Başbağlar sanıklarını yargılatmayanlar, yargılanabilir mi?
- GİRİŞ09.07.2012 10:10
- GÜNCELLEME09.07.2012 10:10
Bazı şeyler hiç değişmiyor nedense. Yıllardan beri olduğu gibi, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta meydana gelen olaylarda hayatını kaybedenlerle alakalı epeyce bir faaliyette bulunulup; konuşuldu, yazıldı, çizildi. Ancak 5 Temmuz’da Başbağlar’daki katliamda hayatlarını kaybedenlerle ilgili olarak, özellikle de belirli kesimlerdeki unutkanlık aynen devam etti.
Sivas’ta olup bitenlerin arka planında ne gibi tezgahlar olduğu, dönemin yetkililerinin gafletten mi yoksa başka sebeplerden mi, engelleyebilecekleri halde vahim gelişmelere seyirci kaldıkları konusuna, daha çok o tarihten beri suçlanan kesim kafa yoruyor. Olayda hayatlarını kaybedenlerden bazılarının yakınları arasında da, gerçekleri arama derdine düşmüş durumda olanlar var.
Her hal ü karda söylenebilecek olan şu: Sivas olayları, şöyle veya böyle 19 yıl sonra bile takip ediliyor.
Fakat Başbağlar meselesi sahipsiz…
Bu yazının gayesi 5 Temmuz 1993 akşamı Erzincan Kemaliye’nin Başbağlar Köyü’nde yapılan katliamın yargı safahatında dikkat çeken bazı hususları hatırlatmak. Ola ki birilerinin dikkatini çeker ve o günden beri yakalanamayan katillerin bulunabilmesi ümidi yoksa da, onların böyle serbest dolaşabilmelerine zemin hazırlayanlardan hesap sorulur. Sorulmalı da…
5 Temmuz akşamı Başbağlar’daki katliamın, önceden ve Sivas’ta yapılacak işlerle birlikte planlandığı, buna göre hazırlıklar yapıldığına dair yeteri kadar bilgi-belge, en azından şu anda var.
Katliamı yapan ekibin yanında yer ve kişi göstermek üzere bulunduğu anlaşılan civar köylerden insanların konu ile ilgili itirafları da mahkeme arşivlerinde mevcut.
19 yıl sonra şimdi -ama mutlaka- yapılması gereken şey, Başbağlar Köyü Katliamı ile ilgili yargılama sürecini masaya yatırıp, yapılanlar ve yapılmayanların üzerinden dikkatlice bir geçmek.
Ve eğer o süreçte birtakım tuhaflıklar varsa, ki bol miktarda var, ilgili zevatın münasip bir şekilde hatırını sormak!..
Erzincan Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde başlayan Başbağlar sanıkları yargılanmasının, neden yakındaki bir başka ile değil de İzmir’e kaydırıldığı sorularak işe başlanabilir mesela… Dönemin Adalet Bakanı da içinde olmak üzere, bu konuda dahli olan zevatın anlatabilecekleri ilgi çekici şeyler vardır muhakkak.
Bu arada, mahkeme ilk başladığında Erzincan’da kamp kurup yargıyı yönlendirmek için olmadık işler yapan dönemin meşhur milletvekilini de, kesinlikle unutmamak gerek.
İzmir’deki yargılama sırasında mağdur yakınlarına hakaretler yağdıran; ‘ayaklarında terlik var’ diye ta Başbağlar’dan gelmiş birisini salondan attırdığı yetmiyormuş gibi, ‘bakışlarını beğenmediği’ bir avukata da aynı uygulamayı yapmaktan çekinmeyen mahkeme başkanı mesela… Böyle bir hareket normalse diyecek bir şey yok, ama normal değilse, ki değil, söylenecek sözü vardır herhalde. Dinlenilmeli ve eğer söyleyebilecekse derdi öğrenilmeli en azından.
Mahkeme başkanına ve heyete, başka mahkemelerde konuyla akalı olarak verilen ifadelerden hareketle sunulan ek delilleri neden kabul etmek istemedikleri de sorulmalı mutlaka.
Hazır bunlar araştırılırken, öldürülen yakınları için hak aramak üzere İzmir’e giden mağdurlar ve avukatlarının, kimlerin tertibi ile yuhalattırıldıkları konusu ile de ilgilenilir belki…
Bunlar sadece bazı detaylar…
İşin esası şu: Başbağlar Katliamı ile ilgili yargı süreci birilerinin gayretleri ile akamete uğratılarak, olayın üzeri örtülmek istenmiş ve örtülmüştür de...
19 yıl sonra bile olsa, o dönemde Başbağlar sanıklarını yargılatmayanlara, yaptıklarının daha doğrusu yapmadıklarının hesabı sorulmalıdır.
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar3