Keser, sap ve hesap döner mi?..
- GİRİŞ12.03.2012 09:38
- GÜNCELLEME12.03.2012 09:38
Komisyondaki görüşmeler sırasında, birtakım teklifler getirerek konuya katkı sunmak yerine, çalışmaları mümkün olduğunca engellemek stratejisi üzerine yoğunlaşan CHP’liler, şimdi muhtemelen genel kuruldaki görüşmeler sırasında ne türden engellemeler yapılabileceği üzerinde kafa patlatıyor olmalılar.
Komisyon çalışmalarını akamete uğratmak niyetiyle, çok sayıda üyeyi, saatlerce ve konuyla ilgisiz bir şekilde konuşturmak; taraftar desteği sağlamak için olsa gerek, çalışmaların yapıldığı mekana kendi milletvekillerini doldurmak gibi yollar denedi CHP. Tuhaf olan, engelleme niyetiyle yapılan çabaların benzerinin, iktidar partisi tarafından ve bu defa çalışmaların devamı için uygulamaya konulmasına, çok kızmalarıydı.
Gerek CHP ve gerekse onlar gibi düşünenler tarafından yapılan açıklamaların birçok yerinde, eğitimle ilgili düzenlemelerin muhatabı olacak halkımıza yönelik çağrılar yer alıyordu. Meselenin en ironik tarafı da burasıydı, galiba.
Halkın büyük ekseriyetinin kendileri gibi düşünmediğini çok iyi bilmesi gereken birilerinin, halkın arzu ve talepleri rağmına sürdürdükleri bir mücadelede, kesintisiz eğitim niyetlerine kamuoyu desteği bulabileceklerine inandıklarını ifade eden sözler sarf etmeleri, doğrusu tam da CHP’lilere yakışan bir davranıştı: Halka rağmen halk için!..
Tasarının görüşülmesini engellemek için yaptıkları bununla da kalmadı tabii. Kendileri gibi düşünen birtakım sivil toplum kuruluşlarına, yine kendilerinin yaptığı gibi konunun esasına hiç temas etmeyen türden açıklamalar yaptırmayı da ihmal etmediler.
Bunların hemen hepsi, evlere şenlik açıklamalardı. 15 yıldır sürdürülen bir yanlışın bundan sonra da sürdürülmesi gerektiğini açık seçik ifade edemeyecekleri için lafları döndürüp dolaştırmak zorunda kalmaları, epey eğlenceliydi.
Açıklamalar arasında yüksek zeka ürünü olanları da vardı tabii. Mesela İstanbul Barosu tarafından yapılan ve ‘değişik çevrelerce dile getirilen tüm kaygılara katılmakla birlikte, projeyi esas olarak ‘toplumun dönüştürülmesi’ olarak tanımladıklarına’ vurgu yapan basın açıklamasının başlığı: (4+4+4=0) şeklindeydi. Hani kötü niyetli olsak, ‘adamlar hesap bile bilmiyor yahu!’ denilebilecek bir şey…
İstanbul Barosu’nun açıklamasının en vurucu tarafı da, sonundaki cümleydi: “Gün gelecek; keser de sap da hesap da dönecektir.“
Keserin, sapın ve dahi hesabın gün gelip de döneceğini bilen birilerinin yönetimindeki bir baronun, 15 senedir Milletimizin canını alabildiğine yakan bir uygulama hususunda, daha önce gık’ını bile çıkarmamış olması, ne kadar hazin!
Hani adalet, diye sorası geliyor insanın…
Bütün bu harala-gürele arasında, zaten herkes tarafından bilinmekte olan esas maksadın ne olduğu da net olarak ortaya çıkmış durumda. CHP’liler başta olmak üzere onlarla birlikte hareket edenler, (4+4+4) formülünden çok, eğitim süresinin kesintili olacak olmasına takmış durumdalar.
Eğitim süreçlerinin ‘kesintili olması’ demek, isteyen ailelerin çocuklarına uygun bir şekilde din eğitimi aldırabilmeleri demek ve bu da canlarını fena halde sıkan bir durum.
Kesintilinin kendilerinin de hoşuna gidebilecek faydaları, umurlarında bile değil, çünkü onlara zaten sahiptiler.
Milli Eğitim Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında uygulanan engelleme yöntemleri ve muhtemelen bulunabilecek daha başkalarının, tasarının TBMM’de görüşülmesi aşamasında işe yarayıp yaramayacağını, beraberce göreceğiz.
Tabii bu arada, CHP’lilerin belki derslerine çalışmış olduklarını gösterecek türden bazı adımlara şahit olma şansımız da olabilir. (4+4+4)’le ilgili olarak, en azından üzerinde düşünülebilecek türden bazı tekliflerle gelmeleri ihtimali, zayıf olsa da var yani.
Yorumlar3