İşin başlangıcında olduğu gibi devamında da tuhaf şeyler var. Uzmanlar, olayların birden bire başlamadığını, kuvvetle muhtemel olarak ciddi bir hazırlık safhası yaşandığını ve dolayısıyla işin arkasında gözükenden çok daha farklı şeyler olduğunu söylüyorlar. Gözüken o ki, haklılar.

Çıplak gerçek şu: ABD'de birkaç kişinin çektikleri, İslam'a hakaret unsurları içeren pespaye bir filmin varlığı duyurulduktan sonra çeşitli İslam ülkelerinde kitlesel eylemler yapıldı ve bunların çoğunda da arzu edilmeyen manzaralar yaşandı.

Filmin provokasyon amaçlı çekildiği ve sadece İslam ülkelerinde değil, başka ülkelerde bile gösterilme şansı olmadığı konusunda kimsenin şüphesi yok… İslam ülkelerinde filmi protesto sadedinde yapılan gösterilerin maksadını aştığı konusunda da…

Birileri İslam Alemini tahrik edeceğini adları gibi bildikleri o filmi yapmamalıydılar, ama yaptılar… Normalde ticari değeri olmayan filmin yayılma imkanı olmadığını bildikleri için de, internet üzerinden oldukça uzun bir tanıtımını yayınlayarak, provokasyonların fitilini ateşleyen bu birilerine; tanıtımın yerleştirilerek servis edildiği internet sitesi izin vermemeliydi, ama verdi.

Bahane, ifade özgürlüğü. İfade özgürlüğü denilen şey de, sınır filan tanımazmış. ‘Kişilerin özgürlüğünün, başkalarının özgürlüklerinin başladığı yerde bittiği' şeklindeki sözün batıda herhangi bir karşılığı yok mudur?

Filmin adını duyup, sadece ve o da belki internet üzerinden tanıtımını seyredenler de; filmi protesto edeceğiz diye, neticesinin ne olacağını kestiremedikleri kitlesel eylemlere kalkışmamalıydılar, ama oldu.  Halen de oluyor.

İslam Aleminin hemen her tarafında gösteriler yapıldı ve bunlardan bazılarında da maalesef kan aktı; alakalı olmayı bırakın, belki filmden haberdar bile olmayan insanların kanları.

‘Müslümanlar, provokasyon olduğu açık olan bu film sebebiyle böylesine eylemler yapmamalı, batıda zaten var olan İslam'ı terörle bağdaştıran yorumların daha da prim kazanmasına vesile olmamalıydılar' deniliyor.

İlk bakışta çok doğru gibi geliyor insana. Öyle de… Ama birileri de o filmi yapmamalıydılar!.. Filmi çeken, yayan birkaç kişiye mani olamıyorsanız, dünya genelinde milyonları nasıl durdurabilirsiniz ki…

Böylesine pespaye bir filmi bile İfade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirebilen mezhebi genişleri geçelim. Aklı selim sahibi olup, kutsallara hakaret edilmemesi gerektiğine inanan, geçmişte benzer girişimlerin ne türden netice verdiğini bilen insanlar hiç mi kalmadı batı dünyasında?

Filmin yapılmasına, gösterilmesine, internet üzerinden tanıtımının yapılmasına mani olunamazmış... Ama görüyorsunuz, filmin varlığını duyduklarında galeyana gelen kitlelere de mani olunamıyor işte.

Başta Libya'dakiler olmak üzere, bütün İslam Aleminde eylemlere katılan insanları teker teker bulup sorma imkanınız olsa; istisnalar hariç, olup bitenleri onların da tasvip etmediğini görürüz herhalde.

Kontrolü son derecede güç olan kitlesel eylemleri başlatanlar bile nerede biteceğini kestiremezler çoğu zaman. Hele de kutsallar ve bunlara yönelik çirkin hakaretler söz konusu ise…

Bir araya gelerek İslam Alemine yönelik kumpas kurdukları anlaşılan ve her şeyi gözler önünde yapan üç-beş provokatörün durdurulmasının mümkün olmadığını ya da böylesi filmlerin bile zaten ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyleyenler, bir şekilde tahrik edilen milyonların kolayca durdurulabileceğine inanıyor gibiler.

Hangi niyetle olursa olsun birileri her istediğini yapmalı, maruz kalanlar ise seslerini bile çıkarmamalı, demeye getiriyorlar…

Hırsızların ve onlara imkan hazırlayanların hiç mi suçu yok?...

Ekrem Kızıltaş - Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com