İmralı'daki görüşmeler ‘bahar' müjdesi mi?
- GİRİŞ07.01.2013 09:24
- GÜNCELLEME07.01.2013 09:24
Bu bahar, her yıl iki defa gelmesine alıştığımız baharlardan biraz daha farklı olarak, 30 yılı aşkın bir süredir gelmesini ümit ettiğimiz, gelmesi için dualar ettiğimiz bir bahar.
Bahsini etmeye çalıştığım ‘bahar'la ilgili ilk emareler, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın İmralı'da bulunan Abdullah Öcalan'la çeşitli görüşmeler yaptığı haberleri ile belirdi.
MİT'le Öcalan arasında ‘2013 yılının ilk aylarında kamuoyu karşısına bir çözüm bildirisi ile çıkma' amacını taşıyan görüşmeler yapıldığı, 2012'nin sonlarına doğru dile getirilmiş ve bu husus, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından da doğrulanmıştı.
DTK (Demokratik Toplum Kongresi) Eşbaşkanı Ahmet Türk ve BDP Milletvekili Ayla Akat'ın İmralı'ya giderek, Abdullah Öcalan'dan MİT'le gerçekleşen temaslar konusunda bilgi aldıkları haberi, olayın ciddiyet derecesini de gösteren, sevindirici bir gelişme.
Öcalan'ın, görüştüğü Ahmet Türk ve Ayla Akat'a: “Hedef Kürt sorununun çözümü kapsamında silaha ihtiyaç duyulmayacak bir ortamın yaratılması, PKK'nın silahsızlandırılması. Bu doğrultuda müzakerelere başlandı. Herkes dikkatli ve hassas olsun” dediği şeklindeki iddialar, MİT'le yapılan temaslarda epey mesafe alındığının göstergesi.
Öcalan'ın görüştüğü heyete: “Süreç sabote edilmez, devletle süren müzakereler de olumlu sonuçlanırsa bu yıl içinde önemli adımlar atılabilir. Bu süreçte herkes sabırlı olacak. Benim dışımda bir irade arayışını da kabul etmem” demiş olduğu da yine rivayetler arasında.
İmralı görüşmelerinin bundan sonra BDP'li çeşitli isimlerle sürdürüleceği bilgisi de, konunun ciddiyetini yansıtıyor.
Kürt meselesinin hallinde bir adım olmak üzere, silahların bırakılması yönündeki bazı çabalar, çeşitli provokasyonlarla akim kalmıştı.
Habur, Silvan ve Oslo; bunlar yakın dönemle yaşanan hayal kırıklıkları ile alakalı satır başları.
Habur,' Kürt Açılımı'nın ilk ve önemli adımlarından birisiydi. Ancak ‘dağdan inenlerin gösteri merakı' ve olayı yansıtan medyanın, belki alışkanlık belki de kasıtlı olarak ‘pireyi deve olarak gösterme gayreti' sebebiyle beklenen ol/a/madı.
Silvan, barışa yönelik adımlar atılması ümidine kan doğranması olarak geçti tarihe.
Oslo, yaşanmakta olanlara bir son verilmesini uygun bulmayan derin çevrelerin, muhtemel birtakım gelişmeleri önlemek için akim bıraktıkları bir başka girişimdi.
Bu süreçlerde olup bitenlerin neden ve nasıl yaşandığının hikayesi uzun. Sürmekte olan kabusun bitmesini istemeyen çevrelerin bir şekilde ortalığı karıştırabilecek adımlar attıklarını ve bunda başarılı olduklarını söyleyebiliriz sadece.
Karışıklığın devam etmesi için ellerinden geleni yapanların, toplum mühendisliğini de iyi kıvırdıklarını ve kamuoyunu ciddi ölçüde etkileyebildiklerini de eklemek gerek.
Karşı karşıya bulunduğumuz gerçekler, idealler açısından bakıldığında can sıkıcı bir manzara arz ediyor ve bin yıldır beraber yaşayanların arasındaki temel bağ olan ‘İslam Kardeşliği'; ancak tali düzeyde etken kabul ediliyor olsa da, umulur ki akan kan başlayan süreçle durdurulabilir…
Geçmişte yaşananlardan alınan dersler dolayısıyla, ihtiyatlı bir süreç başlatıldığı ve muhtemel provokasyonlara karşı da uyanık olunmaya çalışıldığı anlaşılıyor.
İnşallah beklentiler boş çıkmaz ve barış ve huzur ortamına kısa sürede kavuşuruz…
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar2