Gerçek sebepleri öğrenemedik gitti!..
- GİRİŞ06.08.2012 09:41
- GÜNCELLEME06.08.2012 09:41
Yine de, vaktiyle bütün bunları neden yaşamış ve dolayısıyla alabileceğimiz mesafeleri neden göz göre göre kaybetmiş olduğumuza dair sorular tam olarak cevabını bulabilmiş değil.
Yani dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan ve hakikaten üstüne titrediğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri üst yönetiminin, dönem dönem neden darbe yapmak ya da muhtıra vermek arzusuna kapıldığını hala tam olarak kavrayabilmiş değiliz.
Bu sebepleri kavramış olsaydık, en azından komutanlarımızın neye nasıl baktığını öğrenmek fırsatı bulmuş olacaktık ki, diğer faydalar bir yana, bu bile başlı başına çok önemli bir husus.
E. Org. Hilmi Özkök’ün Ergenekon duruşmalarındaki tanıklığı, bir zamanlar askeriyenin yüksek mevkilerinde bulunan zevatın önemlice bir bölümünün darbe yapmak ya da en azından muhtıra vermek konusu ile ciddi şekilde meşgul olduklarını teyit eder nitelikteydi.
Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı E. Ora. Özden Örnek’in günlüklerinde yazılanlar da böylelikle doğrulanmış oldu.
Meselede üstü kapalı olan kısım ise, askeriyenin tepe noktasında bulunanların neden darbe yapmak ya da muhtıra verme konusunda bu kadar arzulu oldukları meselesi.
Daha önce olup bitenleri bir tarafa koysak bile, mesela 2003 ya da 2004 yılında darbe yapmayı istemenin, hiç değilse bir muhtıra vermeye kalkışmanın sebepleri nelerdi acaba?..
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat… Doğru ya da yanlış, bu tarihlerde olup biten darbe yada muhtıralarla alakalı söylenmiş sebepler var hiç değilse. Mesela 28 Şubat’ın görünürde içki konusunda duyulan rahatsızlıklarla yakından alakalı(!) olduğunu artık biliyoruz.
Ancak 2003 ya da 2004’te hangi sebeplerle darbe ya da muhtıra niyeti taşınabileceği hususunda elimizde yeteri kadar bilgi yok. İşin ilgi çekici tarafı, nerdeyse yıllardan beridir süren adli kovuşturmaya rağmen, bu konuda şöyle elle tutulur bir şey ortaya konabilmiş değil.
Yalnızca muğlak bir sebep var ortada: İrtica… İyi de irtica dedikleri şey tam olarak nedir ve o yıllarda irtica denebilecek ne gibi olaylar vardı, bunların karşılığı yok!..
27 Nisan 2007’deki e-bildiri de öyle: Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde gece yarısında yayınlanan ve kimilerinin muhtıra dediği malum bildiri de -birkaç yerde yapılan Peygamber Efendimiz’i anma programında çocukların okuduğu ilahiler sayılmazsa-, sebep bazında herhangi bir içeriğe sahip değildi.
Bir dönem deniz kuvvetleri komutanlığı yapmış birisinin, kendisi ve dönemin kuvvet komutanlarının birlikte ya da ikişerli üçerli katıldıkları çeşitli toplantılardan notlar içeren günlüklerinde de konuyla alakalı açıklık yoktu, ne yazık ki.
Durup durup tekrarlanan, ‘darbe yapmak gerek’, ‘muhtıra vermeli’ gibisinden konuşmalar bolca geçse de, günlüklerde bunların neden yapılması gerektiğine dair hiçbir şey olmadığı için, dönemin yüksek rütbeli askerlerinin hangi konuya önem verdiklerini öğrenme imkanından mahrum kalmış olduk.
Belki bundan sonraki aşamalarda öğrenme imkanı bulabiliriz, kim bilir…
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar5