Vatana ihanetten başka bir suçlama ile yargılanamaz denilse de, Demirel’in yaptıklarının vatana ihanetten de beter olduğunu düşünenlerin sayısı oldukça fazla.

Ne beklediklerini bilmiyorduk ama komisyon üyeleri görüşmenin ardından ‘Demirel’in kendilerini şaşırtmadığını’ söylediler.

Yani Demirel hiç değişmemiş…

Yaşlanan ve artık aktif siyasetten herhangi bir beklentisi kalmadığı varsayılan Demirel’in, hiç değilse bazı konularda farklı şeyler söylemesini ümit edenler vardı muhakkak. Ancak bunun yerine geçmişte canımızı acıtan tavır ve sözlerinin halen arkasında durduğunun güçlü işaretleri ile karşılaşıldı.

‘Başörtülüler Suudi Arabistan’a gitsin’ şeklindeki sözleri sorulduğunda söyledikleri mesela: “Benim sözlerim yanlış anlaşıldı. Türkiye’de hukuken başörtülü okumak yasak. ‘Bunlar okumak istiyorlarsa yasak olmayan Suudi Arabistan’a gitsinler’ dedim.”

Hakikaten böyle mi oldu, bilmiyoruz. Ama Süleyman Demirel’in, bu soru karşısında söylenebilecek başka şeyleri olmalıydı.

‘Çağdaş Türkiye işte bu!’ dediği ülkede okuyamayan başörtülü kızların, Suudi Arabistan’a değil Avrupa ülkelerine okumaya gittiğini, buna şaşırdığını, mesela. 

Başörtüsü ile ilgili olarak, zaten YÖK Kanunu Ek 17. Madde varken kanuna ihtiyaç olmadığını Demirel’in bilmediğini düşünemeyeceğimize göre: “Ne yapalım, o zamanlar atanmışların seçilmişler üzerinde baskıları vardı ve kanunları gereğince uygulatamıyorduk” da diyebilirdi…

Ya da başka şeyler… Hiç değilse doğruya yakın ve onca yıl kandırarak arkasından koşturduğu kitlenin yüreklerine olsun su serpebilecek türden şeyler…

Ya 28 Şubat süreci ile alakalı olarak söyledikleri:

“28 Şubat darbe değildir. Erbakan MGK kararlarını imzaladı. Hatta tamim yayınladı. (…) Erbakan geldi 'istifa ediyorum' dedi. 'Tehdit mi var' diye sordum. 'Yok' dedi. Çiller, yeterli imzayı getirdi bana verdi. Daha sonra imza atanlar bana gelip 'hatır için imzaladık, destek vermiyoruz' dediler.”

Tabii ki bu hususta, ‘evet 28 Şubat bir darbedir ve ben maalesef gerekenleri yap(a)madım’ demesini bekliyor değildik. Ancak kendisi ile ‘helalleştiğini’ söylediği; MGK Kararlarını uygulamak zorunda kalmamak için Başbakanlığı bırakan bir insanın ardından söylenebilecek başka şeyleri olmalıydı.

Unutmayalım, Demirel o zaman Cumhurbaşkanı ve istifaya gelen Erbakan Hoca’ya ‘tehdit mi var’ diye de sormuş… ‘Acı var mı acı?’ diyene neden gülmüştük ki?..

Hele hükümet kurabilmek için yeterli imzayı getiren Çiller’e başbakanlığı vermeyişini ne güzel izah etmiş: “Daha sonra imza atanlar bana gelip 'hatır için imzaladık, destek vermiyoruz' dediler.”

Olması beklenmezdi zaten de; imza atanların destek vermemesi hususundaki katkılarından tek kelime bile yok. Bunca yıl geçip, o dönemde nasıl ikna edildiklerini(!) anlatan onca milletvekili varken hem de…

Meşhur, ‘bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz sözlerini izah sadedinde de şöyle konuşmuş: “Önüme gelen raporlar vardı. Hep solcuların adam öldürdüğü yazıyordu. Sağcılar için bu ifade yoktu. Ertesi gün "Demirel: sağcılar adam öldürtüyor dedirtemezsiniz" şeklinde manşet atıldı.”

Buradan hareketle şunu söyleyelim: Ne tekrar görüşmek üzere Güniz Sokak’a gidecek TBMM Soruşturma Komisyonu, ne de belki 28 Şubat sebebiyle kendisini çağıracak savcılar; hiç kimse Demirel’e ‘28 Şubat bir darbedir’ dedirtemez!..

Ekrem Kızıltaş - Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com