Anlat bakalım!

  • GİRİŞ03.10.2012 09:40
  • GÜNCELLEME03.10.2012 09:40

Dün başlayan ve anlaşıldığı kadarıyla Ekim ayı boyunca sürecek olan 28 Şubat Döneminin tanıkları ile görüşmelerin katılacaklar listesi oldukça kabarık. Tanıkları deyişimiz lafın gelişi, tanıkların yanında, halen görülmekte olan dava nedeniyle dönemin sanıkları olanlar da dinlenecekler arasında. Aslında Sanık olmaları gerekirken henüz o duruma gelmemiş olanlar, başka bir fasıl.

28 Şubat'ta bir şekilde mağdur olmuş ya da en azından nötr kalabilmiş isimlerin içleri rahattır herhalde. Mağdurlar mağduriyetlerini, tarafsız kalan ve olayları izlemekle yetinenler de müşahedelerini aktaracaklardır,

Ancak o günlerde yürütülen kampanyaları tertiplemiş, gönüllü bir şekilde katkıda bulunmuş ya da bir şekilde yapılan zulümlere alet olmuş isimlerin komisyon karşısında ne yapacakları ciddi bir merak konusu.

Tamam, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun faaliyetleri doğrudan bir sorgulama değil ve dinlenilenlerin hemen müeyyidelerle karşılaşılacağı filan da yok. Ama eninde sonunda bugün hatırlandığında birçok insanın içini ürperten bir sürecin sorgulanması ve o süreçte imzası bulunanların, ne yaptıklarını, nasıl yaptıklarını ve tabii niçin yaptıklarını anlatmaları gerekecek.

İşin sonunda komisyonun suç duyurusunda bulunma ihtimali de var ve herhalde bu birileri açısından pek de hoş değil.

Şüphesiz, o dönemde yapılanların halen arkasında duran, savunan ve doğru yapıldığı kanaatini taşıyan; belki bunu TBMM Komisyonu karşısında dile getirecekler  da olacaktır. Ancak köprülerin altından çok sular aktıktan ve 28 Şubat'ın hiç de sanıldığı gibi ideolojik olmayıp ‘duygusal'(!) yönlerinin daha ağır bastığını sağır sultan bile duyduktan sonra, kendi söyleyeceklerine kendileri bile inanmakta güçlük çekeceklerdir.

Mesela ‘gazeteciydim ve gazeteciliğin gereklerini yapıyordum' diyen birisine, ‘patronunuzun sahip olduğu bankanın başına bir şeyler gelmesini engellemek için böylesi yayınlar yaptığınızı, beraber çalıştığınız insanlar söylüyor, bu nasıl gazetecilik?' denilirse ne yapar acaba?

Gazete sahibi iken, bir anda banka sahibi olan ve bankasını korumak için kendisinden istenilen her türlü yayını yapan patron ya da patronların söyleyecekleri de, epey ilgi çekici olacaktır. Hele de dönem sonunda kenara atılmış olanlar…

Dönemin esas müsebbiplerinden de komisyon karşısına çıkacak olanlar var. Bütün olup bitenlerin arkasında bulunup, ‘güç bizde artık' diye düşündükleri bir zaman diliminde planlayıp, ardından da çeşitli yollarla ikna ettikleri kesimlerle birlikte uyguladıkları zulümleri müdafaa sadedinde, onların neler söyleyecekleri de çok önemli.

TBMM Komisyonu'na aktarılanlardan bir bölümü medyaya yansıyor şimdilik. Sanıyoruz işin sonunda, kimlerin ne söylediği ve tabii söylemediği kamuoyu tarafından da öğrenilecek.

O gün geldiğinde de, sürecin önemli isimleri, kendilerinde Milletimizin karşısına çıkabilecek yüz bulamayacaklardır herhalde.

Zulüm yaptıkları kesimlerden utanç duyacak olmalarından çok; sureta idealler uğruna yapıyormuş gibi gözükerek, her şeyi aslında kendilerinin ve çevrelerinin menfaatlerini korumak ve devamını sağlamak için yaptıkları ayan beyan ortaya çıktıktan sonra, herhalde ait oldukları kesimlerin yüzüne bakmaktan da utanacak hale geleceklerdir…

Ekrem Kızıltaş - Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat