Terör haberlerine çekidüzen…
- GİRİŞ05.09.2012 09:44
- GÜNCELLEME05.09.2012 09:44
Çarpmanın şiddetiyle havaya fırlayan ve arabanın birkaç metre önüne düşen yayaya yardım için ilk koşan biz olduk tabii olarak. Yayanın yanına varıp durumunu anlamaya çalışırken, hemen tepemizde biten birisi, ardı ardına fotoğraf çekmeye başlamıştı bile. Bellik ki gazeteciydi.
Ciddi şekilde yaralandığı anlaşılan kişiyi, yoldan geçen bir taksiye yerleştirerek hastaneye gönderdikten sonra, iki gazeteci olarak kazayı gördüğümüz anda yaralanan kişinin yardımına koşuşumuz, aynı kazaya şahit olan bir başkasının ise sadece fotoğraf çekmesi, mensuplarından birisi olduğum meslek üzerine düşüncelere dalmama sebep olmuştu.
Aracın yayaya çarpma olayını ilk görenlerden birisi bendim ve o anda boynumda asılı iki fotoğraf makinesi vardı; kullanılmaya hazır biçimde hem de.
Türkiye’de yapılan gazeteciliğin eksik ve kusurlu yanları ile alakalı olarak batıyı suçlardık genellikle. Hemen her şeyde olduğu gibi gazetecilikte de batıyı taklit ettiğimiz düşünülürdü.
Ancak zamanla anladık ki, gazetecilik tarzı olarak batıdan oldukça farklıydık. Batıdan farklı olmanın övünülecek tarafları olsa da, gazetecilik açısından var olan farklılıklar öyle pek de övünülecek cinsten değildi.
Ülkemizin yakın tarihinde olağanüstü ve tabii birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla muhtaç olduğumuz dönemler, sık sık yaşandı maalesef ve halen de bir açıdan böyle bir dönemdeyiz.
Kimileri değişik isimler takıyor olsa da, şu anda ciddi bir terör belasıyla uğraşıyoruz ülke olarak. Güvenlik güçleri, saldırılarını iyice şiddetlendiren terör örgütü mensuplarına karşı mücadele veriyorlar.
Terör örgütü büyük kayıplar vermeyi de göze alarak, öncesine nazaran daha gözü kara saldırılarda bulunuyor.
Ülke çapında bütün medya organlarımız da olup bitenleri haberleştiriyor, tabii olarak.
Ancak tabii olmayan bir şey var ortada. O da konuyla ilgili haberlerin yayınlanış şeklinin, habercilik olarak mı, yoksa az ya da çok örgütün emellerine alet olmak şeklinde mi değerlendirileceği…
Olaylar, bütün televizyon kanallarında, gazetelerde, radyolarda ve internet sitelerinde yayınlanıyor. Habercilik açısından, terör olayları ile ilgili haberlerin yayınlanmaması gerektiğini savunmanın anlamsız olduğu da açık.
Ancak, terör olaylarının sorumlusu olan örgütün, eylemlerini ülkemizde yaşayan insanları korku ve paniğe sevk etmek niyetiyle gerçekleştirdiğini ve bunu da eylemlerin neticesinden daha çok haberleştiriliş biçimi ile sağlamayı hedeflediğini söylemek, hiç de mübalağalı olmaz. Unutmayalım, ‘şuyuu vukuundan beterdir’. Bir şeyin herkesçe konuşulur hale gelmesi, olmasından daha kötüdür, yani.
Dolayısıyla olan bitenleri mutlaka haberleştirmek gerekiyor olsa da, terör örgütünün propaganda amaçlarına alet olmayacak bir üslubun oturtulması gerektiği açıktır.
Niyeti değişik olan az sayıda yayın organı dışında, medyanın önemlice bir bölümünün aynı hassasiyeti taşıdığı malum. Ancak, haberleri verirken nasıl bir dil ve üslup oluşturulabileceği konusu, halen muallakta.
Terör örgütünün amaçlarına hizmet etmeyecek ortak bir tavır niyeti olsa da, ‘biz yayınlamasak bile nasıl olsa başkaları yayınlayacak’ düşüncesi, çoğu zaman yayınlarda temel motivasyonu teşkil ediyor gibi.
Batıda, ne kadar şiddetli bir olay olursa olsun, kesinlikle insanları ümitsizliğe sevk edebilecek şekilde yayın yapılmamasının esas olduğu ve bunun yasaklamalardan çok yayın organları arasında oluşmuş bir fikir birliğinin neticesi olduğunu bilmeyen yoktur herhalde.
Böyle bir şeyin ülkemizde de mümkün olup olmayacağı tartışılabilir belki. Ancak en azından belli başlı bazı yayın organları bir araya gelerek ortak bir tutum oluşturabilirlerse, diğerlerine de örnek olabilirler. Böylelikle, niyetleri değişik olanların haber mi yaptıkları, yoksa başka işlerle mi uğraştıkları daha net bir şekilde ortaya çıkmış olacağından, medyanın tamamı kendisine çekidüzen vermeye mecbur kalabilir…
Ekrem Kızıltaş - Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar1