Casusluk görmezden gelinebilir mi?
- GİRİŞ28.01.2013 09:35
- GÜNCELLEME28.01.2013 09:35
Uydular aracılığıyla vesikalık fotoğraf, düğme boyutundaki gizli kameralarla film çekilebilen bir dönemde anlamı olup olmadığı tartışılabilir: Ama askeri birliklerin duvarlarında ‘fotoğraf ve video çekmek yasaktır' levhaları halen mevcut.
Askeriyenin kendisine has bir mantığı olması sebebiyle, araç bulamadığı için rastgele bindiği Bulgar plakalı TIR yüzünden canı yanan asker ya da askeri binaların duvarlarındaki yasak levhaları, tartışılması çok anlamlı olmayan hususlardan.
Yakın geçmişe kadar tartışılamayan başka hususlar da vardı tabii. Orduevi ya da askeri gazinolara yakınlarının düğün ya da nişanı için gelen başörtülüler geri çevriliyorlardı mesela.
Ancak İzmir'de ortaya çıkarılan casusluk skandalı ile ilgili gelişmelere bakılırsa, son derecede sert kuralları olan askeriyede işler pek de sanıldığı gibi değilmiş.
''Fuhuş yaptırılan kadınlar aracılığıyla yüksek rütbeli askeri personelin uygunsuz görüntülerini çektikleri, bu görüntülerle şantaj yaparak bazı askeri bilgileri elde ettikleri'' iddia edilen, 55'i muvazzaf asker toplam 357 sanıkla ilgili dava, sıkı kuralların ‘gerektiğinde esnetilebildiğini' ortaya koyuyor. Hem de haddinden fazla.
Sanıklar arasında bulunan iki kadının, Türkiye ve KKTC'de bulunan birçok askerî tesis ve orduevlerine ellerini kollarını sallayarak girebiliyor oldukları notu, bunu gösteriyor…
Oysa kışlalar ya da askeri tesislere girip çıkacak insanlar konusunda da son derecede hassas olarak bilinir askeriyemiz.
Zaaflarını kullanarak rütbeli askerlerle çeşitli ilişkiler kuran birileri, önemli bazı sırları öğrenmişler. Bununla yetinmeyip, elde ettikleri bazı uygunsuz görüntülerle bu kişilere şantaj da yapıp, daha başka gizli bilgilere de erişmişler.
Dava ile ilgili iddianamede yer alan hususların bazıları insanın kanını donduracak cinsten.
''T-37 Uçağının önemli kısımları, nasıl ve hangi yollar kullanılarak düşürülebileceği ve bu planlarını uygulayabilecekleri personel isimlerinin yer aldığı…''
“Suç örgütünün, hükümet, TSK, MİT dahil olmak üzere, hemen bütün kamu kurumları aleyhine faaliyetler yürüttüğünün anlaşıldığı…”
“Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve bu bölgedeki sınırlardaki Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bölük seviyesinde üs bölgeleri, kol seviyesindeki üs bölgeleri, tank taburu, jandarma karakolları, yol kontrol noktaları ve hudut karakollarının yerlerinin tek tek belirlendiği kabartmalı harita, İHA'lara ait önemli bilgiler, Türkiye'nin savaşa girmesi halinde, 192 filonun Milas meydanına gitmesiyle ilgili her türlü sırrı içeren belge...''
''Türk savaş uçaklarının tüm imkan ve kabiliyetleri ile intikal bilgilerinin, bulunduğu yerlerin, pilotların uçuş kabiliyetlerinin, hangi dönemde hangi alanda ne kadar savaş uçağının kaldığının, kısacası Türk savaş uçaklarının savaş sırasında etkisiz hale getirilmesine ilişkin düşman devletin işine yarayacak tüm bilgilerin depolandığı…”
Düşman devlet ya da devletlerin işlerine yarayacak bilgiler… Sadece devletler de değil; bazı bilgiler de PKK'ya pazarlanmak üzere elde edilmiş. …………
Geçtiğimiz günlerde istifa eden Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner'in, ‘Balyoz kararı ve İzmir'de açılan casusluk davasına tepki olarak ordudan ayrıldığı' açıklandı, biliyorsunuz.
Balyoz kararı haydi neyse, ama İzmir'de açılan casusluk davasının, Donanma Komutanı'nın istifası ile ne alakası olabilir ki?
Casusluk davası iddianamesinde kızının adı geçiyor olmasını bir kenara not ederek, şunu sormak gerekiyor: Askeri sırlarımızı başka devletlere ve terör örgütüne satanlara dava açmak yerine, onları görmezden gelmek mi gerekiyordu?..
İstifa açıklaması ve bazı medya kuruluşlarının bunu yansıtış tarzı, akla bu ihtimali getiriyor çünkü…
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar2