Hedef 2019

  • GİRİŞ31.10.2017 08:55
  • GÜNCELLEME31.10.2017 08:55

Öncesinde de değişik ataklar vardı şüphesiz. Ancak 7 Şubat 2012, Türkiye'yi kendi ayakları üzerinde tutma kararlılığında olan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti'yi iş başından uzaklaştırmak için atılan bir adımdı. Akim kalınca bunu başka adımlar izledi.
Gezi Olayları, 17-25 Aralık, MİT tırları ve 15 Temmuz... Bütün bu girişimlerin, teslim olmamız ya da en azından olabileceği kadar zayıf düşmemiz için tezgahlandığı konusunda şüphe zaten yoktu, ama artık hiç yok.
Kamu düzeni söz konusu olduğunda mümkün olan en ağır tedbirleri aldıkları bilinen ülkeler ve onlara nedense ses çıkarmayanların, bütün bu süreçlerde olup bitenlerin sorumlularını korumak için nasıl uğraştıkları, hatırlardadır.
Ülkemizi teslim almaya ya da zayıflatmaya matuf girişimlerin, üzerimize hesapları olan mihraklar ve içimizdeki uzantıları tarafından nasıl karşılandığına bakmak bile, meselenin ciddiyetini anlamak için kafi.
Ülke olarak karşı karşıya kaldığımız çifte standartlar, batının bilinen 'Doğu için iyidir/yeterlidir' bakışının devamı olmaktan çok, 'Türkiye, Türkiyeliler'e bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir' anlayışının da uzantısı.
İçimizden de destekçileri olan bu sözün gerçekte 'Türkiye, kendi menfaatleri doğrultusunda değil, batılıların menfaatlerine uygun bir şekilde idare edilmelidir' manasına geldiğinin, tartışılması bile gereksiz.
Uluslararası sistemin söz dinleyen, uyumlu bir üyesi olmaktan çıkıp, kendi göbeğini kendisi kesmeye çabalayan bir Türkiye'yi hazmedemezdi batılılar, nitekim hazmedemiyorlar da. Bunun için yapabilecekleri her şeyi ve bu arada evrensel kuralları da hiçe sayarak, yapıyorlar.
Bir yandan dışarıdan ve içeriden gelen salvolarla baş ederken, bir yandan da yönetim sistemini tahkim etmek için gayret eden Türkiye'yi kendi haline bırakmak istemeyecekleri, açık.
Bu açıdan, 2019'da devreye girecek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni samimi bir heyecanla bekleyenlerin yanında, korku ile bekleyenler de çok.

SIÇRAYARAK İLERLEMEK!..
Şimdilik yürüyerek yoluna devam eden Türkiye'nin, sistematik sıkıntılardan tamamen kurtulacağı 2019'dan sonra, adeta sıçrayarak yoluna devam edecek olması, bundan korkanlar açısından ciddi bir motivasyon kaynağı. Bu sebeple, yorulmak ve durmak nedir bilmeden, saldırıyorlar. Ve belli ki ne olursa olsun saldırmaya da devam edecekler.
Bildik 'teslim ol, kurtul' tavrını benimseyen ve bariz vasıfları milletimizle uyumsuzluk olan çevrelerin, sistemin hakimiyetinin tekrar sağlanabilmesi durumunda, eskiden olduğu gibi makam ve mansıba kavuşacakları beklentisinde oldukları, belli.
Teslimiyetçiler, milletçe dik durarak sürdürülecek kararlı ama zorlu bir yolculuk yerine, sömürücülerin vereceklerine razı olarak devam etmeyi istiyorlar. Milletimizin zararına da olsa birtakım şeylere kavuşacaklarını hayal etmek, tek tesellileri.
Mesele şu ki, millet olarak yürüdüğümüz bir yol var ve bu gidişi 2019'de gereği gibi tahkim edemezsek, duraklar ve düşeriz.
Ufak-tefek problemleri büyütüp, büyük resmi görmeyelim diye gözlerimizin önüne dikeninden; kendilerine has birtakım sebeplerle daha iyiye doğru gidişimizi akim bırakmaya çalışanına kadar, Yeni Türkiye'yi istemeyen epeyce kişi var.
Ancak, her türlü gelişmeyi naif bir şekilde değerlendirenler ve hain kontenjanındakiler de dahil olmak üzere, herkesin aklını başına alması gereken bir noktadayız. 2019'a daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye için çalışanlarla mı, yoksa zayıf düşmemiz için gayret edenlerle mi hazırlanacağımız, en önemli mesele...
Eski Türkiye'yi arzu edenler de Yeni Türkiye için gayret edenler de 2019'a hazırlanıyorlar çünkü...

TAKVİM

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat