'Elimizi soğutmayın' diye diye bu hale getirdiler

  • GİRİŞ08.10.2008 07:05
  • GÜNCELLEME08.10.2008 07:05
Diyorlar ki: " Hükümetler bu konuda ( Kürt sorunu, PKK sorunu; her ne ise) sorumluluk almaktan kaçtı. Sorumluluk askerin üstüne kaldı. "
Yanlış!
Katılmıyorum!
1980'leri, 1990'ları anlatan; anı kitaplarını, araştırmaları, itiraf ve ifşaat röportajlarını okuyun. Hepsinde şunu görürsünüz: Asker, sivillere, " Siz bu işe karışmayın; benim istediğim politikalar uygulanacak " dedi.
Bildiğiniz gibi PKK saldırıları 1984'te başladı. 1980'lerin ikinci yarısından itibaren de, " demokratik/siyasi çözüm " önerileri ortaya atılmaya başlandı.
Peki, bu öneriler basında yer alınca ne oldu? Bunları dile getiren gazeteciler Ankara'ya çağrıldılar. Onlara özetle şunlar söylendi:
" PKK ancak güçten anlar. Silaha, silahla karşılık vereceğiz. Biz büyük devletiz, bunlar karşımızda fazla dayanamaz. Sizin önerileriniz ülkeyi böler. Demokrasi memokrasi gibi romantik laflar etmeyin; çenenizi kapatın. "
Siyasetçilere verilen mesaj da farklı değildi:
" Bu askeri bir meseledir. Siviller anlamaz. Sizin yapmanız gereken bizi sonuna kadar desteklemektir. "
Yani sorun, askerin sırtına yüklenmedi. Hareket alanını genişleteceğini düşünerek (ki öyle de oldu), asker meseleyi üstlendi. Başkasının da karışmasını engelledi.
Sivil siyasetçiler ne zaman askeri yaklaşıma karşı çıksalar, ucundan kıyısından eleştirseler; " Elimizi soğutmayın " diye uyarıldılar.
"Elimizi soğutmayın" lafı, " Talep ettiğimiz paraları ve yetkileri vermezseniz; biz de doğru dürüst mücadele etmeyiz " anlamına geliyordu.
Bugün, yani ilk saldırıdan çeyrek asır sonra, aptal aptal laflar ediliyor: " Aktütün sorumluları cezalandırılsın. "
İzlediğin politika doğru mu ki üç beş kişiyi cezalandırmakla mesele hallolsun?
Kürt sorunu dağ gibi ortada duruyor; sen kalkmışsın kulağını çekecek adam arıyorsun. Küçük adamın, küçük hesabı işte!
Eskiden PKK militanları bölgeden çekerdi. Şimdi İstanbul'dan, Avrupa'dan katılımlar oluyor.
Çeyrek asırdır dökülen kandan sonra, hala " Gençler kandırılıyor " diyorsan. Pes!
Ben artık TSK adına konuşanlara değil, kendime inanıyorum.
Bakın 27 Aralık 2007'de ne yazmışım: " Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kandil Dağı'ndaki bazı PKK hedeflerini bombalaması... Medyada yer alan kimi haber ve yorumlarda iddia edildiği gibi... Örgütün ' çökertildiği', ' belinin kırıldığı', ' tarumar edildiği' anlamına geliyor mu?
Sanmıyorum... Muhakkak ki örgüte bir miktar zarar verilmiştir. Ama o kadar!"
Ben geçen yıl o satırları " oturduğum yerden " yazdım. Tek bildiğim, dağları taşları bombalamanın, karşı tarafa fazla zayiat vermeyeceği idi.
" Kandil, Alemdağ değil! " ( 1 Kasım 2007 ) Böyle dedim diye dalga geçenler oldu.
Bakalım " tepesine bomba yağmış ", " militanlarının ölümü termal kameralarla izlenmiş " örgütün; yüzlerce kişiyle ve ağır silahlarla yaptığı saldırıdan ve 17 şehitten sonra ne diyecekler?
EMRE AKÖZ - SABAH

Yorumlar2

  • empatik OSMANLI 17 yıl önce Şikayet Et
    Kilit Nokta. Nuh Gönültaş'ın BUGÜN gazetesinde bugün yazdığı yazıda, Dağlıca'da şehit bir asteğmen'in yaşadıklarını ve "terörün bitmeyeceğine niye artık inanmak zorunda kaldığını" anlattığı, insanı şoke eden, kanını donduran, HAYIR, HAYIR, bu kadarı da olamaz dedirten olayları anlattığı yazıyı KESİNLİKLE okuyun. Eminim siz de sinirden titremeye başlayacasınız benim gibi. Tam bir şer düzeni kurulmuş anlaşılan. Taraf gazetesi de bunu ortaya çıkarmaya çalışıyor. Ne yapmalı? Yeni bir ordu mı kurmalı?
    Cevapla
  • hursit dilaver 17 yıl önce Şikayet Et
    Jandarma bu sene de kurban derisi yakalıyacak mı. dikkat edin. son 2 aydır, mayınlı yollar ve dağlıca,aktütün olayları oldu. bir artış var. bu ergenekonla mı bağlantılı, mahalli seçimlerle mi, yoksa general başbuğun gelmesiyle başlayan yeni yapılanmaya karşılık mı.geçen senede general büyükanıt gelirken bol bol şehit cenazeleri vardı..büüyük anıt başkan oldu, ve kesiliverdi. yani bir dümen dönüyor ama ,hayırlısı bakalım.en tehlikelisi, adana ve ayvalık olayları. yazar çok haklı, ama işte..böyle yani.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat