunda attıkları nutukları unutan HDP’liler, şimdi hendek ve barikatları teşvik eder tarzda açıklamalar yapma konusunda yarışır haldeler. Hangisi olursa olsun, hiçbir devletin kesinlikle tahammül edemeyeceğini bile bile, güvenlik güçlerinin hendekler kazılarak yaşanılmaz hale getirilen ilçelere müdahale etmemesi gerektiği şarkısını söylüyorlar. Söylediklerinin ne kadar saçma sapan olduğunu bilseler de, bunu böyle söylemeye mecburlar çünkü…
Ancak, Suriye’nin kuzeyi ile ilgili kurdukları hayaller de bittiğine göre; ‘gerçekçi olup, sadece mümkün olanı istemek’ gerektiğini anlamaları gereken zaman gelip çattı…
Ekrem Kızıltaş – Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol