Makul Kürtlerin taleplerini AKP karşılayabilir mi?
- GİRİŞ10.10.2008 10:47
- GÜNCELLEME10.10.2008 10:47
Makul Kürtlerin neler talep ettiğini az çok biliyoruz. Onların, rejim olarak cumhuriyetle, simge olarak bayrakla, resmi dil olarak Türkçeyle, ve mevcut sınırlarla (hudutlar) temel bir sorunu bulunmuyor.
Güneydoğu'daki vatandaşların çoğunluğunu oluşturan Makul Kürtler, birlikte yaşamayı savunuyor.
Güneydoğu'daki vatandaşların çoğunluğunu oluşturan Makul Kürtler, birlikte yaşamayı savunuyor.
Ama tabii ki bazı talepleri var. Nedir bunlar?
Bir kez daha hatırlayalım:
1) Anayasadaki vatandaşlık tanımı değiştirilmeli. Vatandaşlığa etnik bir vurgu olmamalı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esas alınmalı.
2) Farklı dil, din, mezhep ve etnik kimliklerin rahatça yaşayabilmesi ve kendilerini ifade edebilmesi anayasal teminat altına alınmalı.
3) Kürtçe eğitimin önü açılmalı.
4) Devlette ve özelde Kürtçe eğitim gerçekleşinceye kadar Kürtçe dili seçmeli ders olarak okullara konmalı. Üniversitelerde Kürdoloji enstitüleri açılmalı.
5) Değiştirilen köy, kasaba ve şehir adları iade edilmeli. Geçiş döneminde eski ve yeni adlar birlikte kullanılabilir.
6) Özel radyo ve TV'lere süresiz Kürtçe yayın hakkı verilmeli. Bırakın bütün gün yayın yapsın. Devletin bir kanalı da tümüyle Kürtçeye ayrılsın.
7) Üç bin köy boşaltıldı. Üç milyon insan metropollere göç etmek zorunda kaldı. Kızlar intihar ediyor. Diyarbakır'ın yüzde 47'si 15 yaşın altında. Gençler eğitimsiz. Uyuşturucu sorunu var. Bir sosyal rehabilitasyon politikası uygulanmalı.
8) Bölgede devlet ve özel sektör eliyle ciddi bir ekonomik kalkınma yapılmalı.
9) Siyasi af çıkarılmalı.
10) Bir cehennem olan Diyarbakır askeri cezaevi kapatılarak, bir insanlık ve kardeşlik müzesi haline getirilmeli.
Bildiğiniz gibi, (ekonomik olanlar dışında) bu talepler Hükümetin gündeminde değil.
AKP iktidarı, ekonomik büyümenin seçimde oya dönüştüğünü 22 Temmuz 2007'de apaçık görünce; belki bir ara zihnini kurcalayan "siyasi ve kültürel haklar" konusunu bir kenara bıraktı.
Onun yerine "ekonomik" sözler vererek, yoksullara 'perakende' yardımlar yaparak, Mart 2009'daki yerel seçimlere hazırlanmaya başladı.
Mesela geçen mart ayında Başbakan, 11-12 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyordu.
Ancak şu anda dünyada çok ciddi bir ekonomik kriz var. Bu şartlarda, Kürt oylarının gönlünü sadece cüzdanlarına hitap ederek almak mümkün olmayabilir.
O zaman Hükümetin, "siyasi ve kültürel" haklardan dem vurmaya başlaması şart. Zaten "sivil iktidar" olarak da bunu yapması gerekiyor.
Bir kez daha hatırlayalım:
1) Anayasadaki vatandaşlık tanımı değiştirilmeli. Vatandaşlığa etnik bir vurgu olmamalı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esas alınmalı.
2) Farklı dil, din, mezhep ve etnik kimliklerin rahatça yaşayabilmesi ve kendilerini ifade edebilmesi anayasal teminat altına alınmalı.
3) Kürtçe eğitimin önü açılmalı.
4) Devlette ve özelde Kürtçe eğitim gerçekleşinceye kadar Kürtçe dili seçmeli ders olarak okullara konmalı. Üniversitelerde Kürdoloji enstitüleri açılmalı.
5) Değiştirilen köy, kasaba ve şehir adları iade edilmeli. Geçiş döneminde eski ve yeni adlar birlikte kullanılabilir.
6) Özel radyo ve TV'lere süresiz Kürtçe yayın hakkı verilmeli. Bırakın bütün gün yayın yapsın. Devletin bir kanalı da tümüyle Kürtçeye ayrılsın.
7) Üç bin köy boşaltıldı. Üç milyon insan metropollere göç etmek zorunda kaldı. Kızlar intihar ediyor. Diyarbakır'ın yüzde 47'si 15 yaşın altında. Gençler eğitimsiz. Uyuşturucu sorunu var. Bir sosyal rehabilitasyon politikası uygulanmalı.
8) Bölgede devlet ve özel sektör eliyle ciddi bir ekonomik kalkınma yapılmalı.
9) Siyasi af çıkarılmalı.
10) Bir cehennem olan Diyarbakır askeri cezaevi kapatılarak, bir insanlık ve kardeşlik müzesi haline getirilmeli.
Bildiğiniz gibi, (ekonomik olanlar dışında) bu talepler Hükümetin gündeminde değil.
AKP iktidarı, ekonomik büyümenin seçimde oya dönüştüğünü 22 Temmuz 2007'de apaçık görünce; belki bir ara zihnini kurcalayan "siyasi ve kültürel haklar" konusunu bir kenara bıraktı.
Onun yerine "ekonomik" sözler vererek, yoksullara 'perakende' yardımlar yaparak, Mart 2009'daki yerel seçimlere hazırlanmaya başladı.
Mesela geçen mart ayında Başbakan, 11-12 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyordu.
Ancak şu anda dünyada çok ciddi bir ekonomik kriz var. Bu şartlarda, Kürt oylarının gönlünü sadece cüzdanlarına hitap ederek almak mümkün olmayabilir.
O zaman Hükümetin, "siyasi ve kültürel" haklardan dem vurmaya başlaması şart. Zaten "sivil iktidar" olarak da bunu yapması gerekiyor.
Peki, yapabilir mi?
Yani soru şu: Asker, "siyasi ve kültürel haklar" konusunda net olarak "hayır" derse, yine de Hükümet bu konuda bir ilerleme kaydedebilir mi?
Sanmıyorum.
Çünkü AKP iktidarı, seçimde aldığı yüzde 47'lik oyla gelen karizmasını fena halde çizdirdi. Havasını kaçırmış, pörsük balonlara benzedi.
Artık Anayasa değişikliği konusunda, Anayasa Mahkemesi'nin vesayeti altında; mahkeme izin vermeden hiçbir değişiklik yapamaz.
AB sürecinde, çoğunluğun kabul edebileceği türden demokratikleşme paketlerini dahi açamayan bir AKP Hükümeti, esas olarak Kürtleri ilgilendiren konularda nasıl harekete geçebilir?
Özetle: Başlıktaki sorunun cevabı; hayır!
Yani soru şu: Asker, "siyasi ve kültürel haklar" konusunda net olarak "hayır" derse, yine de Hükümet bu konuda bir ilerleme kaydedebilir mi?
Sanmıyorum.
Çünkü AKP iktidarı, seçimde aldığı yüzde 47'lik oyla gelen karizmasını fena halde çizdirdi. Havasını kaçırmış, pörsük balonlara benzedi.
Artık Anayasa değişikliği konusunda, Anayasa Mahkemesi'nin vesayeti altında; mahkeme izin vermeden hiçbir değişiklik yapamaz.
AB sürecinde, çoğunluğun kabul edebileceği türden demokratikleşme paketlerini dahi açamayan bir AKP Hükümeti, esas olarak Kürtleri ilgilendiren konularda nasıl harekete geçebilir?
Özetle: Başlıktaki sorunun cevabı; hayır!
EMRE AKÖZ - SABAH
Yorumlar11
-
Veysi Deniz
17 yıl önce
Şikayet Et
ALKIŞLAR- TEBRİKLER. Türkiye'de akan kanın durması için başka yol olamaz zaten. Amma ille de olmaz deniliyorsa bir kaç 30 yılımız daha heba olabilir. Çözümü çözümsüzlükte arayanların anlamsı mümkün değildir. Basiretleri tıkanan bazı zavallılar ülkeyi sevme adına atılan tüm adımlara karşı çıkıyor. Denenmeyen yöntem kalmadı, sonuç: Kocaman SIFIR. Konuşulan bir 'dil' yüzünden bölünen bir ülke gösterecek bir babayiğit ortaya çıksın.
Beğen
Cevapla
-
murtaza pekuz
17 yıl önce
Şikayet Et
emre aköz doğruları yazmaz. emre aköz gibiler geçmişte olsaydı şu an türkiye diye bir ülke yoktu. muhtemelen bizler de yoktuk. bu gibi yazarlar geçmişte olsa türkiye kurtuluş savaşına hiç girmezdi. sonra da bu kafadaki insanlar "13 milyon kişi boş yere ölmekten kurtuldu, hem ingiltere daha gelişmiş" derdi.
Beğen
Cevapla
-
isa ertuğrul
17 yıl önce
Şikayet Et
Emre Aköz ekseriyetle doğruları yazar.. Fakat bu sefer yazılanlara katılmıyorum Yüzyıllardır ülkemiz üzerinde yayılmacı emeller besleyen dış güçler bizleri dışdan yıkamayacağını bildiği için içerden bazı etnik kesimleri harekete geçirerek bizi zayıflatmak ve bölmek istiyorlar ülkemizde 48 etnik kesim yaşamakda yarın öbürgün sırayı onlarada getirecekler yok ana dilde eğitim falan filan amaç bellidir bu tuzağa düşmeyelim ben çerkezim ama Türklüğümle gurur duyuyorum hiçbir zaman başka bir lisan konuşma ihtiyacı duymadım.Ne mutlu Türküm diyene..
Beğen
Cevapla
-
emre genc
17 yıl önce
Şikayet Et
sayın emre aköz; o saydığınız makul isteklerin hiçbiri sade bir kürt vatandaşın istediği değildir.. o maddelerin çoğu bugün DTP tarafından kullanılmakta özerklik ve federasyon istekleriyle birlikte savunulmaktadır. bu ülkede 2. bir resmi dil, 2. bir eğitim diline herzaman ölümüne karşıyımdır. lakin kürtçe seçmeli bir dil olsa bile yakın bir gelecekte o dili resmileştirirler. bu tehlikeli bir süreçtir. kürtçe eğitim kursları vardı ne oldu? kürdoloji enstitüsü kurulabilir, vatandaşlık tanımı değişirse bu ülkede huzur kalmaz! bunu düşündünüz mü? ondan sonra FAŞİZM VE IRKÇILIK alır başını gider!! LÜTFEN!!
Beğen
Cevapla
-
Muhammed Mazhar dervişoğlu
17 yıl önce
Şikayet Et
Névıskar Emre Aköz. Sayın yazarımız bu yazısıyla ülkedeki gerçek sorunlara değinmiş ve Kürtlerin duygularına tercüman olmuştur. Kendisini tebrik eder gerek böyle bir konuyu gündeme getirmesi gerekse konu hakkındaki samimi duruşundan dolayı teşekkürlerimi iletiyorum. Ayrıca aynı duyarlılıkla yazılarının devamını bekliyoruz. Ülkemizini sizin gibi aydın insanlara ihtiyacı var. Saygılarımla....
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle