Adliyeler baroların malı mıdır?
- GİRİŞ03.08.2012 09:36
- GÜNCELLEME03.08.2012 09:36
Başörtüsünü yasaklayan kanunlar, hatta anayasa maddesi varmış gibi yaparak, Milletimizi yıllarca kandıranların kurdukları kumpas belli oranlarda etkisini kaybetti, şükür. Darısı yasağın halen sürdüğü alanların başına…
Yasağın bitmediği, bitirilemediği yerlerin yanında, başörtüsü yasağının sürmesi ve dahası yayılmasından menfaat uman bazı çevrelerin ‘yeni yasak alanları icat etmeleri’ ve uygulamaları ile de karşı karşıyayız.
Başörtüsünün yasaklanacağı yeni alanlar bulunması konusunda ise gariptir, aslında böylesi bir yasağa karşı mücadele etmesi gereken bazı kuruluşların başı çekmeye niyetli olduğu gözleniyor. Sözgelimi İstanbul Barosu…
Mesleklerini icra etmelerinin önünde halen çeşitli manialar bulunan başörtülü avukatlar, mahkemelere girmelerini gerektirmeyen işlerle uğraşarak bir şekilde çalışmalarını sürdürüyorlarken, mevcut baro yönetimi, bu imkanları da onlarından alabilmek için çabalıyor.
Geçtiğimiz yıllarda stajyer başörtülü avukatlarla uğraşan İstanbul Barosu, şimdi de adliye içerisindeki çeşitli bölümlere başörtülülerin girişlerini engellemenin peşinde.
İstanbul Barosu tarafından İstanbul’daki adliyelerin duyuru panolarına astırılan: "Baro odaları, icra müdürlükleri, mahkeme kalemleri ile cumhuriyet savcılıkları nezdinde görevin kamusal niteliği sebebiyle keşif ve haciz mahallerinde de türban takılmaması gerekmektedir" şeklindeki uyarı yazısı sebebiyle, mesleklerini duruşmalara girmeden sürdürme gayretinde olan başörtülü avukatların yeni sıkıntılarla yüz yüze geldiği biliniyor.
Başörtülü avukatların adliyeler içerisindeki hareketlerini kısıtlamaya yönelik Yazının dayanak noktası ise İstanbul Barosu’nun 5 Haziran 2008 tarihli yönetim kurulu kararı…
İstanbul Barosu’nun başörtüsü yasağının sınırlarını genişletme gayretinin sebebi olarak ise yaklaşan baro seçimleri gösteriliyor.
İstanbul Barosu Başkan Ümit Kocasakal’ın, başörtülü avukatlara yönelik sınırlamaları daha da artırarak laik kesimin oylarını garantilemeyi ve böylelikle önümüzdeki Ekim Ayı’nda yapılacak genel kurulda tekrar seçilmeyi istediği söyleniyor.
İstanbul Barosu’nun mevcut başkanının, önümüzdeki genel kurulda da seçimleri kazanmak arzusu anlaşılabilir bir şey. Ancak avukatlara hizmet vermek üzere kurulmuş bir meslek örgütünün, avukatlardan bir bölümü için hayatı zorlaştırmak ve dahası onları iş yapamaz hale getirmek için çalışmasının, anlaşılabilir bir tarafı yok.
Avukatların meslek kuruluşunun hangi yetkiyle mensuplarının kılık kıyafetleri konusunda karar verebildiği ayrı bir mesele iken, bu kararlarını adliyelerde nasıl panolara astırdığı ve nasıl olup da uygulatabildiği de sorgulanması gereken bir husus.
Bildiğimiz kadarıyla adliyeler Adalet Bakanlığı’nın malıdır ve barolara kiraya verilmiş filan değildir… Mahkemelere başı açık girmeye zorlanan hanım avukatlar meselesi halledilmeyi beklerken, birilerinin çıkıp adliyelerin başka bölümlerinde yasaklar ihdas etmeleri olayına ‘dur bakalım!’ diyebilecek birileri yok mudur acaba?
Umarız yeni yapılacak anayasada sınırlar düzgün çizilir de, hiç değilse gelecekte böyle tuhaflıklarla uğraşmak zorunda kalmayız…
Son sözümüz ise yıllardan beridir baro seçimlerine katılma konusunda her nedense ihmalkar davranıp, birilerinin ensemizde boza pişirmelerine fırsat veren avukatlarımıza: Şu baro seçimlerine daha bir ciddiyetle sarılın artık ve kazanarak mı, yoksa yasakçı olmayanlarla işbirliği yaparak mı; her nasıl yapacaksanız yapın da yeni yasaklara fırsat vermeyin, lütfen…
Yaklaşık 30 bin üyesi olan İstanbul Barosu’nun başında 2010’daki seçimlerde 6 bin oy alan birisi oturuyor, unutmayalım…
ekremkiziltas@gmail.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol