Konu, 24.05.1983 tarihinde, yani henüz 6 Kasım 1983 genel seçimleri yapılmadan önce kabul edilen ve 27 Mayıs 1983 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 2827 numaralı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’un 5. Maddesi’nden itibaren, ‘Gebeliğin Sona Erdirilmesi’ başlığı altında ele alınmış.

Belirtmek gerekir ki, belki de meselenin en ilgi çekici taraflarından birisi Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’un 2. Maddesi: “Nüfus planlaması, fertlerin istedikleri sayıda ve istedikleri zaman çocuk sahibi olmaları demektir.”

Fertlerin istediği sayıda ve istedikleri zaman çocuk sahibi olmaları… Kafalarında her nasıl yer etmişse, çocuk sahibi olmayı manavdan sebze almak gibi hayal etmişler anlaşılan.

Kanunun 3. Maddesi’nde ise şunlar yer alıyor: “Nüfus planlaması zaruretinin halka duyurulması ve bu hususlarla ilgili eğitim, öğretim ve uygulama hizmetleri Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde, Milli Savunma, Milli Eğitim ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarınca birlikte hazırlanarak Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulacak yönetmelik esaslarına göre, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nca; üniversiteler, Türkiye Radyo - Televizyon Kurumu ile sosyal güvenlik kurumları, tüm kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki ilgili meslek kuruluşları ve gönüllü kuruluşlarla işbirliği yapılarak yerine getirilir.”

Belli ki Kenan Evren ve Milli Güvenlik Konseyi’ndeki arkadaşları, nüfusumuzun ve dahi nüfus artış hızınımızın yeterinden fazla olduğuna kanaat getirmişler ve bu işe bir çözüm bulmak için düğmeye basmışlar. Hem de bütün ciddiyetleriyle.

Konuyu dün (31.05.2012) manşetine taşıyan Yeni Akit’teki Hasan Tosun imzalı habere göre; kanun çıkmadan önce ‘kürtaj günah değildir’ şeklinde fetva(!) verdiği anlaşılan Evren, kanun çıktıktan sonra aile planlaması üzerine düzenlenen bir kongrede yaptığı konuşmada ise şunları söylemiş:

“Dünyaya bakıyoruz, nüfus artış hızı yüksek olan ülkeler arasında Müslüman ülkeler birinci sırayı alıyor. 12 Eylül’den sonra çıkartılan kanunlar çerçevesinde, bu konu önümüze geldiği zaman hemen ivedilikle çıkardık. Kürtaj, 1980 yılından evvel de gündeme geldi. Ama hiçbir iktidar, hiçbir muhalefet buna el atamadı. Sebebi kamuoyundan çekindiklerinden.”

14 Mayıs’ta bu köşede yayınlanan, ‘Evren iyi ki umreye gitmiş’ başlıklı yazıda, Evren’in umre sonrasında:  “İyi ki buraya gelmişiz. Umre dönüşünde bir karar çıkartarak ezanı tekrar Türkçeye çevirmeyi düşünüyordum.” dediğini aktarmıştık.

Ezanı Türkçeleştirme arzusundan umrede gördükleri sebebiyle vazgeçen Evren; aklına her nereden estiyse, nüfusumuzu planlama(!) ve dahi kürtajı yasal hale getirme inadından vazgeçmemiş demek ki!..

Nüfus planlaması ile ilgili kanunun, Evren ve arkadaşlarından ‘our boys’ diye bahsedenlerin arzusu üzerine çıkarıldığı, açık. Türkiye’deki nüfus artışını azaltmaya çalıştıkları ve bunun için büyük paralar döktükleri bilinenler, hazır söyledikleri her şeyi yapan birini bulmuşken, bu işi de halletmişler.

Ve evren, konu önüne gelir gelmez kanunu ivedilikle çıkarttırmış, artık acelesi her ne ise…

Batı’nın nüfusun gittikçe azalması gibi ciddi bir problemle karşı karşıya bulunduğunu ve Türkiye’nin nüfusunu azaltmaya yönelik ilginin aslında stratejik bir faaliyet olduğunu, Evren’e kimse anlatmamış anlaşılan. Anlattılarsa da dinlememiştir belki.

Ancak ciddi bir zaruret olmadan yapılacak kürtajın çoğu zaman bir cinayet olduğunu, bu türden müdahalelere maruz kalan kadınların sağlıklarından her halükarda bir şeylerin eksileceğini, kürtajın pek akla yakın bir nüfus planlaması yolu olmadığını… olsun anlatabilseydi birileri keşke.

Kürtaj, sağlık ve din açısından uzmanlarınca tartışılması gereken bir konu ve tartışılıyor da.

Ancak, şu anda yürürlükteki mevzuatın, bir dönem kendisini kraldan daha kral gören ve ‘kamuoyundan çekinmeyen’ bir zihniyetin eseri olduğunu da unutmamak gerek. 

Birilerinin 12 Eylül’deki marifetleri dolayısıyla kendilerinden, ‘our boys have done it!’ (bizim çocuklar -darbe- yaptı) şeklinde bahsettikleri de hatırımızda olsun tabii…

Ekrem Kızıltaş - Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com