'28 Şubat Haftası' gerek!..
- GİRİŞ05.03.2012 08:59
- GÜNCELLEME05.03.2012 08:59
Türkiye’nin üzerinden adeta bir silindir gibi geçen süreci konu alan epeyce yayın yapıldı 15. yılında. Böylelikle, konuya bir şekilde bulaşmış isimlerin daha önceki açıklamalarına, yeni hususlar ilave edildi. 28 Şubat’ın bundan sonraki yıldönümlerinde, daha da ilgi çekici bilgilere ulaşma şansımız olacağını varsayabiliriz.
Dönemin mağdurları ve onların mağdur edilmeleri faaliyetinde kullanılanlar var, malum. Günümüze kadar yapılan açıklamalara baktığımızda, bu iki kesimle alakalı ciddi manada bilgilere sahibiz.
Ancak kim ya da kimlerin ve tam olarak hangi gaye ile, gönüllü-gönülsüz birtakım piyonları da kullanarak, milyonlarca insanın mağduriyetine sebep olan bu süreci başlattıkları konusunda, hala tereddütler var.
Tabii ki bazı bilgilerimiz, sezgilerimiz, şüphelerimiz var ve bunların çoğunlukla doğru olduğunu da biliyoruz, ancak yetmiyor…
Milletimiz açısından uzunca süren o kabus dolu günlerin gerçek müsebbiplerini, yeni başlatılan soruşturma neticesinde öğrenip öğrenemeyeceğimiz de şüpheli.
Neler yaşadıklarını ve buna görünüşte kimlerin sebep olduklarını biliyor olsalar da, olup bitenlere maruz kalanların, arka plandakiler hakkındaki bilgileri muğlak.
O dönemde çeşitli sebeplerle milletimize zulmedenlerin yanında yer alanlar, konu ile alakalı biraz daha fazla bilgiye sahipler, normal olarak.
Ancak, başkalarının mağduriyetine yönelik faaliyetlerde kendilerinden istifade edilenlerin çoğu, yaptıkları bazı açıklamalarla işledikleri günahın kefaretini ödemiş oldukları kanaatinde gibiler. ‘Kahrolası hanede evlad ü iyal var’ı hatırlatan bahanelerle, o dönemde başka türlü davranma imkanlarının olmadığı tezini sıkça işlemeye başladılar, çünkü.
Maişetleri için çalıştıkları için mecburen kendilerinden istenilen şekilde davrandıklarını; bu bir hata olsa bile, mağdur olmalarına vesile oldukları kesimlerin de hatalar yapmış olduklarını dillendiriyorlar sıklıkla.
Bunları anlamak ve anlayışla karşılamak, çok da problemli değil. Ancak kullanılanların bir kesimi daha da mütecaviz nedense…
Süreçteki katkılarını gizlemeye ya da mümkün olduğu kadar önemsiz göstermeye yönelik bir tavır içerisindeler. Bunun sebebi de, gelişmelerdeki paylarını kabul etmeleri halinde kimsenin yüzüne bakacak durumda olmadıklarını düşünüyor olmaları, muhtemelen.
‘Tankların sokağa çıkışını yazdık ama üzerine çıkan oldu da, yazmadık mı?’ bile diyebiliyorlar şimdi. Tankları sokağa çıkaranların, ‘bunu haberleştirin’ emrini nasıl şevkle yerine getirdiklerini ve benzeri başka hususları, özenle es geçerek.
‘Tamam yaptık. Ama bir sorun hele, neden yaptık?’ modundalar anlayacağınız.
Mağdurları, mağduriyetlerin yaşanmasına vesile olanları biliyoruz da, bütün bunların yaşandığı 28 Şubat Süreci’ni planlayan, detaylı bir şekilde senaryolaştıran ve başarılı bir şekilde, adım adım uygulayan esas oğlanlarla tanışamadık henüz.
Onlar kalın ve siyah bir perdenin arkasındalar sanki.
Meydana çıkmaları, kendileri hakkında bizlerden fazla bilgilere sahip olan ‘kullanılanlar’ tarafından yapılacak açıklamalarla da pek gerçekleşecek gibi değil. Makul miktarda konuşanları ve konuştukları kadarıyla mağdurları suçlama eğiliminde olanları ile bunlardan daha fazla şeyler öğrenilebilmesi, mahkeme huzuruna çıkmaları ile mümkün belki.
Adli sürecin nasıl işleyeceğini gözlerken, bir yandan da 28 Şubat’ın bundan sonraki yıldönümlerinde bir 28 Şubat Haftası ihdas edilmesi hususunda gayret edebiliriz. Sempozyum, panel, konferans… ne olursa.
Böylelikle 28 Şubat hazırlıklarına daha önceden başlanır ve yeni itiraflarda bulunacaklar da derslerine çalışabilirler.
Yorumlar4